Gazze’ye sahip çıktığı için tutuklanan Rümeysa Öztürk serbest kaldı. Rümeysa, Amerika’da doktora öğrencisi idi.

Hukuk devleti olduğu öne sürülen Amerika, Gazze’ye sahip çıkılmasına tahammül edememişti.

Ve Rümeysa’yı tutuklamıştı..

Kefaletle de olsa, önceki akşam serbest kalma kararını veren hakim, “Somut hiçbir delil yok” dedi.

45 gündür tutuklu olan Rümeysa serbest kalır kalmaz..

Türkiye’deki rüşvetçi Ekremciler bir rüzgardır, estiriyorlar..

Beyazıt meydanındaki CHP mitingine erkenden gelen, kendisini Atatürkçü olarak tanıtan 59 yaşındaki bir bayanın, “Her adım başı Filistin bayrağı. Ne demek bu? Burası Türkiye; Filistin bayrağı da ne oluyor. İBB’yi, zabıtayı aradım söyledim. Onlar kaldırmazlarsa, ben gelip, pırt pırt o bayrakları keseceğim” dediği bir ortamda..

Yani, Gazzelilerin yanında olmaktansa..

“Filistin bayrağının eksik olduğu yerleri bulup, oralara da o mazlumlar adına, Filistin bayrağını ben asacağım” diyeceğine..

Mazlumların bayrağını, “kırp kırp keseceğim” diyenlerin destek verdiği rüşvetçi Ekrem’in, Beyazıt meydanındaki mitingine katılanlar..

Tutuklu olmasaydı, aynı topluluğa katılacağından hiç şüphemiz olmayan Esila’nın yoldaşları..

Esila’nın cezaevinde oluşu üzerinden, algı operasyonuna kalkışıp, hemen kafayı çıkardılar.

“Rümeysa serbest kaldı, Esila cezaevinde.”

Peşinen söyleyeyim..

“Esila cezaevinde kalmalı, o cezaevinde oldukça ben mutlu olacağım” iddiasında değilim..

“Esila bir an önce tahliye olsun, ama bir an önce” diyorum.

Diyorum ama..

Lütfen, bizim aklımızla da, kimse ama kimse alay etmeye kalkışmasın..

Kimse Rümeysa ile Esila’yı yan yana koymasın.. Rümeysa ile Esila’yı bir tutmasın..

Rümeysa’nın serbest kalması üzerinden, Esila’nın da hemen serbest kalması gerektiğini söylemesin..

Gazze’de, hastanedeki kuvözde bombalanıp öldürülen bebeklere sahip çıkan Rümeysa ile..

Beylikdüzü’nde Kameroğlu’ndan bir villa, dört daire.. Sarıyer’de Nuhoğlu’ndan üç villa.. Rumelihisarı’nda 8 bin m2’lik lojman.. Kolunda iki milyon TL’lik saat.. Evinde elbise mağazası gibi giysi odası.. Ve diğer lüks-şatafatını/malvarlığını rüşvet ile edindiği tespiti ile tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nu savunan Esila’yı, kimse bir tutmasın..

Tekrar ediyorum.

Rüşvetçi birisini dahi savunuyor olsa, üniversite öğrencisi olduğu halde eline tutuşturulan afişi, ne yazdığına bakmadan elinde tutacak kadar vahim bir yanlışa imza da atsa; Esila’nın cezaevinde olmasından memnuniyet duymuyorum.. Bir an önce tahliye olmasını diliyorum..

Ama lütfen..

Rümeysa; Gazzeli çocuklara sahip çıktığı için, demokrasinin, hukukun, gelişmişliğin zirvesi gibi gösterilen Amerika’da 45 gün tutuklu kalırken..

Esila niçin, Gazzelilere destek gösterilene değil de..

Yolsuzluktan tutuklanan Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmak için düzenlenen gösterilere katıldı, bunu sorgulamamız gerekir..

Bir yanda Rümeysa’lar varken.

İsrail’in, Filistin’de başından vurarak şehid ettiği aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’ler var iken..

Olmalılar iken.

Niçin Esila’ları, yolsuzluk faillerine, rüşvetçilere esir aldırıyoruz.

Esila’lar niçin, “Keşke Gazze için bir etkinliğe katılsam ve Rümeysa gibi, haklı bir dava için tutuklansaydım” diye düşünme yerine.

Niçin cezaevinde yazdığı mektupta bile, hâlâ birilerinin oyuncağı yapılmak istenildiğini anlamaksızın, şu satırları kaleme alabiliyor:

“Arkadaşlarım cezaevinde vakit geçirmem için kitap gönderdiler.. Bu okuduğum kitaplar, kaçırdığım derslerin yerini dolduracak mı? Albert Camus istemiştim.. Biraz iç karartabileceği nedeniyle cezaevinde okumamı istemediler.”

Esila, komünist Albert Camus’u okumak istemiş, cezaevinde..

Başka okuyacak kimse kalmamış gibi..

Bir yandan kolunda 2 milyonluk saatle dolaşan, otellerin kral odalarından, villalardan çıkmayan Ekrem’i savunuyor..

Bir yandan da Marksist Albert Camus ile entelektüellik peşinde koşuyor..

Boşver Albert Camus’u, boşver Marksist gibi gözüken, emperyalist felsefeyi, Esila...

Rümeysa’nın gördüğü gerçekleri, görmeye çalış..

Gazze’de ölen çocukları suçlarcasına, İsrail’in bombardımanlarının sebebinin, HAMAS’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonu olduğunu söyleyenlere sahip çıkmayı bırak, Esila...

Kundaktaki bebeklerin hiçbir suçu olmadığını/olamayacağını haykır..

Kundaktaki bebeklerin öldürülmesine, bahane uyduranların, “HAMAS terör örgütüdür” diyenlerin sözlerine sahip çıkma, yolsuzluklarına sahip çıkma Esila..

“Cezaevinde Albert Camus okumak, dışarıda Machievelli okumaktan daha iyidir” diye de devam ediyor Esila..

Gençlerimizi, Albert Camus ve Machiavelli arasında tercihte bulunmaya mecbur bırakan; hem bizim, hem de Esila’nın devam ettiği Belçika’daki üniversitenin sisteminin benzerliğini de, böylece görmüş oluyoruz..

380 puan ile 500 puanlık fakülteye girmeyi, kendisine hak gören bir rüşvetçi için, sokakta gösteri yapmayı görev telakki eden gençlerin kafalarının, Albert Camus ve Maciavelli ikileminde bırakılarak karıştırıldığı gerçeğini, ne zaman göreceğiz..

Esila, Ekrem İmamoğlu için Beyazıt meydanındaki gösteriye gelen siyasetteki ablasının, “Filistin bayraklarından duyduğu rahatsızlığı” ne zaman görecek..

Filistin ile dayanışma mitinginden çıkan bir gencin, bir üniversiteli tarafından yumruklanmasını, yumruk atan kişiye Fatih Altaylı’nın “eline sağlık” diyebildiği gerçeğini, ne zaman görecek?

“Benim, dünya genelindeki zulme sessiz kalan, hatta zalimlerle işbirliği yapan bu kişilerle işim olmaz” haykırışını, Esila’lardan ne zaman duyacağız.

Gençlerimiz, Ayşenur Ezgi Eygi’lere gıpta ile bakması gerekirken.. Rümeysa Öztürk’lere “Ben de olabilir miyim” diye imrenmesi gerekir iken.

Esila’lar, koltuğu için teröristlerle kent uzlaşısı yapanlara desteğe koşuyor...

Gençlerimiz, “Bu ülkede, hiçbir askerin, hiçbir polisin ayağına taş değmesin” diyerek, siyasi hayatlarını riske atanlar için sokaklara çıkacaklarına..

Belediye başkanı koltuğunu kendisine getirecek olan PKK’lıyla da, İyi Parti’liyle de, Ümit Özdağ’la da aynı anda ittifak yapabilenler için sokaklara çıkıyor..

Hani PKK’ya silah bıraktırmak için, böyle bir uzlaşıyı yapmış olurlar.

“Eyvallah” derim..

“PKK’lılar, TSK’yı tükürüğü ile boğabilecek güçte” diye küstahlıklar sergilenirken, o aymazlar, eleştirdiğimiz kirli ittifakı yapmışlardı..

Rümeysa olmak mı?

Esila olmak mı?

Gazze’de çocuklara sahip çıkmak mı?

Otellerin kral dairelerinde, 2 milyonluk saati koluna takıp rüşvet taksimi yapanların sözde “hak”larına sahip çıkmak mı?

Gençler karar versinler..

Ama lütfen..

Kral dairelerindekilere destek verdikten sonra, bize Machiavelli demesinler.. Albert Camus edebiyatı yapmasınlar..

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi