Bu adam, Cumhurbaşkanı mı olacaktı?

  • GİRİŞ06.05.2024 08:18
  • GÜNCELLEME06.05.2024 08:18

CHP Genel Başkanı sıfatıyla geçtiğimiz sene bugünlerde cumhurbaşkanı adayı olarak halkın önüne çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, dün yayınlanan yazısında, sandıkta yenemediği rakibini hedef tahtasına koymuş... 

% 2 buçukluk Ümit Özdağ’a üç bakanlık teklif ettiği sonradan ortaya çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun iyi ki cumhurbaşkanı seçilmemiş dediğimiz onlarca defosu ortaya çıktı ama dün yazdığı yazı artık öncekileri de geçip iyice tüy diken bir ifşaat oldu.

CHP’nin başında on yıldan uzun süre kalmış birisi bu kadar mı çapsız olur?

Sözü fazla uzatmayalım, sadede gelelim. Diyor ki Kılıçdaroğlu:

“Cumhuriyetle birlikte “saraylar” gitmiş, genç cumhuriyetin kalbi; aklı, bilimi ve mütevazılığı önceleyen “Çankaya Köşkü”nde atmaya başlamıştı… “

Soruyorum Kılıçdaroğlu’na, “Yeni cumhuriyetin ilk ve 15 yıl o makamda oturan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, nerede vefat etti? Çankaya Köşkü’nde mi, Dolmabahçe Sarayı’nda mı?”

Cevap beklemiyorum, Kılıçdaroğlu’nun bir başka cümlesine bakıyorum:

“Erdoğan’a kadar bütün cumhurbaşkanları Çankaya Köşkü’nde görev yaptılar.”

Çankaya’nın kutsal bir mekan olduğunu kimse iddia edemez ama gelin görün ki Turgut Özal’a kadar bütün cumhurbaşkanları askerdir belki bu yönüyle cumhurbaşkanları arasında bir tasnif yapmak çok daha doğrudur. Turgut Özal’a kadar hep asker emeklisi cumhurbaşkanları ve Turgut Özal’dan sonraki sivil cumhurbaşkanları.

Kılıçdaroğlu ne hikmetse, bu tasnif yerine, “Çankaya’da oturanlar” ve içinde kütüphanesinden başlayın, camisine kadar ve beş yıldızlı otel salonlarına verilecek milyonluk harcamaları bitiren salonlara varıncaya kadar yeni Türkiye’ye yakışır “Külliye” tasnifini yapmayı tercih etmiş.

Kılıçdaroğlu, içindeki “köşk” ifadesine ve sınırlı sayıda insanın girebilmesinden anlaşılacağı üzere “saray” tanımlamasına daha yakın olan Çankaya’yı övüp, muhtarından şehit ailesine, öğretmeninden kaymakam adaylarına kadar Türkiye’nin neredeyse dörtte birini ağırlamış külliyeyi ise yerin dibine batırmaya çalışıyor.

Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan için diyor ki, “Anayasa değişikliği ile birlikte amacına büyük ölçüde ulaşmış, sadece yürütme organını değil, yasama ve yargı organını da kontrol eder noktaya gelmişti.”

Ben de Kılıçdaroğlu’na soruyorum, Tayyip Erdoğan iktidarının 22. yılında müfredatı bile değiştiremediği Ve son günlerde bu konuda yoğun tartışmaların yaşandığı bir gerçek iken siz nasıl oluyor da, “sadece yürütme değil yasama ve yargı organını da kontrol eden” diyebiliyorsunuz.

Kılıçdaroğlu’nun dünkü yazısından şu cümle de dikkat çekici: “Böylece Ak(!) Parti zamanla Baasçı bir partiye dönüşmüş ve Erdoğan artık ‘Ben devletim – devlet benim’ deme noktasına gelmişti…”

Türkiye’de kendisinin de katıldığı seçimlerde 22 yıldır rakiplerini eze eze seçim kazanan AK Partiye Baasçı diyen Kılıçdaroğlu beni mazur görsün, “Suriye’deki adıyla sanıyla Baasçı olan partiye kendisi niye ölümüne destek veriyor?”

Şu cümle de Kılıçdaroğlu’nun dünkü yazısından: “Merkez Bankası’nın kasasından 128 milyar dolar birilerine satıldı… Kimlere satıldığını ve kaç liradan satıldığını bilen yok…”

Oysa cevabı, Kılıçdaroğlu’nun partisinden milletvekili olan İlhan Kesici vermişti: Merkez Bankası bilançosuna okumasını bilen merak ettiğini öğrenir.”

Kılıçdaroğlu’na şunu da sormuyorum:

“128 milyar doları, baban mı Merkez Bankası kasasına koymuştu?”

Kılıçdaroğlu yazısında devam ediyor:

”Siz; dünyanın herhangi bir ülkesinde, rüşvet alan birilerinin büyükelçi atandığını duydunuz mu? Duymadınız… “

Fetö’cülerin suçladığı Egemen Bağış’ı kastediyor Kılıçdaroğlu.

Suçlayanlar Fetocu.

Ayrıca suçlanan da iddiayı kabul etmiyor. Bu konuda bir mahkeme kararı da bulunmuyor. Buna rağmen Kılıçdaroğlu, bir büyükelçiyi rüşvet almakla suçlayarak devlet terbiyesine sahip olmadığını ispatlıyor.

 Ama işin daha ilginci, aldığı rüşveti itiraf eden Cumhuriyet Gazetesi, Kılıçdaroğlu’nun nezdinde bağımsız gazete olarak övgüye mazhar olabiliyor. 

Hatırlayın Cumhuriyet Gazetesi, internet üzerinden satışları düzenleme noktasındaki bir kanunun aleyhine haber yapılması için, bir şirketten çikolata kutusu içerisinde 500.000 TL aldıklarını itiraf etti.

Kılıçdaroğlu bu rüşvet itirafından sonra, o gazeteye ziyarette bulunup, övgüler düzdü..

 Şimdi soralım Kılıçdaroğlu’na:

“Rüşvet aldığını itiraf eden bir gazete dünya genelinde hiç duydunuz mu? Ben duymadım.”

 Kılıçdaroğlu aynı yazısında ”Saray bugün, beşli çetelerin, ihale takipçilerinin karargâhıdır” diyor.

Ben de soruyorum “O beşli çeteden birisi de CHP’nin milletvekili değil miydi? Çanakkale Köprüsü’nü ve Avrasya Tüneli’ni yapan müteahhitlerden birisi CHP milletvekilinin şirketi değil miydi? O milletvekili vefat ettiğinde, taziyeye giden Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi?”

Taziyeye CHP Genel Başkanı gitsin, ailenin verdiği vefat ilanı CHP’nin yayın organı Sözcü’de yayınlansın. Ama o müteahhit üzerinden, Ak Parti suçlansın.. Bu nasıl bir iş?

Daha önce onlarca yüzlerce benzeri örneği yaşanan seçildikten sonra mutlak kanunsuzluk sebebiyle belediye başkanlığı iptal edilen milletvekilleri iptal edilen birçok isim bulunmasına rağmen Kılıçdaroğlu cehaleti Can Atalay olayında da nüksediyor.

Diyor ki, “Yüksek Seçim Kurulu’nun ‘seçilmesinde hiçbir engel yoktur’ Kararı üzerine seçime giren ve kazanan, TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu’na seçilen Can Atalay hapisten çıkamaz.”

O anayasanın 14. maddesini okumaktan aciz bir adam bu ülkede cumhurbaşkanı olmaya soyundu. Maalesef ki maalesef, bir suçluyu cezaevinden çıkartmak için, ahlaksızca oyunlar oynadılar. Bir de utanmadan bunu, tekrar tekrar hatırlatıyorlar.

Tekrar bunların yüzlerine vuralım, (bugün için Fetullah Gülen’in sabıka kaydı olmadığı için) Yüksek Seçim Kurulu bu teröristbaşının müracaat etmesi halinde vereceği karar, “seçime girmesine engel yoktur” şeklinde olacaktır.. Murat Karayılan için Yüksek Seçim Kurulu’nun vereceği karar, yine aynı şekilde olacaktır.

 Tabii ki, bu şu demek değildir, “bu kişiler seçilirse, milletvekillikleri düşürülemez, yargılamaları devam ettirilemez, mahkum edilemezler.”

Yok böyle bir dünya Kılıçdaroğlu.. Seçilseler bile, yargılamaları sürer ve mahkum olduklarında vekillikleri düşer.

Kılıçdaroğlu hukukçu olmayabilir, ama yanında onlarca hukukçu geçinenler var.

Boşverin siyaseti, boş verin şunu, bunu..

Yiğitseniz cevap verin, “Fetullah Gülen-Murat Karayılan, Yüksek Seçim Kurulu’na müracaat etse, ‘ben milletvekili adayıyım’ dese, onun adaylığını YSK reddedebilir mi?”

CHP’li hukukçu geçinenler cevap versin, “YSK şu sebeple, henüz sabıka kaydı olmayan Fetullah Gülen’in veya Murat Karayılan’ın milletvekili adaylığını reddedebilir” diyebilirler mi?

Diyemezler.

Ama yine algı ve yalan üzerine, “YSK adaylığını kabul etti. Şimdi niye vekil iken yargılama devam ediyor” diyorlar. 

50 defa anlattık, anlamadılar.. Bu da 51. olsun. Belki bu sefer anlarlar.

Kılıçdaroğlu’nun yazısının daha yarısına bile gelemedim, ama görüyorsunuz işte baştan aşağıya yanlış, yalan, iftira dolu ifadeler.

İşte bu adam az kalsın, bu ülkeye Cumhurbaşkanı seçilecekti.

Allah, bu milleti korumuş..

Yeni Akit

Yorumlar6

  • selim 1 hafta önce Şikayet Et
    Verilmiş sadakamız varmış. Allah, bu milleti korumuş..
    Cevapla
  • NCT 1 hafta önce Şikayet Et
    Verilecek sadakamız varmış...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Antepli HC 1 hafta önce Şikayet Et
    ABD'de Beyaz Saray'a, Rusya'da Kremlin Sarayına, Çin'de Yask Şehir Sarayına, İngiltere'de The Palace of Westminster'e, Fransa'da Élysée Sarayına, Almanyada Bellevue Sarayına vs. kimse sesini çıkarmaz. Bilakis Devletlerinin ve Tarihlerinin birer Alâmet-i Farikası olarak gurur duyarlar! Bizdeki Saraya alerjisi olanlar ancak Türk'ten ve Türk Tarihinden nefret eden kriptolar ve mankurtlardır!
    Cevapla Toplam 15 beğeni
  • Kaan 1 hafta önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık çok önemli tespitler yine
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Diyarbakırlı 1 hafta önce Şikayet Et
    O değil de bu hastalıklı zihniyeti millete "demokrat", "hoşgörülü", "kucaklayıcı", "helalleşen" anlayış diye yutturdular. Cumhurbaşkanı olsaydı kime ne yapacağı, kime nasıl baktığı yazdığı yazıda gayet açık ortaya çıkmış oldu. Ama ona oy verenlerin de Kılıçdaroğlu'ndan bir farkı yok. Asıl tehdit ve tehlike de bu.
    Cevapla Toplam 15 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat