Bildirici, bilir misin; “Faruk” ne demek?

  • GİRİŞ26.09.2023 08:19
  • GÜNCELLEME26.09.2023 08:19

Psikologları, psikiyatrları kullanarak, gözlerine kestirdikleri dindarlardan “cinsel canavar” icat eden şebeke, suçüstü oldu..

Profesör etiketi de olan Salih Zoroğlu, “Çoklu kişilik bozukluğu” teşhisi adı altında, çocukları, hayali olayları birinci derece akrabalarına bile isnat etmeye nasıl ikna ettiği ortaya çıkarıldı..

Bekliyoruz ki, dindarları “cinsi sapık” isnadı ile yerden yere vuranlar..

Burdaki sapkınlığı da fikri takip ile sorgulasınlar..

Nerde??

Birinci gün haber yaptılar.

Hemen ertesi günü, “pardon, yanlış oldu. Biz Salih abimize hiç laf söyler miyiz. Söyletir miyiz” modunda, tornistan açıklamaları ile gazetelerini doldurdular, köşelerini bocaladılar..

“Bu konuyu es geçelim, daha fazla rezil olmayalım” diyeceklerine, bu konuyu, sapıkları savunacak şekilde gündeme getirmeye kalktılar..

Ne imiş?

Akit bu konuyu, kendi istediği şekilde gündeme taşıyormuş..

Yok yok, durduk yerde Akit’i konunun merkezine yerleştirmiyorum..

Bunların bir ombudsmanı var..

Yıllarca Hürriyet’te patronun şaklabanlığını yaptı..

Bunu söylediğimizde, hemen itiraz ediyordu..

Yıllar içinde şablonlaştırdığı iki ya da üç tane eleştirel haberini önümüze koyup, “Bak ben sizin dediğiniz gibi birisi değilim, kendi gazetemi de eleştiriyorum” savunmasına soyundu..

Hemen her gün, gazetesinde, gazetecilik etikleri ayaklar altına alındı..

O bize, iki ya da bilemediniz üç tane eleştirel değerlendirmesini gösterip, kendisini aklamaya kalktı..

Şimdi de, ateistlerin-sosyalistlerin top oynattığı Birgün’de, sözümona ombudsmanlık yapıyor..

Akit’e saldırarak, eski görevini yeni gazetesinde devam ettiriyor..

Diyor ki:

“Gerçeğin bu kadar aleni biçimde saptırıldığı haber nadir görülür medyada. Yeni Akit, ‘Zillet medyası, FETÖ’cü sapık doktorun marifetlerini görmedi’ başlığı altında ‘Sol örgütlerin sesi BirGün de birinci sayfadan tek sütuna verdiği haberle skandalı geçiştirdi’ diye yazabildi.”

Okuduğunu anlamaktan aciz gazeteciler, işte böyle yorum yaparlar..

Bildirici’nin aktardığı Akit haberi, 20 eylül tarihli..

Dolayısı ile Birgün gazetesinin 19 Eylül tarihli nüshası yorumlanıyor..

Evet, Birgün gazetesi “Profesör kabus” diye 17 Eylül’de olayı manşet yapmış ama..

Dindar insanları hedefe koyduğundaki gibi, ertesi günü, sonraki ertesi günü, sonraki ertesi günü, fikri takip ile, olayı sürdürmemiş..

“Sen ne yapıyorsun, o bizim adamımız” denilmiş.

17 Eylül’de manşet yaptıkları haberi, ertesi günü sıfırlamışlar.

Sonra, “yavaştan yavaştan, abimize sahip çıkalım” denilmiş.

Birgün’ün haberi ilk yapan yazarı da, suçlama yaptığı dindar insanlar mahkemeden tekzip kararı aldırsalar bile, “Boşveeer. Cezası ne ise öderiz. Biz olayın gerçeğini, niye kendi köşemizde yayınlayalım ki?” diyerek gelen açıklamaları çöpe attıkları halde..

Salih Zoroğlu’dan geldiğini söylediği açıklamayı, hemen birinci gününde, mahkeme kararı falan beklemeden, köşesinde yayınlıyor..

Sonradan konuya maydanoz olan Faruk Bildirici de, sanki akit, “Birgün gazetesi o güne kadar bu haberi hiç yapmadı” demiş gibi, kafa göz dağıtarak topa giriyor..

Devam ediyor Bildirici’nin değerlendirmeleri:

“Hâlbuki çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. S. Salih Zoroğlu hakkındaki ‘çocukları ilaç ve telkinlerle manipüle ederek ailelerini cinsel istismarla suçlattığı’ iddiasını ilk olarak Timur Soykan gündeme getirmiş, BirGün de bu haberi manşetten, hatta iki sayfa ayırarak duyurmuştu.”

İşte sorun da tam bu..

Verdiğiniz haberi, ertesi günü sıfırlamak.

Hatta üçüncü günü, sanığın açıklamasını doğru imiş gibi yayınlayarak, adeta özür dilemeye kalkışmak..

Lütfen bana, “Açıklama hakkına saygı” demeyin..

Nice dindar insanların açıklamalarını, mahkemelerden verilen kesinleşmiş kararlara rağmen yayınlamayanlar, bize “mahkeme kararına saygı” dersi vermeye kalkmasınlar..

Tam bu noktada, Timur Soykan’ın sapık profesöre adeta özür dilercesine yayınladığı açıklamaya ilaveten, Bildirici de destek yorumunu yapıyor..

Bildirici, Akit’i eleştirmek için girdiği konuya, tam da Akit’i haklı çıkartacak şekilde, sapkın profesörün durumunu kurtarmak üzere değerlendirmelerde bulunuyor.

Bildirici’den alıntılıyorum:

“BirGün’deki ‘Profesör Kâbus’ manşetine eleştiriler de geldi. TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Artı TV’de ‘Temkinli yaklaşmamız gerekiyor. Bizlere danışsaydı bu şekilde verilmesinin sakıncalarını anlatırdık. Doz aşımı gibi detayları araştırmadan ihlal olduğunu söyleyemeyiz’ dedi.”

Vay uyanıklar vay..

Vay tilkiler vay..

TSK’ya, “Kimyasal silah kullanıyor” diye alçakça iftira ederken, “Görüntüleri incelemem gerekiyor. Daha ayrıntılı bilgi sahibi olmam gerekiyor” demeden, direkt “Daha önce de incelemiştim. Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, kimyasal gazlardan, zehirli gazlardan biri kullanılmış durumda. Çok çeşitli kimyasal silahlar var. Her ne kadar kullanılması yasak ise de ne yazık ki bu yasaklanmış silahların çatışmalarda kullanıldığını da görüyoruz” diyen Şebnem Korur Fincancı..

Şimdi sapık profesöre destek vermek için, temkinli açıklama yapmayı tercih etmiş. Bunu da Faruk bey köşesine taşıyarak, görevini ifa ediyor!

Böylece, Şebnem hanım TSK için göstermediği “temkinli hareket etme” hassasiyetini, şimdi FETÖ’cü sapkın profesör için yapıyor, Faruk bey “Karşı görüşleri” okuyucuya aktarma görüntüsü altında köşesine alıyor ve bizim de gözlerimizi yaşartıyorlar..

“Sakınca” imiş..

“Detaylar” imiş.

“Araştırmadan” imiş..

“Söyleyemeyiz” imiş..

İşte busunuz, siz Faruk..

İsminin nereden geldiğini sorsam, bilmem, öğrenmiş misindir?

Basitçe söyleyeyim..

Doğruyu yanlıştan ayıran.. Farkı ortaya çıkaran demek..

Bir de Hz. Ömer’e “Faruk” ismi verilmesinin kıssası vardır ki..

İbretlik bir olaydır..

Her ne ise.. 

Biz bununla yetinelim.. Faruk’un aslında gerçekleri nasıl gizlediğinden hareketle, ona bir isim önermeyelim..

Kendisini doğruları yazmaya davet edelim..

YENİ AKİT

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat