Çatlayın, patlayın: Kadın cinayetleri azaldı, azalacak!

  • GİRİŞ23.04.2021 11:23
  • GÜNCELLEME23.04.2021 11:23

Tabii ki ne kadın cinayeti olsun, ne erkek cinayeti..

Tabii ki şiddet olmasın..

Tabii ki insanlarımız ölmesin..

Bizim düşünce yapımız, “Bir insanı öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir” ayeti ile şekillenmiştir.

Biz buna inanır, bunun gereğini hayatımızda uygulamaya çalışırız.

Ama birileri var ki..

Kadın cinayetlerinden adeta sevinç duyuyor gibiler.

“Bir günde 6 kadın cinayeti” diye söze girip..

Nerede, ne zaman, hangi kadın açıklanmadan..

Bir cinayeti üç defa işlenmiş gibi göstererek..

Aslında kadın cinayetlerini normalleştiriyorlar..

Yalan söyleyerek, sayıyı artırıp, cinayetleri sıradanlaştıranlar..

“Aaa.. Baksana, bir günde 6 kadın öldürülüyormuş. Ben de bir tane öldüreyim o zaman” algısı oluşturuyorlar..

Bu ülkenin yönetimine aday olduğunu ileri süren Meral Akşener’ler, Kemal Kılıçdaroğlu’lar..

“Bir günde 6 kadın öldürüldü, devlet nerede?” diye.. Bile bile yalan söylüyor, olmayan rakamlarla siyasi iktidarı suçluyorlar..

Siyasilerin yanı sıra..

“İstanbul Sözleşmesi, kadın cinayetlerini önler” diyerek sokaklarda gezinen feministler..

İstanbul Sözleşmesi’nin aslında kadına şiddeti önlemediğini, tam aksine artırdığını gözlerden kaçırmak ve eşcinsellere açılan alanı gizlemek isteyen bir avuç LGBTİ’liler..

Algı üzerine algı ürettiler.

Ve o algıların tamamı, dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istatistiki rakamları vermesi ile, çöp oldu..

Şöyle diyor İçişleri Bakanı:

“Biz, onlar gibi yalanlarla değil, doğrularla milletimizin karşısındayız: 

13 Şubat - 19 Mart tarihleri arasında 34 kadın hayatını kaybetti. 

19 Mart - 22 Nisan tarihleri arasında ise 25 kadın hayatını kaybetti. Yüzde 26 azalış. CHP’nin gün yüzü görmemesinin bir sebebi de, yalancıların ağına düşmesidir.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzası ile geri çekildiğimiz tarihi baz almış. 

20 Mart’ta sözleşmeden çıkılmıştı.

20 Mart’tan 22 Nisan’a kadar olan gün sayısı kadar, 19 Mart’tan geriye 35 günde işlenen kadın cinayetlerinin rakamlarını almış.

İki dönemdeki sayıları kıyaslamış..

(Sayın Soylu, bir maddi hata da yapmış. Sözleşmeden geri çekildiğimiz 20 Mart’tan sonraki 35 günü esas alacak iken. Bir maddi hata yapıp, 19 Mart’tan sonrasını almış ama.. Bu kadarcık kusur, kadı kızında da olur, deyip geçelim..) 

İstanbul Sözleşmesi yürürlükte iken, 35 günlük dilimde, 34 kadın öldürülüyor..

O tarihlerde bile, öyle bir günde altı cinayet falan söz konusu bile değil..

Ama sonraki rakam daha önemli.. 

Sözleşmeden geri çıkıldıktan sonraki 34 günde..

25 kadın cinayeti işleniyor..

Kadın cinayeti sayısında % 26 azalış yaşanıyor.

Evet, bir kadın da değerli..

Bir insan da değerli..

Ama..

Cinayetleri sıfırlarken, sorunları, çözümleri de konuşmamız gerekir..

Sayıları değerlendirmemiz gerekir..

Şahsen ben..

Bir avuç feministin söylediği üzere, İstanbul Sözleşmesi’nin kadın cinayetlerini önlediğine inanmadığım gibi..

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile birlikte.. Sadece ve sadece fesih ile, kadın cinayetlerinin biteceğine de inanmıyorum..

Ama..

“Kadın cinayetlerinin, sözleşme yürürlükte iken 35 gün ile, sözleşme yürürlükten kalktıktan sonraki 35 gün kıyaslamasında azalmasının arkasındaki esas sebep nedir?” diye soracak olursanız..

“Toplumumuzun manevi dinamikleri” derim..

“Ramazan ayının öncesinde, bu mübarek aya hazırlık yapıldığından..

Şu an itibari ile de, Ramazan ayının ilk onunu bitirmiş olmamız hasebi ile..

Yani, halkımızın dini hassasiyetleri sayesinde, şiddet azaldı” derim..

Şu sebeple.. Bu sebeple..

Sonuçta kadın cinayetleri azalmış..

Kadın cinayetlerinden şikayet edenlerin de, böyle bir azalış sonrasında..

“Cumhurbaşkanı’mıza, İçişleri Bakanı’mıza teşekkür ediyoruz” demeleri gerekir iken..

“Allah’ımıza hamdolsun ki, bize Ramazan ayını vermiş. Allah’ımıza teşekkür edelim ki, bize ‘barış’ı tavsiye etmiş. Allah’a yaraşır kul olmak için, bu şiddeti tümü ile ortadan kaldırma noktasında haydin elbirliği ile çalışalım” demeleri gerekir iken..

İçişleri Bakanı’nın açıklamasını dillerine dolamışlar..

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) diye oluşturdukları bir grup açıklaması ile, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun iki ayrı dönemdeki istatistiki rakamları karşılaştırmasını kınayıp, “Bir ayda 25 kadın öldürülüyor ve İçişleri Bakanı bununla övünmeye kalkıyor. Kadın cinayetlerini durduracak olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını maharet gibi anlatmayı bırakın, bu ülkenin kadınlarına, 25 kadın cinayetinin hesabını verin” soytarılığına soyunmuş..

Kadın cinayetlerini savunan yok.

“Kadın cinayeti sayısı 25’e inmiş. O zaman, bunların katillerini artık yakalamayalım” diyen yok.

Katiller yine yakalanıyor..

Yine yargı önüne çıkarılıyor..

Ama.. 

“Hiçbir askerimiz şehit olmasın ama.. Bir günde 3-5 askerimizin şehit olduğu günlere göre, bugün artık çok daha az askerimizi şehit veriyoruz” denildiği anda..

Dün ile kıyas yapıldığını görmezden gelip..

Hedefin sıfır sayısına ulaşmak olduğunu görmezden gelip..

“Bir haftada bir şehit de versek, onun hesabını verin” demek..

Sanki ülke düne kadar güllük gülistanlık imiş..

AK Parti iktidarı döneminde şehit vermeye başlamışız gibi..

Saldırılması ne kadar yanlış ise..

Şimdi..

Kadın cinayetleri, eski yıllarda hiç yokmuş da..

AK parti iktidarında kadın cinayetleri başlamış gibi bir algı üreterek..

Özellikle de..

Sayın Soylu’nun verdiği mesajdaki “Düne göre daha az sayıda cinayet işlendi” temasını görmezden gelip.

“25 kadın cinayetinin hesabını ver” demek..

Ahlaksızlıktır. Riyakarlıktır. 

Bu Ramazan vesilesi ile..

İnşallah insanlarımız daha hoşgörülü olurlar..

Ramazan sonrasına da, bu hoşgörüyü taşırlar..

Şu feministler de.. 

“Kadın haklarını savunuyoruz” diye ortalıkta tepinenler de.. 

İstismar ettikleri bir konuyu daha ellerinden kaçırmış olurlar..

Yeniakit

Yorumlar4

  • Yerli ve Milli 3 yıl önce Şikayet Et
    Koç kaçımı derler ya görünen bir sızma kaçak var gözden kaçırılan veya kaçırılmak istenen bir şey var, ermenilerin bazıları tehcirden kurtulmak için kürt alevisiyiz deyince prof dr yusuf halaçaoğlu kürt'ün alevisi olmaz onların hepsi sünni ve şafiidir Osmanlı belgelerine göre onlar ermenidir der, Osmanlının canlarını kurtardığı ve yıkılmasında elebaşı olan güya Müslüman ve Türk olan yahudi dönmesi sabataistler en kötüsü de soyadı kanunu kar ayak izlerini kapattı, ama bugün çektiklerimizin bunlarla ilgisinin olmadığını düşünmek çok saf bir yaklaşım olur !..
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Yerli ve Milli 3 yıl önce Şikayet Et
    Vaktiyle rahmetli babamdan dinlediğim Osmanlının son zamanındaki hain paşa'ları bir vatansever paşa tabuta girerek suikast ile temizlemiş onlar hep sünnetsiz çıkmış, geberttiğimiz teröristlerden sünnetsiz çıkanlar bizim için yeteri kadar uyarıcı olması lazımdır !..
    Toplam 2 beğeni
  • Fatih 3 yıl önce Şikayet Et
    Mesele başka. Biz çok iyi anladık.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Fatih 3 yıl önce Şikayet Et
    Mesele başka. Biz çok iyi anladık.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat