Hangi birini yazalım, suya zam, alkole indirim, polise şiddet..

  • GİRİŞ03.05.2025 08:55
  • GÜNCELLEME03.05.2025 08:55

Makale değil, kitap yazılır..

Kitap değil, kitaplar yazılır..

Böylesi yoğun bir gündemde, bazen dostlar çıkışıyorlar: “her gün yazacak bir şeyi, nasıl buluyorsun”..

Dünkü yoğunluk, “yazacak bir şeyi bulma” değil, “yazacaklar arasında hangisini, niçin tercih edeyim” tartışmasını bana yaşattı.

Gerçekten de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP’nin iki çok konuşulan ismi, Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu üzerinden yaptığı şu eleştiri, kitaplar yazsanız, yine de hakkettiği karşılığı vermiş olamazsınız:

“Bir tarafta ‘Bedava yapacağız’ dedikleri suyun fiyatını 10 kat artırırken, diğer tarafta alkollü içki fiyatlarını indirmekten bahsediyorlar. Biranın, şarabın fiyatını dert ettikleri kadar halka astronomik fiyata sattıkları suyun fiyatını dert etmiyorlar. Onlar adına utanıyoruz.”

Erdoğan, suyu zamlandırıp, alkolü ucuzlatmaktan bahseden CHP’lilerle aynı ülkede yaşamaktan utandığını söylerken, “milli içkimiz ayrandır” mesajını da verdi..

Geçtiğimiz hafta salı akşamı, Akit tv’de canlı yayınlanan Derin Kutu programında, AK Parti’de uzun yıllar milletvekilliği yapan, şimdi DEVA Partisi’nde siyasete devam eden İdris Şahin, “Diyanet’in son hutbesi” diye söze girdi.. Ve hutbedeki; a. Gençlerimizi alkolden koruma, b. Toplumumuzu kumardan koruma.. c. Faizin yanlışlığı, d. Sabah kuşağı programlarındaki ahlaksızlıkların meşrulaştırılmasına yapılan eleştirilerin çok önemli olduğunu ve desteklediğini hatırlattı.

Ben de cevaben, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, kumar ile ilgili hafızamda net bir cümlesini hatırlayamasam da, alkol, faiz, sabah kuşağı programlarındaki ahlaksızlıklara nasıl mesafe koyduğunu hepimizin bildiğini, cumhurbaşkanımızın kumara da mesafeli olduğunu hepimizin tahmin edebileceğini belirtmiş, bu dört ana başlıkta, DEVA Partisi’nin ittifak ortağı CHP’nin tavrını masaya yatırmak gerektiğini, dört başlıkta da kemalist zihniyetin toplumun düşüncelerine nasıl aykırı davrandıklarını konuşmak gerektiğini söylemiştim..

Uluslararası Yeşilay Federasyonu Forumu vesilesi ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, alkolün yanısıra, kumara da dün değindi ve toplumu bu bağımlılıklardan kurtarmak için çok yoğun çalışılması gerektiğini hatırlattı..

Haydi bakalım şimdi, AK Parti’yi bazı konularda yeterli mücadelede bulunmadığını söyleyip, sonra gidip bataklığın içindeki partilerle ittifak yapanlar, kafalarını çıkarıp, “Biz aslında mevcutların en iyisi imişiz. Nankörlük etmişiz” desinler..

Konular yoğun dedim..

Her biri başlı başına, uzun uzun konuşulması gereken konular..

Yaşandığı gün CHP’liler tarafından gizlenmiş, haber olmamış, sonrasında önceki gün tartışılan iki olay birden, bu ülkede CHP zihniyetinin ne kadar nobran, ne kadar şımarık, ne kadar ilkesiz olduklarını ispatladı..

23 Nisan törenlerine katılmak üzere CHP’li milletvekilleri, bir otobüsle tören alanına giderlerken, (ayrı ayrı araç kullanacaklarına, kendilerine tahsis edilen parti otobüsü ile gitmelerini tebrik edelim ama) tören alanının dibine kadar gitmek istemelerine, trafik polisi uyarı ile karşılık veriyor, yakın bir alanda park etmeleri gerektiğini hatırlatıyor. CHP’nin şoförü, otobüsü polisin üzerine sürüyor..

İkinci olay, 23 Nisan törenlerine katılmak isteyen İyi Parti’den seçime girip, sonra CHP’ye transfer olan Adnan Beker’in minibüsü, bir başka trafik polisinin tören alanına daha fazla yaklaşamazsınız, uyarısına karşı, önce milletvekili tarafından tartaklanıyor, sonra vekilin minibüsü, polisin üzerine sürülüyor. Polis ezilmek isteniyor..

Bu şımarıklığı, CHP’li vekiller neye dayandırıyorlar? Milletvekili dokunulmazlığına.

Peki iktidarda olan AK Parti’nin Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz, aynı dokunulmazlığa sahip olduğu halde, kendisini çeviren trafik polisinin üzerine mi yürümüştü?

Hayır..

Yarım saate yakın bekletildiği halde, sadece sözlü tartışma yaşanıyor, ama polisin üzerine araç sürme vesair gibi bir olay yaşanmıyordu..

Buna rağmen, CHP’nin trolleri, AK Parti milletvekilini hedef tahtasına koyuyor, linç ediyorlardı..

Olması gereken ne?

Silah kullanma yetkisi bile olan polisin uyarısına kulak vermek, dokunulmazlığınız olduğunu söylemek, ama polis ısrarcı olursa, onu dinleyip, gerekirse konuyu, bir daha tekrarlanmaması amacı ile hem TBMM Başkanlığı’na, hem de idari birimlere aktarmak..

(Yanlış anlaşılmasın, ceza verilmesi için değil, uygulamanın doğrusunu, herkesin öğrenmesi için, polisin de, vekilin de, dokunulmazlığın içinde ne vardır, ne yoktur öğrenmesi için.)

Bu yapılmadığı için, CHP öyle şımarıyor, öyle şımarıyor ki..

Bir gün milletvekili dokunulmazlığı deyip, polisin üzerine otobüs, diğer gün minibüs sürüyor..

Bir başka gün, cezaevindeki adamı milletvekili adayı yaptırtıp, “Seçildi.. seçildi.. Cezaevinden çıkarın” diyerek, yargıya nanik yapıyor..

Gündemdeki konular bitti mi?

Ekremcilerin hatırı kalmasın..

“Ekrem abimizden bahsetmemişsin sana ödül veriyoruz” demesinler..

Kimseden ödül beklemiyorum. Hak olanı yazmaya, dürüstçe doğruları savunmaya çalışıyorum.

Alın işte, Ekrem’den bahsetmeden, günü tamamlamıyorum:

Dilek İmamoğlu’nun abisi Cevat Kaya tutuklanmıştı.

Kendisine yöneltilen sorulara, şöyle cevap vermiş, Dilek hanımın abisi:

“Benim bir arkadaşımın sormak istediği parselde bir yerin nerede olduğunu merak etti. Ben de bunu öğrenmek için mesaj attım.”

Cevat bey kardeşimiz, AK Parti öncesi ilkel çağda yaşıyor olmalı ki, parseli verip, adresi bulma imkanından habersiz.. AK Parti döneminde hizmete giren, gerek belediyelerin, gerekse Tapu Müdürlüğü’nün sitesinden, adres verip, parsel bilgilerini.. Ya da parsel bilgilerini verip, adres bilgilerini zaten sorgulayabiliyorsunuz. O zaman soru şu: Cevat abimiz, arkadaşına, “Şu siteye gir, istediğini sorgula.. Bana sormana gerek yok” demek yerine, ilgili parsel için neler yapmak istiyordu, buyursun, izah etsin..

Devam ediyoruz başlı başına yazı konusu olup, yoğunluktan başlıklar halinde verdiğimiz tartışmalı hususlara..

Ertuğrul Özkök’ü tanıyorsunuz..

28 Şubatçı, azılı bir dindar düşmanı..

Diyanet’in son hutbesine kafayı takmış..

Hutbedeki, “Aralarında dinen evlenme engeli olmayan bir erkek ve bir kadının baş başa kalması ya da ev arkadaşlığı adı altında bir arada bulunması haramdır… Dostluk ve dertleşme gibi düşüncelerle başlayan kadın erkek arkadaşlıkları kişileri, zina batağına çekmektedir…” tespitlerine salya sümük saldırıyor..

Ben de, ev arkadaşı adı altında, cinayet işleyenlerin suçunun yanısıra, işte bu ahlaksızların da o suçlarda katkısı olduğunu hatırlatıp, Saadet Partililere dönüyorum:

Neredesiniz? “AK Parti, zinayı suç olmaktan çıkardı” demesini biliyorsunuz..

Bakın AK Parti iktidarında, Diyanet çok haklı olarak, zinaya giden yolları kapatmak üzere bir hutbe yayınlamış. Sizin ittifakınızı destekleyen Ertuğrul Özkök ise, bu hutbeyi çağdışı buluyor..

AK Parti zinayı serbest bırakmamıştı. Ama onu ayrıca konuşuruz..

Haydi bakalım, sizin CHP ile ittifakınızı destekleyen şu zırtapoza iki cümle edin de  görelim boyunuzun ölçüsünü..

Konumuz bitmedi..

Geçen yıl kemalistlerin birinci algı operasyonu idi..

“Süt inekleri kesiliyor, hayvancılık iflas etti” diyorlardı..

Dün açıklanan rakamlara göre, özellikle büyük baş hayvanlarda süt üretimi rekor kırmış.

Ama o çok bilmiş kemalistlerin bir tanesinde bile ahlak olmadığı için, süt üretimi ile ilgili tek kelime etmeyeceklerinden, adım kadar eminim.

Son olarak da, transit uçuşta, Türkiye’nin tarihin en yüksek rakamına ulaştığını hatırlatıp, “Hani Türkiye bitiyor, iflas ediyordu. N’oldi” diye bitirelim..

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

 

Yorumlar3

  • Seda 1 ay önce Şikayet Et
    İlerde yazarsın merak etme. Hahahahaha
    Cevapla
  • Ali 1 ay önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık yazınız yine çok önemli tespitler içeriyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Miso 1 ay önce Şikayet Et
    Şımarık ve arsızlar...
    Cevapla Toplam 8 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat