CHP’nin çelişkilerine başınız döner, motoru yakarsınız!
- GİRİŞ07.05.2025 08:18
- GÜNCELLEME07.05.2025 08:18
Deniz Gezmiş kim?
1960’lı yılların sonu, 70’li yılların başında şiddet olaylarına karışmış, banka soygununa karışmış, polise-askere silah çekmiş bir terörist..
Ama CHP; o ismi ve iki arkadaşını, “Üç fidan” diye anıyor.
CHP’li belediyeler, parklara o iki teröristin ismini veriyor.
Kültür merkezlerine adı konuluyor..
“Deniz Gezmiş hakkında idam kararı var” diyoruz..
“İdam kararını Sıkıyönetim Mahkemesi verdi, geçersiz” diyorlar..
“O zaman Şeyh Said isminin, Diyarbakır’da bir bulvara konulmasına niye itiraz ediyorsunuz” diyoruz..
“Onun hakkında idam kararı var” diyorlar.
Cevaplıyoruz: “Gezmiş ve iki arkadaşının idam kararını Sıkıyönetim Mahkemesi vermiş. Şeyh Said’inkini de İstiklal Mahkemeleri vermiş.. Sıkıyönetim Mahkemeleri de, İstiklal Mahkemeleri de, olağanüstü mahkeme. İkisini de reddedin. İkisine de itiraz edin” diyoruz.“Yok, olağandışı mahkemeler de olsa, İstiklal Mahkemelerinin verdiği karar doğrudur, Sıkıyönetim Mahkemesinin verdiği yanlıştır” diyorlar..
“Deniz Gezmiş hakkındaki kararı, bir de TBMM onaylamış, üstelik Anayasa Mahkemesi’ne gitmiş o da oylamayı usule uygun bulmuş, Şeyh Said idamında ise, bu süreç bile yok” diyoruz..
“Oraları karıştırma” diyorlar..
Kendi zihniyetlerinden teröristleri göklere çıkarırken, başka düşünceden insanları ise linç ediyorlar..
Aynı mantığı AK Partili birisine saldıran ile CHP’li birisine saldıran arasında da gösteriyorlar.
AK Partili bakanlardan Taner Yıldız’a yumruk atılıyor..
Yumruk, bildiğiniz yumruk..
Kılıçdaroğlu’na atılan, Özgür Özel’e atılandan..
Sözcü gazetesi “Yumruk terapisi” başlığı atıyor, yumruğu savunuyor..
Kılıçdaroğlu’na bir yumruk atılınca, kızılca kıyamet kopuyor..
Bekir Bozdağ’a yine benzeri bir saldırı yapılıyor.
CHP kafası, saldırganın alnından öpüyor.. Koluna girip, ordan uzaklaştırıyor.
Özgür Özel’e sıra gelince..
Yardım edeni kendi belediyeleri. Buna rağmen saldırgan ile iktidar arasında hayali bir bağ kurup, “İktidar son kozlarını oynuyor. Artık iyice zıvanadan çıktı” diyorlar..
Filistin eyleminden çıkıp, evine doğru yürüyen bir vatandaşa, elindeki kelime-i tevhid bayrağını gören birisi yumruk sallıyor..
Fatih Altaylı, “Eline sağlık” diyor..
Konya’da CHP konvoyunu gören bir parti sempatizanı, sevinçden “Konya’ya siz gelir miydiniz” diyerek, kurusıkı ile havaya ateş ediyor..
“Partililer saldırıya uğradı, biri ağır yaralılar var” diyerek, yalan haberler üretiyorlar.. Araştırmada, hiç kimsenin yaralanmadığı ortaya çıktığı halde, onlar algı operasyonlarını yapmış oluyorlar..
Ankara’da CHP’li milletvekillerini taşıyan otobüs, polisin üzerine üzerine gidiyor. Geçmeyi önleyen engelleyicileri ezip geçiyor..
CHP kafası (Sözcü gazetesinin CHP sempatizanı yazarı Saygı Öztürk) “Linç edilen CHP’nin şoförü aslında iyilik meleği” diyerek güzelleme yapıyor.. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, “Abartmayın, polise bir şey olmamış ki” diyor..
Aynı hatırlatmayı Özgür Özel’e yapmaya kalkan olursa, “Abartmayın, altı üstü bir tokat atılmış. Size bir şey olmadı ki” denilince..
“Ne istiyorsunuz, parti genel başkanının, öldürülmesini mi istiyorsunuz” diyorlar..
Bir insan.
Bir siyasi çizgi.
Bir parti, bu kadar yanar döner olabilir mi?
Şiddete mesafe koyma konusunda, bu kadar çelişkili hareket edebilir mi?
Bir gün dediğini, ertesi günü yalanlayacak şekilde, failin veya mağdurun kimliğine göre, değişik görüşler açıklama rezilliğine imza atabilir mi?
Aynı çelişkiyi, DEM’liler de yapıyorlar.
“Polisin annesi ile gerillanın annesini birbirine kenetleyeceğiz” diyerek, sözümona barış mesajı verir gibi algı yaptıkları bir süreçte dahi, vicdansızca bir imada bulunuyorlar.. Devletin polisini; gerilla diye tanıttıkları terörist ile aynı noktada gösterme ahlaksızlığına imza atıyorlar..
Polis görevini yapıyor..
Gerilla dediğiniz ise, bir terörist. Suç işleyen, ceza alması gereken bir suçlu..
Ya teröristi polislik makamına yükseltiyorsunuz. Ya da polisi, terörist noktasına düşürüyorsunuz.
İkisinde de ahlaksızlık var, ikisinde de hainlik var..
Kaldı ki..
“Polis annesi..”
“Gerilla (Ben terörist diyorum. Demeye devam edeceğim.) annesi..”
Ya Diyarbakır anneleri?
Diyarbakır annelerini de ansanıza..
5 yıldır HDP binası önünde eylem yapan Diyarbakır annelerin bir defa olsun anmayın..
Sonra, “Polis anneleri” diyerek, barıştan yana imişsiniz gibi algı yapın..
Sadece şiddet sarmalında değil, ikircikli tavır, çelişkili hareket..
Her konuda, CHP’lilerde/solcularda çifte standart görmek mümkün..
Üniversite öğrencileri polise kezzap ile molotof ile saldırdı..
Anneleri konuşturuyorlar: “Bizim çocuklarımızın suçu ne idi?”
Polise kezzap atmak, molotof atmak, sopa ile vurmak serbest ise..
İster misiniz, Özgür Özel’a saldıran Selçuk Tengioğlu da serbest kalsın..
Veya şöyle soralım: “Polise sopa ile vuran. Kezzap atan, molotof atan tutuksuz yargılanacak ise. Selçuk Tengioğlu’nun da tutuksuz yargılanmasına onay verir misiniz?”
Cevaplarını beklememize gerek yok..
Eskisi gibi, yanar döner cevap verecekler.
Kendilerine yönelik işlenmiş suçlarda, hemen belirtelim; biz de o suçları tasvip etmiyoruz. Özgür Özel’e saldırı olabilir, kızına yönelik tehdit olabilir..
Hemen itiraz ediyorlar: “Cezasızlık ortamı var. Bu sebeple suçlar artıyor. Suç işleyenler, nasıl olsa çok kısa bir süre yatar, çıkarım diye düşünüyorlar.”
Özel’e saldıran da, kızını tehdit eden de tutuklandı. Benzeri şekilde, yolsuzluk yaptığı için Ekrem İmamoğlu ve avanesi de, birçokğu tutuklandı..
Bekliyorsunuz ki, “cezasızlık ortamı var. herkes ‘suç işlerim, bir şey olmaz’ algısı ile hareket ediyor” diyenler, “Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklu yargılanmaları, cezasızlık algısını kırmak için gereklidir. Bu kadar büyük bir suç isnadının olduğu bir ortamda, tutuksuz yargılama yapmak, iddiaların ciddiyetini de sarsar” düşüncesine destek versinler...
Veriyorlar mı?
Hayır..
Onların yanından bile geçen olursa, o hemen tutuklansın.
Ama ayan beyan suç işleyenler, polise kezzap atanlar, molotof atanlar, yolsuzluk yapanlar tutuksuz yargılansın..
Yaşları 90’a dayanmış bazıları bu yaşı da geçmiş TBMM eski başkanları bir araya getirilmiş.. Diyorlar ki: “Ekrem İmamoğlu bırakın ülkemizi dünya kamuoyunca da tanınan bilinen, makamı ve adresi belli bir şahsiyettir. Böyle bir konumdaki kişinin kaçma ihtimalini kabul etmek mümkün değildir.”
Bu gerekçe ile Ekrem İmamoğlu’nun tutuksuz yargılanmasını istiyorlar..
Bu muhteremlerin TBMM başkanlığı yaptığı dönemlerde, hırsızlığı ile ünlü Cem Uzan da, dünyanın tanıdığı bir işadamı idi ama.. Son dakikaya kadar tutuksuz yargılanmıştı ama. 18 yıllık hapis cezasının kesinleşeceğini anladığı an, firar etti. 20 yıldır bekliyoruz ki, gelip cezaevine girsin.
Bu muhteremler de hiç demiyorlar ki: “Biz gider, Fransa’dan kulağından tutar getiririz hemen.”
Yeni Akit
Yorumlar10