Eski yıllardan bu yana, siyasi tartışmalarda “Ceketimi assam seçilir” sözünü duyduk.

“Odunu aday göstersem seçilir”i duyduk..

“Sandalyeyi koysam seçilir”i duyduk..

“Eşeği aday yapsam, seçtiririm”i duyduk..

Ama “Tuvalet terliği aday olsa, ona oy veririm”i yeni duyuyoruz..

“Ceketimi assam seçilir”, “Odunu koysam seçilir”i, “Eşşeği aday yapsam” ve diğerlerini, o soldan çarklı medya organları hep sağ cenahın siyasetçilerine mal etmişlerdir.

Adnan Menderes söylemiş gibi takdim etmişlerdir.

AK Partili isimlere, onlar söylemişler gibi algı oluşturmuşlardır..

Oysa..

Bu sözlerin hepsi, tam da CHP kafası ile örtüşen sözlerdir..

Niye CHP kafası ile örtüşen sözler?

Çünkü CHP’nin ilk yıllarında tek partinin katıldığı seçimlerde, zaten seçmenin tercih hakkı yoktu..

Bir seçim vardı ama..

Göstermelik seçimdi..

İş olsun babından, seçmen gidip oy kullanıyor ama..

Alternatif yok..

CHP yönetiminin belirlediği adaylara, gidip oy veriyorsunuz..

Bunun adı seçim olarak size yansıtılıyor..

Dolayısı ile eğer CHP yönetimi “odun”u aday gösterse.

“Eşek” için “adayımız dese..

“Ceketimi koyuyorum” dese..

Seçilmesi zorunlu.. Farklı bir parti, ikinci bir parti/aday yok, çünkü..

 Alternatif yok ise, neyi koyarsanız, o seçilirdi...

Dolayısı ile CHP’nin özellikle tek parti dönemine, bu sözlerin yakıştığını söylemek, yanlış olmasa gerek.

Bunun daha ötesi de var..

Tek parti döneminin kibri..

“Alternatif yok ki, kimi aday gösterirsek, o seçilir” rahatlığı..

“Odunu göstersek, odun seçilir” bakış açısı..

CHP zihniyetinin bilinçaltına yerleşmiş olmalı ki.. Çok partili sisteme geçildikten sonra da..

“Seçilseniz bile iktidar olamazsınız”dan başlayın.

“% 99 oy da alsanız, iktidar olamazsınız. İstediğinizi yapamazsınız” söylemi ile devam edin..

Şu an halen CHP’de milletvekili olan Tuncay Özkan’ın, 2007 cumhurbaşkanı seçiminde, eşi başörtülü olduğu için karşı çıktıkları Abdullah Gül’e sarfettiği, “Seçilsen bile, koltuğa oturamazsın. Araban Çankaya’ya doğru giderken, elektrikler kesilir, lastik patlar” söylemi ile bu zihniyeti gözünüzün önünde somutlaştırın..

Ve kararı siz verin..

Ne kadar buyurgan bir tavıra sahipler, değil mi?

Kendini beğenmiş ve devletin sahibinin kendileri olduğunu iddia eden kesimin bakış açısı değil mi bu..

Dolayısı ile bu zihniyete, “odunu koysam seçilir” mantığı daha çok yakışıyor..

“Ceketimi assam seçilir” derken,  “seçimin bir önemi yok” demek istiyorlar..

“Ben kimi istersem, o seçilir” demiş oluyorlar..

“Kazaen bizim istemediğimiz birisi seçilse bile, iktidar olamaz, ülkeyi yönetemez” diyorlar..

Bugüne de gelelim..

Seçmeni tahkir eden, kibir dolu o sözlerin aktüel politikada bugün de sahiplerinin CHP zihniyeti olduğunu, Millet İttifakının ikinci büyük partisi İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, üç hafta önce ifşa etmemiş miydi?

Evet, altılı masa toplantısından çıktıktan ve “iki gün sonra adayımızı açıklayacağız” denildikten sonra..

Meral Akşener büyük bir isyan ile “Ceketimi assam seçilirim” bakış açısına..

Dahası.. “Ceketimi assam aday ederim” dayatmasına net olarak karşı çıkmıştı..

Akşener’in eski açıklamalarına baktığımızda..

“Ceketimi assam seçtiririm”in bugünkü versiyonu olarak..

Çünkü artık “ceketlerini astıkları”nda seçtiremiyorlar..

Seçtirmek değil..

Artık “aday göstermek” ile yetiniyorlar..

Onun için de..

Meral Akşener, “ceketimi assam aday ederim” ifadesi ile o zihniyeti hem ifşa ediyor, hem de toplum nezdinde mahkum ediyordu..

Meral hanım hangi tehdite maruz kaldı ise.

Ne şantajları kendisine yapıldı ise. İki gün içinde, tekrar masaya oturdu..

“Ceketimi assam aday ederim” zihniyetini o da kabul etti..

Ama o bakış açısı, zihinlerden kaybolmadı..

Meral hanımın elinden tutup Millet İttifakı’na sokmaya çalıştığı Haydar Baş’ın oğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisini ziyaretinden bir gün sonra..

Akşener’in kınadığı o meşhur söylemin bir başka versiyonu ile karşımıza çıktı.

Soruyorlar, “Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalırsa ne yaparsınız?”

Cevap veriyor, Atatürkçü sözümona dindar partinin genel başkanı:

“Sosyal medyada diyorlar ya ‘tuvalet terliği olsa ona basarım’ diye, Erdoğan’ın karşısına kim varsa onu destekleriz”

Yani Hüseyin Baş diyor ki:

Terlik de değil.. Tuvalet terliği olsa..

Yani, Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki aday “Tuvalet terliği” olsa..

Dolayısıyla çaktırmadan Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir anlamda “tuvalet terliği” yerine koyarak.. Önemsizleştirerek. Tahkir ederek..

“Tuvalet terliğini kazandıracağız” diyor.

Kimse bana laga luga yapmasın..

Üstü örtülü süslü cümlelerle, “ama” demesin, “mama” demesin..

Tayyip Erdoğan’ın karşısında kimin aday olduğunu tüm Türkiye şu an biliyor.

Hüseyin Baş, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini anmıyor ama..

Onun ismi yerine “tuvalet terliği” demiş oluyor..

“Ona bile oy veririz” diyor..

“Onu bile seçtiririz” diyor..

Çünkü akıl ile hareket etmiyorlar.

Çünkü mantık diye bir dertleri yok..

Erdoğan’ın karşısında, banka hortumcusu Cem Uzan var ise Cem Uzan’a. 

Murat Karayılan olsa, Murat Karayılan’a.. Yani terör örgütünün başındaki adama....

Oy vereceklerini ve seçimi kazandırmak isteyeceklerini söylüyor..

Aslında bu tavır, kendi partisinin tabanının da, daha doğru tanımlama ile dindar görünümlü bir grubun tümüne de tepedeki isim tarafından yapılan bir hakarettir.

“Ben emredersem, siz tuvalet terliğini bile seçersiniz” demiş oluyor..

Kendi tabanına hakaret ediyor..

Tabanındaki insanlardan bir yiğit de çıkıp, “Yeter artık. Biz senin ne kulunuz, ne de köleniz” demiyor..

“Biz tuvalet terliğine oy verecek akılsızlar topluluğu değiliz” demiyor..

“Bizi tuvalet terliğine oy verecek kafasızlar olarak gösteren bir adamın arkasından gidecek değiliz” demiyorlar..

Herkes, bildiğini yapar..

Ama Millet İttifakının çapı, işte bu.

Erdoğan düşmanlığı üzerinden kurulan bir ittifak..

Seçimden hemen sonra çatlayacağı kesin de..

Seçimden önce de çatlarsa, hiç şaşırmayın..

YENİ AKİT