Murat Ongun’a iftira mı atmışız!
- GİRİŞ06.04.2025 09:17
- GÜNCELLEME06.04.2025 09:17
CHP kafalılarda artık utanma kalmamış. Onları muhatap almayalım çünkü kafayı sıyırmışlar.
Adama hırsızlık isnadı yapılıyor. Adamlar utanmadan “her şey çok güzel olacak” diyorlar. Adama zimmet suçlaması yapılıyor, “ben cumhurbaşkanı adayı olacaktım, onun için üzerime geldiler” diyor.
Hırsızlık yaptıkları gerekçesiyle tutuklanıyorlar, yandaşları sokağa çıkıp “Hak, hukuk, adalet” diye bağırıyorlar.
Biz de “bu CHP’lilerde artık utanma kalmamış” deyip onları muhatap almaktan vazgeçiyoruz.
Ama bir bakıyorsunuz “dürüst politika”, “etik siyaset”, “ilkeli politika” gibi ideal ilkelerden bahseden Ahmet Davutoğlu, artık yolsuzlukları tüm kamuoyu tarafından kabul edilen CHP’lileri savunmaya kalkıyor.
Ardından bir bakıyoruz, bize her şeyin idealini empoze etmeye çalışan Ahmet Davutoğlu’nun iki ayrı yeğeni, CHP’li belediyelerde önemli görevlere getirilmiş.
Bekliyorum ki Ahmet Davutoğlu bir açıklama yapsın.
Davutoğlu “ben çok yorgunum, hem de açıklama yapacak vaktim yok” diyorsa, partisinden bir yetkili izahat yapsın.
Ehliyet-liyakat konusunda tepemizde boza pişiren Ali Babacan bir çift cümle kursun.
“İşler düzgün yürümüyor Ali İhsan bey, görmüyor musunuz, kamu kurumlarında gereksiz harcamalar bir türlü önlenemiyor, üst makamlara getirilen kişilerin şu noktada eksikliği, bu noktada noksanını görmüyor musunuz” diyerek bize akıl vermeye kalkan Saadet Partilileri gözlerimiz arıyor.
Ama onlar da ortalıkta görünmüyorlar.
Alnı secdeli Tayyip Erdoğan’ı devirmek için gittiler, CHP ile iş tuttular. Küçük küçük rantlar uğruna, dindar kimliklerini de çöplüğe attılar.
CHP’lileri muhatap almıyorum dedim ama…
O CHP’lileri savunan, bize hâlâ dindarlık kavramlarıyla hitap eden Saadet Partililere, Gelecek Partililere soralım.
Ekrem İmamoğlu’nun has adamı Murat Ongun, hakkındaki iddialarla ilgili olarak, sözcü gazetesine açıklamalarda bulunmuş.
Bilmiyorum Davutoğlu okumuş mudur, Ali Babacan göz gezdirmiş midir, Mahmut Arıkan yeni dönemde kimlerle ittifak yapacağı hususunda fikir vermesi için bir bakayım demiş midir?
Yoksa hepsi birlik olup, “Biz Sözcü gazetesi okumuyoruz ki” diyerek, bana nazire mi yaparlar.
Öyle ya, sabahtan akşama kadar dindar insanları, başörtülü hanımları hedef tahtasına koyan Sözcü Gazetesini, eşi başörtülü bu üç siyasetçi niye okusun ki.
Kıs kıs gülüyorsunuz değil mi.
Okuyucularımız gülmeye devam etsinler, dindar kimlikli siyasetçileri utandıracak, yerin dibine batıracak Murat Ongun cevaplarını, hem onlara, hem de sizlere aktarmış olayım.
Beyefendiye diyorduk ya “350.000 TL geliriniz var, 300.000 liralık Acarkent villalarında nasıl oturuyorsunuz?”
Yani demek istiyorduk ki, “Murat bey yardımcı olalım mı, 50.000 lirayla ayın sonu gelmez”.
İşin şakası bir yana, adam 85 milyonla alay edercesine konuyu izah ediyor.
Sözcü gazetesi de, ahlaksızca sahtekarca cevapları, kendi okuyucusunun da aklıyla alay edercesine, “Murat Ongun ilk defa açıkladı..” veya “ Ongun, iddialara açıklık getirdi” takdimleri ile veriyor:
“6 yıldır iktidar destekçisi sosyal medya trollerinin ve sözde gazetecilerin hedefindeyim. Defalarca soruşturuldum. Süleyman Soylu, bakanlığı döneminde beni hedef aldı, her şeyimi araştırdı. Bunca gözü karartmış düşman etrafımda kol geziyor ve ben kiram yüzünden bunlara fırsat vereceğim öyle mi?”
Cevabın girişini okuyunca, büyük bir korku yaşadım. “Adam Kağıthane Acar Sokak’ta oturuyormuş da, biz Beykoz Acarkent villalarında oturuyor diye yazdık, büyük bir haksızlığa imza mı attık” diye korktum. “Adam Bağcılar’da Acar çıkmazında 3000 TL kira vererek oturuyordu da, biz rakamın yanına iki sıfır daha koyup, kirayı 300.000’e mi çıkarttık, şimdi rezil olduk” diye tansiyonum fırladı.
Büyük bir tedirginlikle Murat Ongun’un cevaplarını okumaya devam ettim:
“Öncelikle ben ve eşimin geçmiş birikimleri ve gelirleri bu kiraya yeterlidir.”
Ben bir yandan cevabı okuyorum bir yandan da “Adamcağıza haksızlık mı ettik acaba. Baksana eşi de çalışıyormuş. Karı koca çalışınca, tabi 3000 liralık kiralık yer kalmadı ama, 30-35.000 TL kira veriyorsa, bunu da o kadar abartmamak gerekirdi” diye kendimi eleştiriyorum.
İlk defa, tüm iftiralara net cevap veren(!) dürüstlük abidesi, mütevazı hayatıyla bütün Türkiye’ye örnek olan Murat Ongun’un cevaplarını okumaya devam ediyorum:
“Benim, İBB Lojmanında kalma hakkım da vardı. Müstakil bahçeli bir lojmandan bahsediyorum. 2019’da başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, ‘Burada memur arkadaşlar kalsın, sen de talep etme’ dedi. Ben de başka bir kiralık ev tuttum.”
Amanın amanın, biz ne yapacağız şimdi.. Bu günahın, bu vebalin altından nasıl kalkacağız şimdi. Adam lojman hakkını bile kullanmamış, böyle bir dürüstlük abidesi insana, biz nasıl haksızlık ettik, nasıl bir vicdansızlık yaptık, nasıl bir zalimliğe imza attık.
Durun ben hemen Silivri’ye gideyim, Murat Ongun’dan helallik isteyeyim, “Murat bey senin hakkına girdik, sana haksızlık ettik, ne olursun bize hakkını helal et” diyeyim.
Ama kafamda hâlâ “Acarkent‘i biz nereden uydurduk, kim uydurdu bunu diye” soru işareti takılı.
Biraz daha okuyayım Murat Bey’in cevaplarını diyorum ve devam ediyorum:
“O günden beri Başkanımız Ekrem İmamoğlu bana, maddi olarak destek olmuştur. Bu bilgiyi ilk kez Başkanımızın onayı ile kamuoyuyla paylaşıyorum. Aslında iki kişinin arasında özel bir konu ama yalan ve iftiralarla dolu saldırılar bu açıklamayı yapmaya mecbur kıldı.”
Ben bu noktada duraklıyorum. 350.000 TL aylık geliri olan, eşi de çalışan birisine, Ekrem İmamoğlu ne yardımı yapıyor olmalı ki?
Hani asgari ücret alıyordur, eşi de ev hanımıdır, belediye başkanı da “ben de size birazcık yardımcı olayım” demiştir, anlarım.
Afedersin kardeş, 350.000 liralık gelirden bahsediyoruz.
Yani 25 tane asgari ücretli işçinin aldığı toplam parayı, bir çırpıda belediye kasasından götürüyorsun. Bir de fakir fukaraymışsın gibi, belediye başkanından yardım mı alıyorsun. Hani utanmasa, Ekrem İmamoğlu‘nun “İstanbullulara 10.000.000 litre süt dağıttık” sözlerindeki sütün, 1 milyon litresini de “bana yollamıştı” diyecek.
Murat Ongun’un cevaplarının devamını da okuyorum.
Tam da bizim dediğimiz gibi 300.000 TL kirası olan havuzlu Acarkent Villaları’nda, bir yıllık 3.600.000 TL kirayı peşin vererek oturuyormuş beyefendi.
Hey emekçiler… Hey asgari ücretliler... Hey emekliler…
Utanmazlığı görüyor musunuz.
Tam da Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi:
“Çalanların yüzüne tükürürler” diye bağırasım geliyor.
Sokaklara çıkıp, insanları toplayıp Silivri cezaevinin önünde, günlerce eylem yapasım geliyor.
Bunların yaptıkları, nasıl bir utanmazlıktır, nasıl bir sahtekarlıktır, belediyede bir şirketin müdürü olan adam nasıl olur da 300.000 TL kirası olan bir villada oturup bir de utanmadan bana iftira ediyorlar diyebilir.
Daha vahimini söyleyeyim.
Murat Ongun, Ekrem İmamoğlu’nun kendisine kirayı ödemekte yardımcı olduğunu söylüyordu ya.. Garibim Ekrem’in aylık geliri Murat Ongun’dan 100.000 TL daha düşük. Buyrun çıkabilirseniz çıkın bu işin içinden.
Ben yine de hüsnüzanla hareket edeyim diyorum. Murat Ongun‘a soruyorum: Oturduğun kiralık evin sahibi kim? Belediyeden hiç ihale almış mıdır, bir yıllık peşin kira ödemesini yaparken, parayı hangi piyangodan aldığın biletle kazandın.
Baştan söyledim, muhatabım CHP’liler değil. Benim muhatabım, bu sahtekarlıklara destek veren Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Mahmut Arıkan.
Bir gün gelip de, seçmenlerin kapısını çalacaklarsa, “o sahtekarlara nasıl destek verdiniz” sorularına da kendilerini hazırlasınlar.
Yeni Akit
Yorumlar8