Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir
- GİRİŞ05.10.2022 08:17
- GÜNCELLEME05.10.2022 08:17
28 Şubat sürecinin en sert geçtiği günlerde..
Herkesin gölgesinden korktuğu, darbeci generallere sadece altındaki subaylar değil, siyasetçilerin de selam durduğu günlerde..
Rektörlerin, dekanların, öğretim üyelerinin darbecilere “Bir emriniz var mı” diye arz-ı hürmet ettikleri dönemde..
Akit gazeteniz, inananların yüz akı olma iddiası ile yayın yaparken..
Bir kesim insan, “Siz manyak mısınız.. Bu manşetler ne böyle. O komutanlar, darbe yaptıkları zaman, önce sizi ....” diyerek, çaktırmadan tehditler savururlar iken..
İyi niyetli olanlar da, “Size zarar gelmesini istemeyiz. Ama bu kadar sert başlıklar atmasanız, daha iyi olmaz mı” diye akıl(!) verirler iken..
Bir kısım entel-dantel kesim de, “Akit’in ne yaptığı belirsiz. Uzak durun. Bu kadar sert başlıklar atmaları, dindar insanların lehine de değil..” karalamaları ile, bizleri töhmet altına koyarlar iken..
Bir telefon..
“Ben, Nedim Urhan hoca..” diyor..
Devam ediyor..
“Başörtü yasağını gözler önüne seren başlıklarınız sebebi ile, Allah sizlerden razı olsun” diyor..
Gönlümüz rahatlıyor..
Dindarı, dinsizi birçok kesimin ablukasına alınmış hissettiğimiz bir dönemde..
Öğrenci kesimi ile birebir ilgilenen bir hocamız..
Yasakların öğrencileri nasıl mağdur ettiğini yakınen bilen bir öğretim üyesi..
Bir hadis alimi..
İlmini sadece kitaptaki bilgilere hapsetmeyen..
Onu hayatına da hakim kılan bir âlimimiz..
“Allah razı olsun” diyor..
“Allah sizlerden razı olsun” diyoruz..
Doğru bildiğimiz yolda, darbecilere karşı taviz vermeden, temel hak ve özgürlüklerin hayata geçmesi için ölümüne mücadelemize devam ediyoruz..
Nedim Urhan hoca, Allah’ın rahmetine kavuştu..
Peygamberlerin varisi olarak tanımlanan âlimlerden birini daha, toprağa verdik..
Allah mekanını cennet eylesin..
Birebir şahit olduğumuz mücadelesini, cenneti ile ödüllendirsin..
İlginçliğe bakınız ki, başörtü yasağı ile ömrü boyunca mücadele eden Nedim Urhan hocamızın vefat gününde, başörtü yasağının kabullenilemez olduğu, artık CHP’nin genel başkanı tarafından da dillendirilir oldu..
Bu konuda kanun teklifi bile verdiler..
Ben siyasetçi değilim..
Bu kanun teklifinden kim ne kazanır, onun derdine düşemem..
Kim ne pozisyon alıyor, seçmen üzerindeki etkisi nedir, bunları tartışamam, tartışmam..
Bugün için, ülke genelinde başörtü yasağı diye bir sorun olmadığı kesin..
Askeri personelden, öğrenciye, serbest meslek erbabına kadar herkesin özgür bir ortamda istedikleri şekilde başlarını örtebildikleri konusunda kimsenin tereddüdü yok.
Böyle konjonktürde, konunun kanun ile düzenlenmesini, siyasi çıkar için düşünenler olsa da, ben “Hayır bu kanun teklifine gerek yok” diyemem..
Mevcut fiili durumun, kanunlaşmasının dindar insanlara, temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınmasına en azından bir zararı olmayacağını söyleyerek, bu girişime karşı çıkamam..
Ama tarihi de unutamam..
2008 yılında, tüm memurlar için bile değil..
Tüm öğrenciler için bile değil.
Sadece üniversitedeki öğrenciler için getirilen, dolaylı kıyafet serbestliğine bile tahammül edemeyip, Anayasa Mahkemesi’ne koşanları unutmadık..
O tarihte, AK Parti ve MHP milletvekillerinin ortak hareket ederek, Anayasa değişikliğine giderek, getirmek istedikleri serbestliğe karşı “411 el kaosa kalktı” başlıkları atanları unutmadık..
Anayasa Mahkemesi’ndeki CHP zihniyetli üyelerin, o düzenlemeyi iptal ettiklerini, “Laik bir devlette, üniversitede başörtü takılamaz” dediklerini unutmadık..
CHP zihniyetli Yargıtay Başsavcısı’nın, “Başörtüyü serbest bırakmak için yapılan Anayasa değişikliği, AK Parti’nin laikliğe karşı eylemlerin odağı haline gelmesine yol açmıştır’” gerekçesi ile açtığı iptal davasını unutmadık..
O Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 10’unun, “Evet, başörtü yasağını kaldırma amacı ile Anayasa değişikliğini yapan AK Parti, laikliğe karşı eylemlerin odağı haline gelmiştir” oyu kullandığını unutmadık..
O 10 üyeden 6’sının “Başörtüyü serbest bırakmak isteyen AK Parti kapatılmalıdır” oyu kullandığını unutmadık..
10 üyeden 4’ünün ise, “AK parti, laikliğe karşı odak haline gelmiştir. Ama şimdilik kapatmayalım. Hazine yardımının kesilmesi kararı ile cezalandıralım” dediğini unutmadık..
(AK Parti’nin, başörtü yasağını kaldırmak istemesi ile, laikliğe karşı bir girişimde bulunduğu tespitini yapan Anayasa Mahkemesi üyeleri şunlar idi: Ahmet Akyalçın, Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Necmi Özler, Osman Alifeyyaz Paksüt, Sacit Adalı, Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli Şevket Apalak, Zehra Ayla Perktaş. AK Parti, başörtü yasağını kaldırmak isterken, laikliğe aykırı davranmamıştır diyen tek üye ise, Haşim Kılıç idi.)
Anayasa Mahkemesi bu kararı verdiğinde alkışlayanları unutmadık..
Kemal Kılıçdaroğlu dahil olmak üzere, “AK Parti bu karardan ders çıkarmalı” diyenleri unutmadık...
Dolayısı ile diyorum ki, CHP de bir özeleştiri yaparak, gerçekten siyasi manevra olmak üzere başörtünün serbestliği konusunda kanun teklifi vermediğini ispat etmek üzere..
2008 yılında, AK Parti ve MHP oyları ile TBMM’de yapılan Anayasa değişikliğini, şimdi tüm milletvekillerinin verecekleri oylarla kabul edilecek şekilde, kendi öncülüklerinde verilmesini sağlamalı..
Kanun teklifi değil, Anayasa değişikliği önermeli..
Değişiklik metnini, 2008’de yapılan değişiklikten kopyalamalı.. Sadece ona, üniversitelerle sınırlı değil, tüm ülkeyi kapsayacak ifade ile genişletmeli..
Böylece, darbecilere de bir mesaj verilmeli.
CHP, süreç içinde bir fikir değişikliğine gitti ise..
Bunu bu değişiklik teklifi ile net olarak ortaya koymalı..
Bu net duruştan sonra, diğer milletvekillerinden de, değişikliğe destek beklemeli..
“411 oy kaosa kalktı” manşeti atanları da, başörtüyü serbest bırakmak istedi diye AK Parti’yi kapatmaya kalkanları da, ancak bu şekilde sistemden tasfiye edebiliriz..
Var mısın CHP?
Var mısın Kemal Kılıçdaroğlu..
Kanun değil, anayasa değişikliği ile, zaten fiilen kalkan yasağı tarihe gömmeye var mısınız?
Bu vesile ile, ömrünü mağdur-mazlum öğrencilere destek ile geçiren Nedim Urhan hocamıza bir defa daha Allah’tan rahmet diliyorum.
Allah mekanını cennet eylesin.
YENİ AKİT
Yorumlar2