Geçmişteki olayları, bugünün penceresinden yorumlayalım!

  • GİRİŞ04.07.2020 13:10
  • GÜNCELLEME04.07.2020 13:10

Gazetedeki günlük yazılarımın yanısıra, Akit TV’de her sabah Fatin Dağıstanlı ile birlikte yaptığımız Manşetlerin Dili programından esinlenerek, sadece içinde bulunduğumuz günlerin manşetlerini değil, bir de eski yıllardaki gazete manşetlerini yorumlamak istedim..

2012 yılı, 2013 yılı, 2014, 2015 ve 2016 yıllarındaki değişik gazetelerin birinci sayfalarında yer alan haberleri ve bugün geldiğimiz noktayı yorumladığım gazete kupürlerini de içeren değerlendirmelerim, yeniakit.com.tr’de 2 Haziran’dan bu yana günlük olarak yayınlanıyor..

Örneğin 3 temmuz günü, eski yıllardaki 3 Temmuzlarda gazetelerde hangi manşetler atılmış, hangi haberler yayınlanmış onları sizin için yorumluyorum..

Merak edenler www.yeniakit.com.tr’den hem günlük olarak, hem de kaçırdıkları için geçmişe dönük olarak, bunları okuyabilirler.

1 aylık değerlendirmeler sonunda, bir kısa özeti, gazete okurları olarak sizlere de aktarmak istedim.

Geçmişi bilmezsek, geleceğe hazırlanamayız.

Geçmişte olanları hatırlamazsak, bugünü doğru yorumlayamayız..

Günlük tartışmaların heyecanı içinde, olayları yanlış değerlendirebilir, önümüze konulan faturaları iyi okuyamayabilir, sıhhatli değerlendirme yapamayabiliriz..

Ama üzerinden 5 yıl, 6 yıl, 7 yıl, 8 yıl geçtikten sonra.. O geçen sürenin getirdiği bilgileri de dikkate alarak.. 

Eski manşetleri tekrar gözden geçirip değerlendirdiğimizde.

Çok daha sıhhatli, çok daha doğru tespitler yapmış oluruz.. 

Bu çerçevede, son 8 yılda yaşananlara baktığımızda, günlük gazetelerin birinci sayfalarına konu edilen başlıklara baktığımızda..

Siyasi partilerin birinci gündem maddelerine baktığımızda..

Şu değerlendirmeyi yapabilirim..

Türkiye, FETÖ bağırsağını temizlemiş, ama devlete sızmış bu kirli hain yapının tasfiyesinden dolayı bir eksiklik hissetmemiş durumda..

Hatırlayın, 17-25 Aralık emniyet darbesinden sonra. Bir-iki tane emniyet müdürü görev yerlerinden alındıklarında..

Dikkat buyrun, ihraç edildiklerinde demiyorum. Sadece ve sadece, İstanbul Mali Şube’den alınıp, bir ilçe emniyet müdürlüğüne gönderildiğinde.

Bu ülkede yıllarca bize, “Siyaset ile işimiz yok. Biz hizmet için, eğitim için uğraşan bir yapıyız.. Siyasette gözümüz yok” diyenler..

Siyasetin nasıl da ta göbeğinde olduklarını, devletin en kritik makamlarına adamlarını yerleştirdiklerini gördük..

FETÖ’nün yayın organları Zaman ve Bugün gibi gazeteleri bir kenara bırakın..

Cumhuriyet ve Sözcü gibi, FETÖ karşıtı olduğunu iddia eden gazeteler bile..

Bu süreç içinde sürekli şu propagandayı yaptılar:

“Emniyet’teki müdürlerin değişik yerlere atanmaları, uzman isimlerin kızak görevlere atanmaları sebebi ile güvenlik konusunda büyük bir sıkıntı yaşanıyor. Uyuşturucu konusunda uzman emniyetçilerin değişik yerlere gönderilmesi, teröre karşı ehil emniyetçilerin FETÖ’cü oldukları gerekçesi ile değişik yerlere atanmalarının faturasını pahalı ödeyeceğiz..”

İlk aylarda yapılan bu yorumları..

Sonraki yıllarda, fiilen artırılan terör saldırıları ile, okul kapılarına kadar dayanan Bonzai satışları ile, günlük hayatımızda da büyük oranda hissettirdiler..

Ama bugün geldiğimiz nokta açısından bakarsak..

Emniyette onbinlerle ifade edilen FETÖ’cü müdür ve polislerin tasfiyesine rağmen..

TSK’da nerede ise iki generalden birisinin FETÖ’cü oldukları için tasfiye edilmesine rağmen..

Bugün güvenlik konusunda da..

Uyuşturucu konusunda da..

PKK ve diğer terör örgütleri konusunda da, geçtiğimiz son 8 yıllık süreçte zaman zaman zirve yapan olayları asgariye indirmeyi başarmış bulunmaktayız..

Öyle ki.

3-4 yıl öncesine kadar Güneydoğu illerinde önleyemediğimiz PKK saldırıları bir yana.

2014-16 yılları arasında IŞİD ile de ayrıca saldırılara uğradığımız, hatta büyük şehirlerde patlatılan bombalarla terörist saldırılar gerçeğini yaşamamıza rağmen..

Bugün itibari ile, hem FETÖ’cü emniyetçiler ihraç edildi, hem TSK’daki FETÖ’cü subaylar ihraç edildi. Hem de güvenlik konusunda hiçbir zafiyet yaşanmadığı gibi, tam aksine çok daha huzurlu bir Türkiye’ye adım atmış olduk..

Bu süreç içinde bakıyorsunuz, FETÖ ile gizli ve açık ittifak yapan gazeteler, gün oluyor Türkiye’nin IŞİD’i desteklediği alçak iftirasını atıyor.. IŞİD’e Türkiye’nin silah yolladığı yalanları uyduruluyor..

Gün geliyor, IŞİD Musul Konsolosluğumuzu basıp, çalışanlarımız rehin aldığında, siyasi iktidar tahkir edilerek, konsolosluk çalışanlarımızı bile koruyamadık manşetleri atılırken, nihai noktada Türkiye’nin başarılı bir operasyon ile o çalışanlarımızın tamamını nasıl kurtardığını, o gazeteler görmezden gelebiliyorlardı..

Evet, “IŞİD’e silah gidiyor” yalanını attıklarında. İnsan devletine ne kadar güvenirse güvensin, azıcık da olsa şüphe edebilir..

“IŞİD konsolosluk çalışanlarını rehin aldı” denildiğinde, “Aa. Koskoca Türkiye, konsolosluk çalışanlarını koruyamamış mı” diye tedirginlik yaşayabilirsiniz..

Ama nihai noktada, o çalışanlarımızın kurtarıldığı gün itibari ile, ilk iki iftiranın da ne kadar haince isnatlar olduğunu görmüş ve karşınızdakilerin alçaklığını tescilliyorsunuz..

Şehirlerde patlatılan bombalarda da, “Mahvolduk bittik” türünden manşetleri gördüğünüzde..

Sivil halkın arasına giren canlı bombaları gördüğünüzde.

Polislerin toplu olarak bulunduğu alanlarda bile patlayan canlı bombaları gördüğünüzde..

“Bu terör sarmalından, artık kurtulamayacağız galiba” endişesine kapıldığınız saatler, günler olabiliyor. 

Bugün görüyoruz ki, bir dönem bombalar patlatılsa da.. Bir dönem şehirlere varıncaya kadar terör hayatımıza girse de..

Kararlı mücadele ile, terör büyük oranda önlenebiliyormuş..

Yapılan kara propagandalar da, dış güçlerin oyuncağı olan sözde gazetecilerin sabıka kayıtlarına işleniyormuş..

Çözüm sürecinde yaşadıklarımız da, AK Parti karşıtı medyanın, ne kadar ahlaksız olduğunu bize gösterdi.. Çözüm süreci boyunca, bir tane güvenlik görevlimizin can kaybı yaşanmadığı halde, o süreci ihanet olarak nitelendiren Sözcü gibi gazetelerin, 2015 seçimlerinde ise, PKK’nın uzantısı olan HDP’ye oy verilerek, barajı geçmesi ve böylece AK Parti’nin daha az milletvekili kazanması için çağrı üzerine çağrı yapması, çözüm sürecinde attıkları manşetlerle, bu çağrıları yan yana koyduğunuzda, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu anlamanız açısından, büyük bir belge niteliği taşıyordu.

“Tarih tekerrürden ibarettir” diyorlar..

İbret almamız ve hataların tekrar etmemesi için, geçmişimizi hatırlamalıyız.. 

YENİAKİT

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat