Hayatımda hiç kimseye, “Türk müsün, değil misin” diye bir şey sormadım, sormam..

Üstünlüğün ırk ile değil, takva ile olduğunu bilirim, söylerim..

Ama ortalıkta dolaşan, öyle ırkçı kafalar var ki..

Tribünlere oynarlarken, ırkçılığın kralını yaparlar.

Ama paçalarından aşağıya akana bakmazlar..

Türklük taslarlar.

Türkiye’nin yeraltı zenginliklerinin çıkarılmasına sıra gelince..

Korkaklığa evrilirler..

Bir avuç emperyalistten izin alınmadan çıkarılamayacağını söylerler..

Bunu açıktan ifade edemedikleri için de..

“Ormanlar imha ediliyor” mavalına yapışırlar..

Dünya genelinde herkes kömürü nasıl yeraltından çıkarıyorsa..

Biz de öyle çıkartacağız..

Ama olur mu?

Bu kafalara göre, “ABD kömür çıkartırken sorun yok, Rusya çıkartırken sorun yok. Bunlar o kadar değişik enerji kaynakları olduğu halde, nükleer santraller kurarken, sorun yok.. Termik santraller kurarlarken, sorun yok.. Ama sıra Türkiye’ye gelince sorun var..”

Öyle mi Cemal!

Ve sen Türksün, öyle mi, Cemal!

ABD, Almanya, İngiltere; kendi ülkelerinin yanısıra, sömürgeleştirdikleri ülkelerde de yeraltından ne varsa çıkarıp zenginleşmenin yollarını ararlar...

Ama biz, kendi topraklarımızın altındaki madenleri çıkartmak istediğimizde, “Hayır, çıkaramayız” diye itiraz ederler.

Bu kapsamda, Akbelen ormanları diye gündem yaptıkları bölgede, yeraltından çıkarılacak kömür için, Türkçü geçinen Cemal Enginyurt da dahil olmak üzere, “milliyetçiyim, ülkücüyüm” iddiasındaki İyi Partililer, HDP ile ve CHP ile birlik olmuşlar, “Nayır, olamaz. Kömürü çıkartmayalım.. Yerin altında kalsın” sloganları atıyorlar.

Bu kapsamda dün TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırdılar..

Ben bekledim ki, AK Parti ve MHP milletvekilleri, bu çakma ülkücülere derslerini versinler..

“Siz kimin maşasısınız. Kimin adına bu talepleri dillendiriyorsunuz” desinler..

Ama günlük siyasetin esiri olarak, “Bunlarla uğraşacak vaktimiz yok” dediler, ve toplantıyı kapattılar..

Kapattılar da, tartışma bitti mi?

Bitmedi, devam ediyor..

Sorulmadı bu “istemezükçü”lere.

Akbelen’deki kömürü çıkartmazsanız, ne yapacaksınız?

Yurtdışından kömür ithal edeceksiniz..

En yoğun kömür rezervi ABD’de ve Rusya’da olduğuna göre, sorsam bunlara, “ABD sözcüsü müsünüz, yoksa Rusya mı?”

Haksız mı olurum?

Hangisini seçerlerse, seçsinler.. Dışa bağımlılıklarını kabul etmiş olurlar..

ABD üretsin. Rusya üretsin..

Sıra bize gelince, “Hayır, yerin altında kalsın” diye, TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırıyorlar.

Akbelen’de kömür üretimi yapılmazsa, ya ABD’den, ya Rusya’dan, ya Çin’den, ya Almanya’dan kömür ithal edeceğimize göre..

Akbelen’de kömür çıkarılmasın diyenler de, bu ülkelere hizmet etmiş olmuyor mu?

Onlar para kazansın diye, kendi ülkemizin yeraltı zenginliğinin ortaya çıkarılmamasını istemiş olmuyorlar mı?

Olay bununla sınırlı kalsa.

Yine bir derece..

Demokrat Parti milletvekili Cemal Enginyurt, olayı burdan alıp, Diyanet İşleri Başkanlığı’na saldırmak için, “Günaydın” ifadesinin, Müslümanlar arasında selamlaşma olarak kullanılmasına itirazı hedef tahtasına koymuş..

Diyor ki Cemal Enginyurt, “Biz millet aç diyoruz sizin Diyanet İşleri Başkanı’nız ‘Günaydın demeyin’ diyor. Ne diyeceğiz ya? Bunun neyinden rahatsız oldunuz? Ben Arap mıyım ya? Ben Türk oğlu Türk’üm.”

O zaman Cemal Enginyurt’a hatırlatmamız gerekmez mi?

Sen, ismi ile, zikri ile Arap’sın..

Niye mi?

Cemal, ne ismi?

Türk ismi mi?

Eğer sen bu isimleri, kökeni itibari ile ayrıma tabi tutup, İslami köken gerekçesini kullanıp, millet olarak saygı duyduğumuz isimleri, kavramları, “Arap olma”nın gereği gibi gösterirsen..

Ben de sana..

“İsmin Cemal olduğuna göre, sen Arap’sın” derim..

Burada olayı bitirmem..

Eşinin adı da, Hatice imiş.

Hz. Peygamber’in ilk eşi Hatice’ye atfen verilmiş olmalı..

Eeee.

Kendisinin ve eşinin isimleri üzerinden, kendi çıkarımına göre Cemal bey “Arap”lığını ilan etmiş olmuyor mu?

Konu bununla da sınırlı değil..

Cemal beyin kızının adı da Miray imiş.

Bu ismin kökeni ne?

Yarı Farsça yarı Türkçe..

Bitti mi?

Bitmedi..

Cemal beyin partisinin ismi üzerinden bir çıkarımda daha bulunayım.

Cemal beyin partisinin adı, Demokrat Parti olduğuna göre.

Demokrat kelimesinin kökeni nereden, bakalım mı?

O da Fransızca’dan..

O zaman Cemal bey, Arap’lıktan sonra, Fars, sonrasında bir de Fransızlığı hakketmiş olmuyor mu?

Bu tartışmayı açan, Cemal beyin kendisi..

Oysa, bu isimlerin her birinin kökeni olduğu gibi, toplumumuzun kültüründe de yerleştiği bir anlamı var..

Biz çocuklarımıza Cemal ismi verirken..

Araplaşmak için vermiyoruz..

Hatice ismi verilirken, “Türklükten çıkalım Araplaşalım” diye vermiyoruz.

Hz. Peygamber’e saygımızdan dolayı veriyoruz..

Daha bunun bile farkına varamayan Cemal bey, Yeni Asya’nın desteklediği bir partide, milletvekilliği yapıyor..

Bu dakikadan sonra da, Yeni Asya’nın büyük idol olarak kabul ettiği Said-i Nursi’ye, Cemal bey arap mı der, yoksa “adı ile soyadı ile” diye başlayıp, çok daha ağır hakaretler mi eder, bilmiyorum..

Bildiğim, halk bunların ne kadar tutarsız olduklarını gördü de, 14 ve 28 Mayıs’ta suratlarına tokadı yapıştırdı..

İyi ki de, yapıştırdı..