Yolsuzluk mu darbe mi?

  • GİRİŞ24.07.2025 08:58
  • GÜNCELLEME25.07.2025 09:23

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yolsuzluk soruşturmaları, tutuklamalar, görevden almalarla ilgili olarak hukuk, ahlak ve etikle bağdaşmayan bir söylem ve tutumu benimsemiş durumda.

Meydanlarda mitingler yapıyor, normal bir insanın aklına hayaline gelmeyecek uçuk kaçık senaryolarla savunulara girişiyor; maddi olgularla ortaya çıkan halleri dahi yokmuş gibi göstermeye çalışıyor.

Kuşkusuz ki, bunların en önemlileri “darbe”, “cunta”, “savaş hukuku”, “esir”, “tutsak”, “zindan” gibi sözcükleri tercih ettiği konusu apaçık yolsuzluk ve yozlaşma olan, bunlardan görevden uzaklaştırılan ve tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için yaptığı savunmalarda sergilediği “aşırı borçlu” tavırlar…

Bu durum 102 yılı geride bırakan bir siyasi partiye, kurumsal kimliğine, bu partinin üyelerine, gönül verenlerine, oy verenlerine yakışıyor mu? Demokrasimizle bağdaşıyor mu? Sorgulamak lazım…

Modern demokrasilerde yolsuzlukla mücadele, hukuk devletinin işlerliğinin en kritik göstergelerinden biridir. Soruşturma süreçlerinin bağımsız bir yargı düzeninde, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun şekilde ilerletilmesi, yalnızca hukukun üstünlüğünü temin etmez, aynı zamanda toplumsal adalet duygusunun yaşamasına katkıda bulunur. CHP’nin genel başkanının, yol arkadaşlarına yönelen ciddi yolsuzluk iddiaları karşısında hukuki süreçlere “darbe” yaftasıyla yaklaşmaları, geniş bir analitik sorgulamayı gerekli kılmaktadır.

Siyasi organizasyonlar, kolektif iktidar alanlarını koruma refleksiyle hareket edebilirler. Bu refleks, genellikle yolsuzluk iddialarının kurumsal imajı ve seçmen desteğini aşındıracağı endişesiyle tetiklenir.

Bu noktada yargı süreçlerinin meşruiyetini hedef almak, dosyaların içeriğine dair somut verileri tartışmaktan kaçınmak ve süreci “siyasi operasyon” ya da “darbe” olarak nitelendirmek, politik savunma stratejisinin merkezine yerleştirilir.

Oysa yolsuzluk dosyalarının içeriğinde belge, ses kaydı, banka hareketleri, teknik takip tutanakları, tanık ve müşteki ifadeleri, itirafçı anlatımları gibi çok yönlü delil setlerinin bulunması, sürecin “keyfi bir operasyon” ya da “darbe” iddiasıyla izahını güçleştirmektedir.

Bu durumda siyasetin hukukun yerine ikame edilmesi gibi bir sorunsal ortaya çıkmakta, kamu vicdanında “yargının siyasallaşması” yerine, siyasetin hukuka müdahale çabası olarak okunabilecek bir algı oluşmaktadır. Siyasi söylemde “darbe” nitelemesinin tercih edilmesi, iki temel amaca yöneliktir:

Hukuki sürecin meşruiyetini aşındırma ve yargı aktörlerini baskı altına alma: Kamuoyu baskısı yaratılarak savcılar, hakimler ve kolluk kuvvetleri üzerinde psikolojik bir baskı kurmak, sürecin ilerlemesini yavaşlatmak veya dosyanın seyrini etkilemek hedeflenebilir.

Kendi tabanını konsolide etme ve muhalefet alanını genişletme: Soruşturmaların içerdiği iddialara odaklanılması yerine, süreç “demokrasiye müdahale” çerçevesine oturtularak, dosyadaki somut deliller ve tanık beyanlarının tartışılmasının önüne siyasi bir baraj çekilir. Böylece örgüt içi safların sıklaştırılması, potansiyel eleştirilerin “hainlik” ya da “darbe destekçiliği” ile ilişkilendirilmesi kolaylaşır.

Bu strateji kısa vadede politik fayda üretse de uzun vadede hukuk devletinin ve demokratik kültürün aşınmasına neden olmaktadır.

Yolsuzlukla mücadelede yargı organlarının görevini yapabilmesi için temel gereklilik, siyasi aktörlerin bu süreci meşru bir denetim alanı olarak kabul etmesi ve hukuka saygılı davranmasıdır.

Yolsuzluk soruşturmalarında şüphelilerin siyasi kimliğinin bulunması, sürecin niteliğini değiştirmemektedir. Aksine, demokratik meşruiyet açısından, siyasi pozisyonu ne olursa olsun herkesin hukuka eşit derecede tabi olması, kamu idaresine duyulan güvenin artmasına katkıda bulunur.

Soruşturmalara “darbe” yaftası yapıştırılması, toplumsal düzlemde hukuka güvenin aşınmasına yol açabilir. Çünkü bu tavır, delillere ve dosya içeriklerine odaklanmak yerine süreçlerin toptan gayrimeşru ilan edilmesini içerir.

Eğer bu tavır bir siyasi parti tarafından sürekli biçimde sürdürülürse, o parti kendi tabanında dahi yolsuzluk iddialarıyla yüzleşilmesini engelleyerek uzun vadede iç denetim ve oto-kritik mekanizmalarını felce uğratabilir.

Bu süreç aynı zamanda politik popülizmin işleyiş biçimlerinden biridir. Popülizm, elitleri veya devlet organlarını hedef alarak halkın desteğini konsolide etmeye çalışırken, hukuki süreçleri itibarsızlaştırmak suretiyle seçmeni dosya içeriğinden ve somut delillerden uzaklaştırabilir.

Yolsuzluk soruşturmalarının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi, siyasetin alanını daraltmak anlamına gelmemektedir. Tam tersine, hukuka uygun bir kamu yönetimi, demokratik siyasetin toplumsal meşruiyetini artırır.

Delil, şikayetçi beyanı, itirafçı ifadesi, teknik takip raporları gibi hukukun usulüne uygun elde edilmiş materyallerin bulunduğu bir süreçte, süreci “darbe” olarak nitelemek yerine delillerle yüzleşmek, siyasetin toplumsal güvenilirliği açısından vazgeçilmezdir.

Bu noktada demokratik olgunluğa ulaşmış siyasi yapılar, yolsuzlukla mücadeleyi kendi iç denetim ve temizlenme fırsatı olarak görmeli; soruşturmaları engellemek yerine şeffaflık temelinde desteklemelidir. Toplumun hukuka olan güvenini korumak, yalnızca adalet sisteminin değil, siyasal sistemin bekası açısından da stratejik bir gerekliliktir.

Tüm bunlardan hareketle, bilinmelidir ki, yolsuzluklara “darbe” demekle olup bitenin niteliğini değiştirmeniz mümkün değildir. Özetlersek:

Yolsuzluk soruşturmaları, delile ve hukuka dayanır. Banka hareketleri, teknik takip kayıtları, tanık ve müşteki ifadeleri gibi somut deliller olmadan adım atılamaz; keyfilik değil, hukukun üstünlüğü esastır.

Hukuk devleti, siyasetin alanını kısıtlamaz, meşrulaştırır. Hesap verebilir, şeffaf siyaset hukuka saygı göstererek kendi meşruiyet zeminini güçlendirir.

 “Darbe” söylemi, delillerle yüzleşmekten kaçış arayışıdır. Soruşturmayı kriminalize ederek siyasi alanı koruma refleksi, hukuku baskılamaya dönüşür.

Siyasi aktörlerin hukuka tabi olması demokratik olgunluğun gereğidir. Herkes gibi siyasi sorumluluk taşıyanlar da hukuka eşit şekilde tabidir, ayrıcalık kabul edilemez.

Hukuku itibarsızlaştırmak, toplumsal güveni erozyona uğratır. Soruşturmaları “darbe” ilan etmek, kamu vicdanında adalete olan inancı sarsar.

Yolsuzlukla mücadele, kamu düzeni ve sosyal adaletin teminatıdır. Bu mücadele, siyasetin rakiplerini tasfiye aracı değil, kamu hizmetinde temizlenme fırsatıdır.

Popülist retorik, hukuku hedef alarak seçmeni dosyanın içeriğinden uzaklaştırır. Delilleri tartışmak yerine “vesayet” veya “darbe” söylemine sığınmak, gerçeği perdelemekten başka bir şey değildir.

Yargı süreçlerinin bağımsız yürütülmesi, demokratik sistemin sigortasıdır. Soruşturmalar siyasi pozisyona göre değil, delillere göre yürütülür ve yürütülmelidir.

Yolsuzluk iddialarıyla yüzleşmek, kurumsal temizlenme fırsatıdır. İç denetim ve hukuka uygun süreçler, siyasi yapıları uzun vadede daha güçlü kılar.

Hukukun üstünlüğü, güçlü siyasetin zeminidir. Hukuka saygı göstermek, siyasi alanı daraltmak değil, sağlamlaştırmaktır. Delil varsa hukukun işlemesi engellenmemeli, “darbe” diyerek kamuoyunu yanıltmaya çalışmak yerine gerçeklerle hareket edilmelidir.

Prof. Dr. Zakir AVŞAR / Haber7

 

Yorumlar29

  • Korkak 1 gün önce Şikayet Et
    Özgüre neler verildi yada vaat edildi belli açıkları var bu yüzden ifşa olmaktan korkuyor!Mantık dışı tuhaf bir tutumla yalpalaya yalpalaya ekremi savunuyor ve rezil oluyor belliki çok fazla açıkları var pamuk iğliğine bağlı şaşkoloz olmuş aklını kaybetmiş yada ekreme satmış
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • MUCİBÜRRAHMAN 1 gün önce Şikayet Et
    ALLAHIM yalnızca sana kulluk eder yalnızca senden yardım dileriz.Bizi doğru yola mutluluk verdiklerinin yoluna ilet.Bağışından ve bağışlaman dan uzak kalanların,AZIP SAPMIŞLARIN yoluna değil.Bizleri BABALARIMIZI,ANALARI MIZI,KARDEŞLERİMİZİ,AİLEMİZİ,MİLLETİMİZİ,DEVLETİMİZİ ve TÜM İNANANLARI rahmetinle KORU.Rahmetini yardımını esirgeme ülkemizden,ülkemize DİRLİK VE DÜZENLİK VER
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Murat 1 gün önce Şikayet Et
    Chp = cop , kanalizasyon , heykel , alkol , WC terligine oy veren parlak zekalar .. ee tabi baslari da Ozgur Ozel.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • BURHANEDDİNRABBANİ 1 gün önce Şikayet Et
    ALLAHIM yalnızca sana kulluk eder yalnızca senden yardım dileriz.Bizi doğru yola mutluluk verdiklerinin yoluna ilet.Bağışından ve bağışlaman dan uzak kalanların,AZIP SAPMIŞLARIN yoluna değil.Bizleri BABALARIMIZI,ANALARI MIZI,KARDEŞLERİMİZİ,AİLEMİZİ,MİLLETİMİZİ,DEVLETİMİZİ ve TÜM İNANANLARI rahmetinle KORU.Rahmetini yardımını esirgeme ülkemizden,ülkemize DİRLİK VE DÜZENLİK VER
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • ismailbey 1 gün önce Şikayet Et
    70 lik rakıyı fazla kaçıranlar ahkem keser yüz kırk tl düşüreceğiz diye nara atarlar...vatandaş da rakıya karşı kafa atar....
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat