Modern yalnızlık ve kontrolden çıkan hayvan sevgisi

  • GİRİŞ05.07.2025 09:29
  • GÜNCELLEME06.07.2025 10:31

İlişkilerin zayıfladığı, duyguların algoritmalarla ölçüldüğü görüşmek için değil görüntülemek için bakan, kişilerle gerçek bağ kurmaktan kaçınan neredeyse herkesin yazarak anlaştığı konuşmaktan kaçındığı sahici ilişkilerin değerinin yok olduğu modern bir dünyada mutlu ve sorunsuz mu yaşıyoruz?  Algoritmalar Çağında Yalnız bireyler, “bağlantıda” ama “bağsız” bireyler Ekrana bakan ama anlaşılmayan insanlar, Dijital etkileşimin gerçek duygusal iletişimi yutması, samimi ilişkiler yerine dijital ilişkilerin tüketildiği ortamlar

Yüz milyonlarca kişi sosyal ağlarda birbirine “bağlı” görünüyor ama dünya tarihinin en yalnız nesli ile karşı karşıyayız.

İngiltere’de yalnızlık "ulusal sağlık sorunu" ilan edildi. Japonya’da "Yalnızlık Bakanlığı" kuruldu. Amerika’da yapılan araştırmalara göre, gençlerin %60’ı kendini “kronik yalnız” hissediyor.

İşte bu yalnızlığın ortasında birey, gerçek bir bağ arayışında...

Ve çoğu zaman bu bağı, kelimelere değil bakışlara, beklentiye değil sadakate dayalı bir ilişkide yanı hayvan sevgisinde arıyor.

Köpekler, kediler ve diğer evcil hayvanlar belki konuşmuyorlar ama yargılamıyorlar da.

Sadıklar, dürüstler ve sahiciler.

İnsanın bir başka insanla kurmakta zorlandığı duygusal bağı, hayvanlarla kurması çoğu zaman daha kolay.

Sosyal medya profilleri dolup taşarken iç dünyalar boşalıyor.

Bu dijital yalnızlık çağında insanlar, bu eksiklikleri hayvan sevgisiyle mi gidermeye çalışıyor?

Dünya Sağlık Örgütü, yalnızlığı sigara ve obezite kadar tehlikeli bir küresel salgın olarak tanımlıyor.

Bu yalnızlık ortamında, insanlar belki de tek güvenli liman olarak hayvan sevgisine yöneliyor.

YALNIZLIK VE HAYVAN SEVGİSİ ARASINDAKİ PSİKOLOJİK BAĞ

Stanford Üniversitesi Psikoloji Departmanı’nın 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre:
Evcil hayvan sahibi olan bireylerde yalnızlık algısı %45 azalıyor.

Özellikle genç yetişkinlerde hayvan sahipliği, dijital bağımlılığı dengeleyici bir etki yapıyor. Hayvanlarla kurulan duygusal bağ, insan ilişkilerine olan güveni yeniden inşa edebiliyor. Ancak aynı araştırma hayvan sevgisinin bireyin tüm sosyal sorunlarını çözmeyeceğini de vurguluyor.

Yani hayvan sevgisi bir “terapi” olabilir ama toplumsal işleyişte denetimsizlikle birleştiğinde zararlı sonuçlar da doğurabildiği görülüyor.

Hayvan Sevgisi, Çaresizlik mi?

• Hayvanlara yönelen bu ilgi, sağlıklı bir çözüm mü yoksa modern yalnızlığın bir semptomu mu?

• İnsanların kendine ve doğaya dönüş çabası mı, yoksa dijital çağın yeni kaçış alanı mı?

• İnsani ilişkileri yeniden inşa etmek mümkünken  tercihlerimiz neden başka canlılara yöneliyor?

• Güvenin ve temasın olumsuz sonuçları 

Bu sorular sosyolojik olduğu kadar psikolojik ve kültürel. Çünkü insan ilişkilerine olan güvenin zayıfladığı bir dünyada, birey kendi kabuğuna çekilmekte ve en masum bu sevgiye yönelmeyi çözüm olarak görüyor.

Dijital İçeriklerde Hayvan Figürünün Rolü

• Sosyal medyada viral olan kedi, köpek videoları

• İnsanlar yerine hayvanların merkezde olduğu duygusal anlatılar

• “Hayvan-insan” ilişkilerinin estetikleştirilmesi

• TikTok’ta milyonlarca izlenme alan videolarda hayvanlar artık birer “fenomen”.

• Reklamlar, sinema ve içerik dünyası hayvanları insan duygularının temsilcisi olarak konumlandırıyor.

Tüm bu soruların cevapları aslında sosyolojik olmasının yansıra modern diye adlandırdığımız bu yüzyılda insanların yaşadığı travmaların bir sonucu olduğunu anlamamız zor değil.

Bireylerin yalnızlığı, Güven duygusunun çöküşü, sosyalleşme yerine gözlemci olmayı seçen bireylerin her geçen gün yalnızlaşmasının bir sonucu olduğunu görüyoruz. 

Evde kedi, köpek , sizi dinlemese de anlar, kızmasa da küser.? Göz göze gelirsiniz ve kelimelere gerek kalmaz. Bu masum bağın büyüsü, modern yalnızlığın panzehiri gibi mi  görünüyor?

Ancak, işin duygusal boyutunu doğru okuyup, gerçekliği göz ardı ettiğimizde, toplumsal bir krize dönüşebilecek bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz.

Ne yazık ki bugün Türkiye’nin birçok ilinde, köyünde, mahallesinde yaşanan da tam olarak budur.

İstatistiklerle Değişim: Son 10 Yılda Ne Oldu?

Türkiye'de son 10 yılda evcil hayvan sahiplenme oranı %60'tan fazla arttı.

Barınaklardan hayvan sahiplenme oranı, sosyal sorumluluk bilinciyle birlikte yükseliyor.

YouTube, TikTok ve Instagram'da en çok izlenen içerikler arasında kedi-köpek videoları ilk 5'te yer alıyor.

Hayvanlara duyulan ilgi elbette bireysel bir seçim, ancak bu seçimin sokaklara taşınması ve orada da devam ettirilmesi ne kadar doğru? Toplumun kabul ettiği bir tercih olabilir mi? bu konuda gelişmiş ülkelerdeki durum incelendiğinde farklı bir resim mevcut. 

Avrupa Ne Yapıyor?

• Sokakta başıboş hayvan yok.

• Her hayvan kayıtlı, aşılı ve sahipli.

• Sahipsiz hayvanlar barınaklara alınır, sahiplendirilinceye kadar bakılır.

Sokakta saldırgan hale gelen bir hayvan, halk sağlığı için tehdit oluşturuyorsa izole edilir ya da uyutulur.

• Hayvan hakları kadar insan hakları da korunur. Denge vardır.

• Hayvanların sahiplendirilmesi, dijital sistemlerle izlenir.

• Sokak hayvanı kavramı  yok.

Almanya

• Sokakta başıboş hayvan neredeyse yok.

• Hayvanlar mikroçiple takip edilir.

• Terk eden sahiplere 4.000 Euro’ya kadar ceza.

• Her belediye, hayvan barınağı işletmekle yükümlü.

• Hayvanların sokağa bırakılması, suç kapsamına alınmış.

Hollanda

• Sokakta hiç başıboş köpek yok.

• Ülke çapında 2019’da başlayan kampanya ile her hayvan aşılı, kısırlaştırılmış ve kayıtlı hale getirilmiş.

• Hayvan refahı yasaları, insan güvenliğiyle eş güdümlü.

Japonya

• Sokaklarda saldırgan köpek yok.

• Hayvanlar toplumun içinde ama toplumun düzeni içinde yer alıyor.

• Sahiplenme bilinci eğitim sistemine entegre edilmiş.

Toplumsal Sorunlar ve Yeni Sorumluluklar

• Ancak bu yönelimin yeni sorunlar doğurmadığını da söyleyemeyiz.
Evde beslenen hayvanların yarattığı hijyen, alerji, salgın hastalık riski gibi sağlık sorunları henüz yeterince çalışılmamış bir alan. Özellikle çocuklar ve yaşlılar açısından bazı riskler gündemdedir.

• Daha önemlisi, sokaklara taşan hayvan nüfusu, toplum sağlığını ve güvenliğini tehdit edebilecek noktaya ulaşmıştır.

Burada dikkat edilmesi gereken konu, hayvan haklarını korurken insan sağlığını da göz ardı etmemektir.

Türkiye’nin Gerçekliği Sevgi Değil, Kontrolsüzlük Sorunu

Türkiye, duygusal bir tercihin toplumsal bir krize dönüştüğü bir eşiği yaşıyor.

• Son 10 yılda başıboş köpek popülasyonu dramatik şekilde arttı.
• Saldırı vakaları neredeyse her gün basına yansıyor.
• Kuduz riskinin yeniden yükseldiği, sağlık otoritelerinin verileriyle sabit.
• Gece yürümek, bazı şehirlerde cesaret işine dönüştü.
• Yerleşim yerlerinde, küçük çocuklar okula gidemeyecek hale geldi.

Türkiye İçin Artık Zorunluluk Hâline Gelen Adımlar

Bu mesele artık duygusal değil, stratejik bir kamu politikası sorunu haline geldiği görülüyor. Devletin ve yerel yönetimlerin senkronize olarak bu konuda rasyonel tedbirleri eksiksiz yerine getirmesi farklı çözüm uygulamalarının önüne geçilmesi gerekli hale geldiği görülüyor.

- Ulusal Hayvan Popülasyon Kontrol Programı veya benzerlerinin uygulanması.

– Her ilde dijital takip sistemi

– Kısırlaştırma zorunluluğu

– Mikroçip uygulamasının yaygınlaştırılması     

- Sokakta yaşayan saldırgan hayvanlar izole edilmesi ya da uyutulması                                                      
 -Hayvan sahiplenme teşvik edilmeli, terk edenlere ağır yaptırımlar uygulanması.                                                  
 -Sokak ve caddelerde barınak kurmak yiyecek ve su bulundurulmasının önüne geçilmesi

Peki Nerede Hata Yaptık?

• Hayvanları koruma söylemi, çoğu zaman hayvanları başıboş bırakma ile karıştırıldı.

• “Hayvanlara dokunmayın” anlayışı, yerini “sokaklara salın, ilgilenmeyin” rahatlığına bıraktı.

• Belediyelerin yetersiz ve farklı uygulamaları nedeniyle barınaklar kapasitelerinin çok üzerinde çalışması.

• Popülasyon kontrolünün devlet ve yerel yönetimlerce yapılmaması 
 
Hayvan sevgisi insanlığın en güzel duygularından biri. Fakat sokaklarda başıboş dolaşan yüz binlerce hayvan, artık sadece bir duygusal mesele değil; halk sağlığı, güvenlik ve şehir planlaması meselesi haline gelmiştir.

Saldırı vakaları her geçen gün artığı haberlerin ilk sırasında yer alıyor. Parklarda oynayan çocuklar, sabah işe giden kadınlar, bisiklet süren gençler grup halindeki köpeklerin saldırısıyla karşı karşıya kalabiliyor.

• Kuduz vakaları son 5 yılda dramatik şekilde arttı. Sağlık Bakanlığı’nın ve veteriner odalarının verileri bu riski doğruluyor.

 Gece saatlerinde yalnız yürümek birçok mahallede bir cesaret oldu.

Sevgiyle büyüttüğümüz bu konu, şimdi çaresizlikle baş etmeye çalıştığımız bir soruna dönüştü.

Türkiye artık bu sorunu çözmek zorunda. Bu, ne vicdan ne siyasi tartışma konusu olmamalıdır.

Bu, bir kamu güvenliği, şehir sağlığı ve toplumsal huzur meselesidir.

Hayvanlar yalnızlıkla savaşan bireylerin dostu olabilir ancak bir toplumun düzenini, başıboş duygusallıkla değil, sağduyulu sistemlerle inşa etmek tercih” değil, zorunluluk olmuştur.

Kaynakça / Referanslar:

Türkiye Sağlık Bakanlığı – Kuduz Bilgilendirme Raporları (2022–2024)
https://www.saglik.gov.tr

Tarım ve Orman Bakanlığı & TÜİK – Hayvan sahipliği istatistikleri (2023)
https://www.tarimorman.gov.tr / https://data.tuik.gov.tr

UK Government – Ministry for Loneliness.
https://www.gov.uk/government/news/government-to-tackle-loneliness

BBC News – Japan Appoints Minister for Loneliness, 2021.
https://www.bbc.com/news/world-asia-56141754

Stanford University, Department of Psychology – “Pet Ownership and Social Isolation”, 2023.
https://psychology.stanford.edu/research/loneliness-pet

World Health Organization (WHO) – Loneliness as a public health issue.
https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/loneliness

Dutch Government Campaign – Netherlands Pet Population Control, 2019.
https://www.government.nl/latest/news/2019/03/05/netherlands-stray-dogs

Muzaffer Şafak / Haber7

Yorumlar8

  • Kaan 8 saat önce Şikayet Et
    Çok güzel bir analiz olmuş ellerinize sağlık.
    Cevapla
  • Neslihan 15 saat önce Şikayet Et
    Sosyal medya ile bireysellik ön plana çıktı, çağımızın getirdiği rahatlık ve kibir birleşti, kimse kimseyi çekmez oldu. Ama insanın doğasında yalnızlık olmadığı için onu da hayvanlarla gidermeye çalışıyorlar. Bebek arabasıyla köpek gezdirenler ya da çok pahalı bir plajda köpeği için bile şezlong satın alanlar var. (?)
    Cevapla
  • BURHANEDDİNRABBANİ 1 gün önce Şikayet Et
    Eyyy kötü tutkularını atmış RUHUNU faziletlerle donatmış en GÜZEL İNSAN ALLAH CC.senden sende ALLAH CC.DAN hoşnut ve RAZI olarak ALLAH CC.dön,HOŞNUT ve RAZI olduğu HAS kulları arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE(CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz,KUTSAL DEĞERLERİNİ,AZİZ MİLLETİNİ HER ŞEYİN ÜZERİNDE SEVEN AZİZ VATAN ve MİLLETİNİN HAS evladı AĞABEYİM.SELAM VE DUALARIMLA ALLAH A EMANET OLUNUZ
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Emine 1 gün önce Şikayet Et
    Bu konuda çok açık ve ayrıntılı bir yazı olmuş kaleminize kuvvet gönlünüze sağlık inşallah yetkili ve etkili olan kişiler de gereken çalışmaları yapar ve insanlar, çocuklar sorumsuzca candan olmaz.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • netice 1 gün önce Şikayet Et
    çünkü aile yok. evlilikler artık oldukça geç ve sorunlu olmaya başladı. boşanma hızı korkunç boyutlarda. dolayısıyla evlerde insanlar tek başına yaşamaya başladı. aile yerine hayvan ikame etme yanlışlığı. sonuç ortada. çok boyutlu bir sorun bu.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat