Yüzünüze söylüyorum, soldan çarklılar, yalancısınız, sahtekarsınız..

Ulusalcılarınız da öyle, ateistleriniz de öyle..

Somutlaştırayım.

Kime söylüyorum, azınlıkta kalan dürüstlerini de kenara çekerek, açık açık anlatayım:

“Atatürkçü subaylara kumpasta yeni gelişme: Mahkemeden ‘garip karar’ ” başlığı atanlara söylüyorum..

Vatsap grubunda 100’e yakın teğmenle iletişime geçip, bir teğmenin kapısına Atatürk fotoğrafı yapıştırıp, ardından da “O fotoğrafa bir dokunsun, bakın ne yapıyoruz” diyerek komplo kuran cuntacıları masumlaştırarak..

“Atatürkçü subaylara kumpas” tanımlaması yaparsanız.

Ben size “sahtekar” derim, “yalancı” derim.. 

Çok daha ötesini söylemek içimden geçer de..

İnancım gereği söyleyemem..

“İstanbul Tuzla Piyade Okulu’ndaki 10 Kasım töreninde Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını takmayan teğmenleri uyaran Atatürkçü teğmenler” diye habere girmişler..

Sadece uyarıda bulunduğu için mi ihraç edildi, o küfürbaz, cuntacı teğmenler..

Söylesenize, yalancılar..

Teğmenin kapısına Atatürk fotoğrafı yapıştırıp, “bir dokunsun” diye başlayan cümlelerle küfürler etmediler mi?

Suriye’de yan yana oldukları takdirde, bir fırsatını bulup, silah arkadaşını öldürmek istediğini söyleyecek kadar alçak cümleleri bunlar kullanmadılar mı?

Ne kadar sahtekarsınız!

Ne kadar yalancısınız?!

“Garip karar” imiş..

Cuntacı küfürbaz teğmenlerin 100’ü değil, 4’ü atılmış..

Bundan cesaretle, şimdi o 4 taneyi de kurtarmaya çalışıyorlar..

Hokkabazlara bakın..

“Bazı teğmenler arasında sözlü olarak tartışma yaşanmış”mış..

Gazeteci geçinen ahlaksızlar..

Elinizde yok ise, ben size göndereyim, vatsap grubunda hangi sinkaflı küfürler eşliğinde, teğmen arkadaşlarını dövüp, daha fazlası ile neler yapacaklarını nasıl konuşmuşlar..

Nitekim sonuçta da, gelip yapmışlar..

Ama, ulusalcı geçinen eskinin marksist gazetecisi, cuntacı teğmenlerin dilinden olayı nasıl kamufle etmeye çalışıyor, birlikte okuyalım:

“Bu teğmenlerin Harp Okulu’ndan itibaren cemaat ve tarikat evlerine gittikleri, whatsapp grupları kurarak örgütsel tutum gösterdikleri, kendilerinden küçük Harbiyeli öğrencilerle ‘abilik’ adı altında iletişim kurdukları,”

Gidersin cemaat evi önüne..

Cemaat evi önünde, cemaat evi içinde, suç niteliğinde bir şey gördü isen, savcılığa bildirirsin..

At çamuru.. Kendi suçunu ört..

Ben de bu suçlamayı yapanlar için, oturduğum yerden şu iftirayı atsam, hoşunuza gider mi:

“Cuntacı teğmenler, Harbiye’de iken, CIA evlerinde buluşup, ABD’den gelen emirleri aldıkları.. Daha sonra kendi altlarındaki kişilere bunları ulaştırdıkları..”

Ne oldu, hoşunuza gitti mi?

Biz inançlı olduğumuz için, kimseye iftira atmıyoruz.

Yalan söylemiyoruz..

Cuntacı teğmenler, teğmen arkadaşlarını dövmeye kalktılar diyoruz, hem darp raporu ile hem kendi vatsap gruplarındaki yazışmaları ile hem kendilerinin tevilli beyanları ile bu sabit..

Dikkat buyrun, “Mağdur teğmenlerin ifadeleri ile sabit” demiyorum..

“Saldıranların kendi beyanları ile sabit” diyorum..

100 teğmen, gelip teğmen arkadaşlarını dövmeye kalkışmışlar..

Sadece 4 tanesi TSK’dan atılmış..

Bir de utanmadan, “Sosyal medya hesaplarında ‘şeriat yanlısı’ paylaşımlarda bulunduklarına dair devre arkadaşları tarafından Harp Okulu idaresine defalarca bilgi verildiği öğrenilmiştir. Ancak Harp Okulu yetkililerince herhangi bir işlem yapılmadığından bu şahıslar devre arkadaşları tarafından ‘idarece korunan tarikatçılar’ olarak görülmüş ve bilinmişlerdir” palavraları ile kendilerini avutuyorlar..

İdare birisini koruyorsa, o korudukları olsa olsa, cuntacı teğmenlerdir.

Korunanlar, teğmen arkadaşlarına sinkaflı küfürler eden cuntacı-kemalist görünümlü teğmenlerdir.

Silah arkadaşını, PKK’lı terörist vurmuş gibi gösterecek alçaklığı aklına getirecek kadar gözü dönmüş vicdansızlardır..

Bunların avukatları, mahkemeye başvurmuş, diyormuş ki:

“Savunma istem yazısında eylemler ayrıntılı olarak belirtilmemiştir.”

Avukat efendi..

Senin elindeki dosyanın, bende belki yüzde bir oranındaki bölümü ya var, ya yok ama..

Ben sana, elimdeki o küçük çaptaki belgelerden istediğin kadar göstereyim..

Bir tane değil. İki tane değil..

Onlarca “p” ile başlayan küfürler.. “O” ile başlayan, annelere küfürler.. 

Avukatlar devam etmişler, mahkemeye verdikleri dilekçede:

“Yer ve zaman unsurlarıyla netleştirilmediği, somutlaştırılmadığı”..

Gel avukat efendi, ben sana göstereyim, zamanı da, yeri de..

Yer: Tuzla Piyade Okulu.. Darp edilen teğmenlerin odasının önü..

Daha ne istiyorsun.

Zamanı mı?

Saat olarak mı söyleyeyim,..

Yoksa dakika olarak mı?

Saniyesi de mi önemli..

Yok yok salisesi de mi önemli?

Şu salisedeki eylem, suç da, bu salisede işlenen eylem suç olmaktan çıkıyor mu?

Daha başka ne isteyeceksiniz?

Video kaydı var mı? Video kaydı tescilli programla mı kaydedilmiş, sabit kameranın lisansı var mı?

Kameranın faturası var mı?

Kameranın imal tarihi ne? 

Dakikası kaç?

Başka? Başka neler soracaksın?

Kendi sahibi olduğunuz cep telefonunda kurulu vatsap grubuna bakın.

Eğer yüzünüz kızarmadan o yazışmaları okuyabiliyorsanız..

Ben size ne diyeyim..

Siz peygamber ocağı denilen TSK’ya değil.

O yazışmalarda dillendirdiğiniz üzere.. Somut olarak aktarmazsam.. Okurlarımız da belki işin vahametini tam kavramış olmaz. Onun için, ihraç edilmeyen 90’dan fazla teğmenin suskun kalarak onay verdiği vatsap grubundaki skandal ifadeleri aktarayım:

“Eğer beraber Suriye görevine gönderilirsek, bu cemaatçi p...lerden kurtulmak için orası uygun bir ortam olacak.” 

Haydi bakayım Aytunç Erkin.. Haydi düne kadar bu rezil adamları savunan Saygı Öztürk.. Haydi Soner Yalçın.. Haydi Sözcü’nün Uğur Dündar’ı. Ve diğerleri. Savunun bakalım bu rezillikleri.. Savunabiliyorsanız..

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi