Gaylerin artık klasikleşen gösterileri, her yıl haziran ayı sonunda, halkımızı sıkıyor..

İnsanlar utanıyorlar..

Küçük çocuklarınız soruyor, “Bunlar ne, erkek mi, kadın mı?” diye..

Ne cevap vereceğinizi bilemiyorsunuz..

Yaratılışa aykırı bir kimliği, Türk toplumuna dayatmaya kalkıyorlar..

Konuyu öyle bir noktadan getiriyorlar ki, “Yaşamasın mı? Yaşamasın mı? Kişinin böyle bir farklı hayatı varsa, yaşamaya hakkı yok mu?” diyerek, ortalığı birbirine katıyorlar.

Son olay bazında bakalım..

10 gün önce.. Bir ay önce.. İki ay önce..

Gaylere yönelik, “Bunların hayat hakkı yok” diye bir söylem duydunuz mu?

Toplum nezdinde bir tartışma, bir kavga duydunuz mu?

Ben duymadım.

Ama kendi kendilerine bir yalan uyduruyorlar..

Onursuzluğun tescillisi bir hayat tarzını savunurken, “onur haftası” söylemi ile Türk toplumunun ahlakını dejenere etmeye kalkışıyorlar..

En absürt sloganlar, en rezil afişler ellerinde..

Gençlerin ahlakını bozmak için, ellerinden gelen ne varsa, yapmaya kalkışıyorlar..

Yine de..

Toplumun genelinde, bunlarla ilgili bir ciddi kavga, bunlara yönelik bir saldırı sözkonusu değil..

Hiçbir şey olmasa, “Onur haftası kutlaması” deyip.

Sokaklara dökülüp, kavga çıkarıyorlar..

Bu hayat tarzını daha fazla aktarmanın, eleştirmenin bir manası yok.

Ama..

Bizim için önemli olan..

Bu hayat tarzının, bizim hayat tarzımızın içine sokulmak istenmesi..

Bizler, gaylik, lezbiyenlik, homoseksüellik gibi eşcinsel hayat tarzına karşı çıkmamıza rağmen..

Birileri, çaktırmadan çaktırmadan.

Kendi haklarını savunuyormuş gibi yaparak.

Bizim hayatımıza da, bu kavramları dikte etmeye çalışıyorlar.

Sakarya Üniversitesi’ndeki, Tıp Fakültesi’ni bitiren öğrencilere ettirilmek istenilen Hipokrat yeminindeki “cinsel yönelim” eklemesi, bunun ispatıdır.

Yüzyıllardır bu yeminde formüle edilen bir ifade var.

“Cinsiyet farkı gözetmeksizin” denilmiş.

Şimdi siz, bu ifadeye, bir de çaktırmadan, “Cinsel yönelim” ekliyorsunuz.

Belki şunu bile diyebiliriz.

“Ben bu şekilde yemin etmek istiyorum diyenler, buyursun, öyle etsinler. Biz öyle yemin etmek istemiyoruz.”

Bunu bile deme hakkı vermiyorlar..

“Siz de, cinsel yönelim farkı gözetmeyeceğinize dair yemin edeceksiniz” dayatmasında bulunuyorlar.

Biz insanlar arasında farklılık gözetmek istediğimiz için değil.

Bizim literatürümüze, “cinsel yönelim” diye bir kavramı, bizim kabulümüz içindeki erkek gibi, kadın gibi, üçüncü bir kimlik imiş gibi kabul ettirmek istedikleri için itiraz ediyoruz.

Yoksa..

Kimseye, eziyet etmek için, bahane arıyor değiliz.

Tam aksine, bu kavramı bize dikte etmeye çalışanlar, gayliği, lezbiyenliği, homoseksüelliği bize normal bir davranış tarzı gibi kabul ettirmek için, okullardaki yeminlere kadar olayı derinleştirmeye çalışıyorlar..

İşin daha acıklı tarafı..

“Cinsiyetin belirsizleştirilmesi” anlamındaki, üçüncü cins olarak topluma dikte edilmek istenen bu kavram..

Maalesef siyasette de kendisine taraftar buluyor..

Eşcinsel yanlısı söylem, Cumhur İttifakı’nda destek bulamasa da....

Millet İttifakı’nda hakim söylem olarak karşımıza çıkıyor.

Millet İttifakı’nın büyük paydaşı CHP, eşcinselliği ölümüne destek veriyor.

Gayrı resmi ortakları HDP’nin de tavrı, eşcinselliği topluma dayatmak yönünde..

Millet İttifakı’nda, tavrı belirsiz olan arada İyi Parti kalıyor..

Eşcinsellik, toplum nezdinde “Bir öyle, bir böyle” gibi nasıl algılanıyorsa..

Maalesef ki, İyi Parti de, içinde olduğu ittifak da, benzer bir tavır sergiliyor..

İyi Partililer, ikili görüşmelerde, “Bizim ne işimiz olur, eşcinsellerle” deseler de..

İstanbul Kanalı’nın yapımına/yapılmamasına verdikleri değeri, eşcinsellik konusuna vermiyorlar..

Millet İttifakı’nın iki partisinin, yani % 75’inin eşcinselliği topluma dayatanlardan oluşmasının karşısında, İyi Partililer de ezilerek.

Bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyorlar..

İyi de.

Sessiz kalmak da bir tavır değil midir?

Patates fiyatları konusunda bir görüşünüz var.

Soğan fiyatları hakkında görüşünüz var..

İstanbul’a kanal yapılıp yapılmaması hakkında bir görüşünüz var..

Ama..

Eşcinselliğin topluma dayatılmak istenmesi noktasında, halkın huzuruna çıkarak açıklayacağınız bir görüşünüz yok..

Sıkıntı, sadece İyi Parti’de değil..

Millet İttifakı içine alınmak istenilen Deva Partisi ile Gelecek Partisi’nde de aynı rahatsızlık sözkonusu.

Ali Babacan, eşcinselliği onaylamaya kalksa, kendi partisinin kurucularına ne diyecek?

“Eşcinsellik, bizim partimizin en önemli devrimsel temel taşlarıdır” dese, önce kendi ailesi, onu evden kovar.

Ahmet Davutoğlu, partisindeki kurucu arkadaşlarına, “Tarihimizin derinliklerinden eşcinselliğin stratejik boyutları” diye söze başlayıp, devamında da bu ahlaksızlığı onaylayıcı cümleleri kursa, kendi eşi, çocukları onu kapının önüne koyar..

En kilit parti ise..

Saadet Partisi..

Yıllarca AK Parti’yi, İstanbul Sözleşmesi üzerinden eleştiren, hatta çok ağır sözlerle tahkir eden Saadet Partisi..

Dini kavramları da, eleştirileri içinde kullanarak, AK Parti’nin temel çıkış noktasına ihanet ettiğini iddia eden ve bazı noktalarda bu eleştirilerine benim de katıldığım Saadet Partisi..

Şimdi tam da AK Parti, o yanlıştan geri dönerken..

İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını geri çektiği bir aşamada..

Saadet Partisi, ne yapacak, “CHP, İP ve HDP ortaklığı ile birlikte hareket ederek, İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönelim” mi diyecek?

Gayliğin, lezbiyenliğin, homoseksüelliğin avukatlığına mı soyunacak?

Sakın ola ki, Saadet Partili kardeşlerimiz, “Bu konu ittifak tercihinde önemli olabilecek kadar devasa bir sorun değil” cevabını vermeye kalkmasınlar.

AK Parti’yi eleştirirken, haklı olarak dini kavramları da kullanarak, “Bu çok önemli bir yozlaşma” denilirken..

Şimdi CHP’nin, HDP’nin dümen suyuna girmek için, “Eşcinsellik konusu, ittifak tercihimizde bir kıstas değil” derseniz..

Düne kadar AK Parti’ye, dini kavramlarla yaptığınız tüm tahkir edici ifadeleri, kendinize layık görmüş olursunuz..

Onları yazmama gerek yok..

Saadet Partililer, o hakaretleri benden iyi biliyorlar.. 

Toplumun temeli olan “aile” konusunda, Millet İttifakı bileşenleri bir araya gelse de..

Bir mutabakat yapsalar..

Hep birlikte, eşcinsellere destek mi verecekler?

Yoksa..

“Eşcinsel bir tavır sergileyelim. Bir öyle, bir böyle görünelim” mi diyecekler?

A. İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi