Yıl 2019..

Şöyle diyor Ekrem İmamoğlu:

“Şeffaf yönetim anlayışımıza verdiğiniz destek için teşekkürler. Sosyal medya hesaplarımızdan yaptığımız meclis canlı yayınları toplamda 3.5 milyondan fazla kişi tarafından izlendi. Meclisimizin 3. oturumu bugün saat 15.00’de gerçekleşecektir. Yine canlı olarak izleyebilirsiniz.”

Yıl 2025..

Gariban İstanbullular, meclis oturumlarını canlı olarak izlemeyi beklerken..

Ekrem İmamoğlu; meclis ne gezer..

Koltuğa oturur oturmaz, “Atatürk’ün şu fotoğrafını duvarıma astım” dediği makam odası ne gezer?

Beşiktaş ilçesindeki bir otelde, çok önemli bir toplantı düzenliyor..

Bundan sonrasını, dün yaptığımız çağrıya uyan Ekrem beyden gelen mektuptan size aktarayım. (Ciddiye almayın lütfen. Artık bu kadar yolsuzlukları ciddi ciddi anlatmaya deva edersem, ben kendime saygımı yitiriyorum. Bu millet bu kadar mı aptal yerine koyuluyor. Bu kadar mı geri zekalı muamelesine tabi tutulur diye, kafayı yiyorum. İyisi mi, işi gırgıra vuralım..)

Ekrem bey kardeşimiz anlatıyor:

Canlı yayın mı istiyorsunuz..

Siz de amma çok şey istiyorsunuz, sevgili kardeşlerim.

Meclis toplantılarını canlı veriyoruz ya.

3,5 milyon kişi, meclis toplantısını canlı izliyor ya..

Şimdi otelde yaptığımız toplantıyı, nasıl canlı vereceğiz ki?

Biliyorsunuz, AK Parti, yıllarca İstanbul’un mahalli idaresinin başında idi. Alt yapı kurmadı ki, oteldeki toplantı odasından size canlı yayın yapalım, sevgili kardeşim...

“Biz özel canlı yayın istemiyoruz.. Otelin kameralarından gelenleri gidenleri izlesek.. Bu da bizim için, yeterli. Kimler geliyor toplantıya.. Hangi ihalenin müteahhitleri ile hangi paraları ne zaman dağıtıyorsunuz.. Onu öğrensek yeter” mi diyorsunuz..

Ama olmuyor ki, gözüm..

Çalışana musakka, yöneticiye antrikot olmaz ki..

Kameraları otel lobisine niye koymuşlar ki?

İnsanların özel hayatlarını, kim, niye merak ediyor ki?

Otel burası kardeşim.. İnsanın eşi var, metresi var..

Paraları paylaşacağı müteahhitleri var, belediyeyi birlikte soyacağı arkadaşları var.. ..

Bakın daha önce hiçbir yerde söylememiştim. İlk defa size açıklıyorum.. Koruma müdürüme söyledim hem..

Yabancı elçi ile yediğimiz balığın kılçıkları boğazımda kaldı.

Böyle bir şeyi asla kabul etmem dedim..

Kendisine hatırlatmıştım.

Sağolsun o da, emir vermiş tüm korumalara.. Koli bantları ile dolaşıyorlar..

Nerde bir kamera görseler, hemen bantlıyorlar..

Sahi, 3 yıldır beni hiç, elçilerle balık yerken gördünüz mü?

Hiç merak etmiyor musunuz?

Bu adam balıksız durabilir mi?

Elçisiz durabilir mi?

Göremediğinize göre, “Kameralar bantlanmış olmasın” diye, hiç mi merak etmediniz..

Çok vefasızsınız dostlar..

İnsan seçtiği başkana, böyle mi yapar..

Ben, sizin bana emanet ettiğiniz hortum ortaklarımıza öyle mi yapıyorum..

Bakın, Murat Ongun bey kardeşim, bizden önceki Medya A.Ş.’nin başındaki kişinin, Başakşehir’de bir apartman dairesinde oturduğunu söylemişti..

“Olmaz Murat, sen orayı memurlara bırak..” dedim..

Sonrasında kendisine bir gecekondu mu verdik diye düşünüyorsunuz..

Cümle öyle geliyor ama..

Sonrasında Murat bey kardeşimi, nereyi oturttuk, hiç sormayın isterseniz..

Ben Rumelihisarı’nda 8 bin metrekarelik İBB köşkünü, bugünün parası ile 100 milyon TL harcattırıp restore ettirerek kullanırken, kardeşime gecekonduyu, apartman dairesini mi layık görecektim..

Belediye başkanına 8 bin m2, müdüre apartman dairesi. Olmaaaz. Başkan ne kadar büyük köşkte oturuyorsa, müdürümüz de o kadar değerli, o da o kadar değerli villada oturmaya hak kazanmış demektir.

İsterseniz ayrıntıları daha sonraki bir toplantıda sizlere aktarayım. Biliyorsunuz, bunlar çok kapsamlı konular. Bir yanlış bilgi vermeyeyim.. Yanlış bilgi verirsem, olmaz. Bana annem demişti ki, ‘yalan söylemeyeceksin.” Yalan söylemeyeyim yani..

Hem çok az vaktim kaldı arkadaşlar... Nutuk’ta 325. sayfaya geldim..

Bir fırsat bulduğumda, Murat’a Acarkent villalarındaki 450 bin TL aylık kirası olan villayı nasıl tuttuğumu da size söz, anlatırım.

Ben anlatırım, bizdeki vefayı, herkes görür..

Ama dostlar, bu kadar kötülüğü, bana, çevreme nasıl yapabiliyorlar, anlamıyorum..

Murat Ongun kardeşimin kazık kadar oğlu, kartondan kumbara yapmış.. Polis arkadaşlar o kumbaradaki parayı bile almışlar..

Oysa annesine söyleselerdi, Giresun’dan iki kilo altını, geçtiğimiz yıl, bir yıllık kira bedelini peşin ödemek üzere Rize’de bozdurmuştu..

Söyleseydiler, hemen oracıkta, bir 5 kilo altın daha kendilerine teslim edebilirdik yani..

Altını nereden mi buluyoruz..

Yapmayın gözüm..  

Bakın beni üzüyorsunuz..

Giresun’da, Murat’ımın annesi, gübre ekiyor, altın biçiyor..

Bakın beni nasıl konuşturuyorsunuz..

Şimdi polis kardeşlerim, benim bu açıklamam üzerine gidip, anneye soracak.. “Bir yıl önce, gelin hanım size gelip, ‘Acarkentte villa kiraladık. Ekrem abi söz verdi, ama kirayı ödemiyor. Mecbur ben de size geldim. Bana iki kilo altın çıkarır mısın’ dedi mi”, diye soracak..

Biz de hemen yaygarayı koparacağız: ‘Anneleri karıştırmayın bu işe. Eşleri, çocukları karıştırmayın.’

Tezgahı nasıl kurduk ama..

Nevriniz döndü değil mi?

Daha çok şeyler dönecek kardeşim.

Her şey çok güzel olacak..

Şunun şurasında, daha ne soyduk ki..

Çıkıp, soymaya devam edeceğiz..

16 milyon İstanbullu ile İBB’yi yöneteceğiz deyip, 10 müteahhit ile İstanbul’u soymaya devam edeceğiz..

Yapmayın gözüm, bakın size söyleyeyim, kötü düşünmeyin, kötü olursunuz..

Bizim müteahhitlerle toplantılarımızdaki kameraların kapatılma işlemlerinde, hiçbir kötülük yok.

Emin olun bakın.

Bana inanın..

Biz sadece israfı önleyerek, İstanbulluları uçuracağız..

Ama önce bizim uçmamız lazım..

 Bugünkü sancılar ondan kaynaklı, benim güzel vatandaşlarım..

Hem ben size söyleyeyim..

İstanbul nimet nimet..

Kime mi?

Bize nimet.. Müteahhitlerimize nimet.. Murat Ongun kardeşime nimet..

Gözde yengeme nimet..

Bak ne güzel, takı ayakları ile 16 milyon TL’lik satış yapmış..

Kime mi?

Tabii ki İBB’den ihale alan müteahhit kardeşlerime.

Bunda ne kötülük var, kardeşim..

Siz iyi düşünün, iyi olsun..

Ekrem beyin mektubu burda bitiyor..

Kendisine inanan var ise, buyursun inansın.

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi