Ne diyor baroların başkanları?

“Biz savunmayız.. Savunma boyun eğmez!”

Samimiler mi? Değiller..

Samimi iseler, Sivas davasında niye “savunma” yerine, savcılık yaptıklarını açıklamalılar..

Savunma iseniz..

Savunacaksınız..

Hele hele sizler..

Bana sorarsanız, “İnanmadığı sanığın davasına, avukat girmemeli” derim.

Ama siz öyle demiyorsunuz..

“Avukatlık profesyonel bir meslektir. Avukatı, müvekkili ile özdeşleştirmeyin” diyorsunuz..

Devam ediyorsunuz: “Katili de savunuruz, tecavüzcüyü de..”

Dolayısı ile, PKK’nın elebaşını da savunuyorlar.. PKK’nın eli kanlı katillerini de..

 Ama bakıyorsunuz Sivas mazlumları ile ilgili açıklamalarına..

Her yıl yaptıkları açıklamalarına..

Davada resmen taraf olmuşlar..

Sürekli, yargılanan kişileri suçluyorlar..

Bir kumpas ile, aleyhinde dava açılan kişilerin daha fazla ceza almaları için, ölümüne mücadele ediyorlar..

Bakmayın siz onların, “Biz savunmayız” demelerine..

Bu ülkede on binlerce kız öğrenci, üniversite kapısından geri çevrildiğinde, bugün “Bizim işimiz savunma” diyenler, “savunma” yapmadılar..

Ne yaptılar?

AİHM’e gidip, “Türkiye’de başörtü yasağı uygulanmaya devam edilmelidir. Başörtü yasağı, bir insan hakkı ihlali değildir” diyerek, müdahillik talebinde bulundular..

Utanç vesikalarını imzaladılar..

O ayrımcı uygulamayı sahiplendiler..

Kendilerinin baroda yaptıkları yasakçılığı bir kenara bırakıyorum..

Onları hiç ilgilendirmediği halde, üniversitelerdeki başörtü yasağının sürmesi için, taaa AİHM’e gidip, duruşmaya katıldılar..

“Yasak olsun.. Başörtülüler üniversiteye gidemesin” dediler..

Şimdi geçmişler karşımıza..

“Biz savunmayı temsil ediyoruz” diyorlar. Ben de kahkahalarla gülüyorum..

Siz savunmayı değil, kendi beşeri ideolojinizi temsil ediyorsunuz.

8 bin oy alıp, 50 bin avukatı temsil etmenin peşinde koşuyorsunuz.

% 16 oy alıp, “Biz bütün avukatların temsilcisiyiz” havası atıyorsunuz.

Sizler dürüst olsaydınız..

Yıllar önce bu konu tartışıldığında, “Nispi temsil usûlü”ne karşı çıkmazdınız..

Nispi temsile karşı çıkın..

Çoklu baro sistemine karşı çıkın..

8 bin oy alıp, 50 bin avukatı temsil havası atıp, kamuoyunu baskı altına alın..

Yok öyle, üç kuruşa beş köfte, beyler..

Dürüst olun..

“Biz hiç köle kullanmadık, ama efendimiz de olmadı bizim” derken..

Bırakın sıradan insanları köle gibi görmeyi..

Bu milletin oy vererek TBMM’ye gönderdiği milletvekillerini bile “köle” gibi gördüğünüzü ilan ettiniz..

Son tartışmada, TBMM üyelerine had bildirmeye kalkarak, birkaç kişiyi geçtik, tüm milleti kendinize köle gibi gördüğünüzü gösterdiniz..

Millete efendilik yapmaya kalktınız..

Tüm partilerin eşit şekilde girdiği seçimlerde, hep CHP’yi desteklediniz..

Yok “Oylar çalınmasın” mavalı ile..

Yok “Seçimde hile var” iftiraları ile..

Kafaları karıştırmaya çalıştınız..

Ama 31 Mart 2019 İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde..

Tam da hilenin kralı yapıldığı seçimde..

“Hile yok.. Çalınan oy yok” diye, ter ter tepindiniz..

Çünkü o seçimde, gerçekten hile yapılmıştı..

Gerçekten oylar çalınmıştı..

İlçede çıkan sonuçlarla büyükşehirdeki sonuçları kıyasladığınızda, hiçbir seçimde görülmeyen, % 10’lara varan farklılıklar vardı..

Buna rağmen, CHP önde göründüğü için, “Seçim bitti, mazbatayı verin” diye baskı kurmaya kalktınız..

Gerçek yüzünüzü gösterdiniz..

Nöbetler beklediniz..

“Oylar çalınmasın” gerekçesi ile nöbet beklediğinizi söylerken bile..

Esas amacınızın, CHP’ye kazandırmak olduğunu itiraf ettiniz..

İstanbul Barosu’na şu an başkanlık yapan adamınız, CHP’nin eski ilçe başkanı değil mi?

Önceki başkanı, baro başkanı iken, CHP’ye üye olan bir partili değil mi?

% 52 oy alan Tayyip Erdoğan’a, “Azınlığın da hakları var” diyerek, % 30 oyu ancak alabilen CHP’nin taleplerini dayatıyorsunuz.

Ama kendiniz, % 16 ile oturduğunuz İstanbul Barosu başkanlığında, 42 bin avukatın taleplerinin hiçbirisine kulak vermiyorsunuz..

Eşcinsellere destek veriyorsunuz.. Bu milletin % 95’inin inancına saldırıyorsunuz..

Yeni sistem de, sizin maskenizi tümden indirecek..

Hani diyorsunuz ya, “Bütün avukatlar, çoklu baro sistemine karşı” diye..

Avukatlar “çoklu baro” sistemine karşı ise..

İkinci baroyu, üçüncü baroyu, kabzımallar mı kuracak?

Kanunda böyle bir imkan mı var?

Düzenleme açık..

5 binden fazla avukat üyesi olan barolarda, ancak 2 bin avukatın imzası ile, ikinci baro kurulma imkanı var..

2 bin avukatın imzası olmazsa, zaten ikinci baro kurulamaz..

Bu durumda, sizin derdiniz ne?

Sıkıntınız ne?

Kafayı neye taktınız?

Açık açık söyleyin, siz, 2 bin avukatın iradesini yok mu sayıyorsunuz?

“2 bin avukat da imza atsa, siz onları dikkate alamazsınız” mı diyorsunuz?

Siz bunu diyorsanız..

Kendi meslektaşlarınıza, hem de asgari 2 bin imza ile kurulacak baro müracaatını yapacak avukatları yok sayıyorsanız..

Yokluğa mahkum etmek istiyorsanız..

TBMM de sizin iradenizi yok sayar..

CHP kafasındaki baro başkanları, şunu da izah etmeleri gerekir..

“Avukatları bölüp, yönetmek istiyorlar” eleştirisinin altını doldurmanız gerekir..

Siyasi iktidarın bugün yapamayıp da yarın yapacağı ne var?

Bir tek somut örnek verin..

Çoklu baro olunca, sizler avukatlık yapamayacak mısınız? Baro kuramayacak mısınız? 

Yok, “Biz azız, Türkiye genelinde CHP olarak % 30’u, % 31’e çıkaramıyoruz.. Ama barolar üzerinden tüm Türkiye’yi yönetmek istiyoruz” diyorsanız..

“Bizler azınlıktayız ama çoğunluğa hükmedeceğiz” diyorsanız..

“Geçti Bor’un pazarı.. Sürün, eşeğinizi Niğde’ye” derim..

YENİ AKİT GAZETESİ