Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, iki gün önce, Arifiye’de, “Katar katar satıldık” denilen fabrikada..

“Satılan tank palet fabrikasının kapısına kilit vurulacak. Artık üretim yapılmayacak. rant amaçlı olarak betonlaşma yapılacak” denilen fabrikada..

“Katar’ın ilk işi, çalışan işçileri kapının önüne koymak olacak” denilen fabrikada..

Aslında satılan bir şey olmadığını..

Fabrikayı modernize etmek için, ortak alındığını..

Yapılanın, dışardan yatırım amaçlı sermaye girişi olduğunu..

Aynı zamanda ortak alınan Katar’a, üretilen savunma sanayi ürünleri satılarak, bu ortaklık sayesinde pazar da oluşturulduğu gerçeklerini gizleyenleri utandıran açıklamalar yapmıştı..

Fabrika kapanmamıştı..

Üretimi, modernize olmuş şekilde artarak devam ediyordu..

Fabrika yerine, rant amaçlı binalar yapılmamıştı..

Daha önce o fabrikada çalışan işçiler çıkarılmamıştı..

Ve Erdoğan şu gerçeklerle geldiğimiz noktayı özetliyordu:

“Bugün teslim edilecek 6 adet yeni nesil Fırtına obüslerinin ülkemize, milletimize ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum.(..) Fırtına obüslerimizin gücüne güç katan tüm bu sistemlerle aynı zamanda dışa bağımlılığımızı da azaltmış oluyoruz.”

“Katar katar satıldık” diyen ahlaksızlardan bu açıklamaya bir cevap var mı?

“Yalan söylüyorsunuz. Bu fabrikada Fırtına obüsü üretilmedi. Burası önceden de iddia ettiğimiz üzere, rant amaçlı inşaatlara çevrildi” diyebilecek bir tane müfteri çıkabildi mi?

Hayır..

2,5 yıl önce, bu yalanları, bu iftiraları atıyorlardı, ama..

CHP’li milletvekili Ali Mahir Başarır, ‘Devletin ordusu Katar’a satıldı’ iftirasını kamuoyunun önünde atabiliyordu..

Şimdi o müfteri adam, çıkıp da, “Yanılmışız. Ordu satılmamış. biz iftira atmışız. Özür dileriz” diyebiliyor mu?

Demiyor..

Cumhurbaşkanı’nın konuşması sürüyor:

“Mayıs ayında 2 adet yeni Altay tankımızın testlerini gerçekleştirmek üzere ordumuza ve güç grubunu yapacak firmaya teslim ediyoruz.”

Tank palet fabrikasının, tank üretimi yapabilecek kapasiteye kavuşturmak için dış sermaye getirilmesi ile ilgili çalışmayı, “Ordu satıldı” diyerek ahlaksızca yaftalayanlar, bu açıklama sonrasında “Sadece tank palet üreten bir tesis, Altay tankları için üretim merkezi oluyorsa, biz bundan gurur duyar, Sayın Erdoğan’dan ve TSK’dan özür dileriz” diyorlar mı?

Demiyorlar..

Aynı zamanda Başkomutan sıfatını taşıyan Erdoğan’ın, TSK’ya çok önemli yerli savunma araçlarının üretildiği bir alanda olması hasebi ile komutanların da bulunduğu ortamda yaptığı konuşması sürüyor:

“Görüldüğü gibi birilerinin ona buna satıldı, diyerek iftiralarına hedef olan Arifiye Ana Bakım Fabrikası farklı alanlarda ordumuzun ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürüyor.”

İşte tam bu noktada..

Canlarını ortaya koyarak vatan savunması için geceli gündüzlü çalışan, ama haksız yere “Ordu satıldı” iftiralarına muhatap olan ve bu iftiralar sebebi ile “Kan kustukları” halde, “Kızılcık şerbeti içtik” diyerek, yaşadıkları üzüntüyü gizlemeye çalışan komutanlardan, 5 saniyelik destek alkışı geliyor..

Dikkat buyrun..

Bu ülkede, CHP’lilerin alkış tuttuğu 28 Şubat sürecinde, başbakan Necmettin Erbakan için, “Sen adam olsan, o pezevengin ayağına gitmezsin” diyen bir Osman Özbek vardı..

Sırtında üniforması ile bu hakareti yapmıştı..

O tarihde Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel, o general için, “Boşalma hakkını kullanmış” diyordu..

Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, “Osman Özbek’in böyle bir açıklama yapmaya yetkisi var mı” diye sorulduğunda, “Ne yapalım, ağzına fermuar mı çekelim” diyordu..

CHP’liler bu açıklamaları ayakta alkışlıyordu..

“Komutanlar görevini yapıyor” diyordu.. 

Dönemin Adalet Bakanı rahmetli Şevket Kazan çırpınıyor, Osman Özbek’in yargılanması için girişimlerde bulunuyor, ama netice alamıyordu..

Şimdi, CHP’li milletvekili, orduya hakaret etmiş..

Hakaret hafif kalır.. 

İftira etmiş..

O iftiranın üzerinden 2,5 yıl sonra, gerçek ortaya çıkmış..

Tank palet fabrikası kapanmamış, satılmamış, kapısına kilit vurulmamış..

Üretimi; modenize olarak artarak devam ediyor..

Fırtına obüsleri üretiliyor, Altay tankı üretilme noktasına gelinmiş..

Bunu Cumhurbaşkanı açıklıyor..

Ve 2,5 yıl önceki yalanların, iftiraların haksızlığının şimdi ortaya çıktığını belirtiyor..

O iftiralara uğrayan, hakaretlere uğrayan komutanlar da, “kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik diye söyledik. Ama sonuçta başarılı olduk. Sabrımız netice verdi. Savunma sanayinde geldiğimiz bu başarıyı alkışlayalım” dediği noktada..

Sivil idarenin başındaki başbakana “adam olsan” diye hakaret eden general için “Ağzına fermuar mı çekeceğiz” diyenlerin olduğu ülkede..

Sadece ve sadece, kendilerine atılan iftiranın yanlış olduğunun ortaya çıktığının belirtildiği cümle sonrasında..

3 saniyelik bir alkış yaptıkları için..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’lı teröristlere gerilla diyen Cumhuriyet gazetesinin manşetine çıkacak şekilde, “Komutanlar haddini bilsin” diyor..

Yetinmiyor..

Ulusalcı geçinen Sözcü gazetesinin manşetine çıkacak şekilde, “Siyaset askerin işi değil” diyor..

Bre utanmazlar..

“Siyaset askerin işi değil”, eyvallah..

Peki, “siyasetçilerin işi, komutanlara hakaret etmek mi? Satıldınız demek mi? Orduyu sattınız, satanlarla birlikte hareket ettiniz” demek mi?

Ne güzel bir iş bu?

Siz komutanlara hakaret edin..

Onlar, ülke savunması için yerli üretimde ellerini taşın altına koydukları bir aşamada, siz ABD’nin sözcülüğünü yapıp, Almanların tetikçiliğini yapıp onlara iftira edin..

Onlar sabretsinler..

Üretilen fırtına obüsleri ile Altay tankı ile size de, sizin dünya genelindeki ağababalarınıza da cevabı versinler..

Cumhurbaşkanı bu gerçeği hatırlatınca, komutanlar sizinle birebir muhatap olmadan, sizinle laf yarışına girişmeden, sizinle bir tartışma ortamı oluşturmadan, Osman Özbek’in yaptığı gibi “Adam olsan” diye cümle kurmadan, sadece ve sadece, tarihe not düşmek için..

“Evet bize büyük bir iftira atılmıştı” demek için..

Üç saniyelik bir alkışla gerçeği hatırlatsınlar, siz bunu “Siyaset olarak” yorumlayıp, tekrar hakaretler savurun..

Hak mıdır bu?

Adalet midir bu?

Hukuk mudur bu?

Heeey.. İyi Partili milliyetçiler, nerdesiniz?

Heeey.. Saadet Partili, “Adam olsan” hakaretlerine muhatap olanlar, nerdesiniz?

Bir ses verin..

YENİ AKİT