Pamuklara saralım, Hoca’ya ve polislere saldıranları öyle mi?

  • GİRİŞ16.05.2025 09:54
  • GÜNCELLEME16.05.2025 09:54

Kapınıza bir hoca gelmiş.. Yıllardır Boğaziçi Üniversitesi’nin bahçesinde kazık gibi durmayı, “öğretim üyeliği” onuruna yakıştıranlardan farklı olarak, çok önemli şeyler anlatacaktı..

Sizin manevi kimliğinize hitap eden, ruh dünyanıza hitap eden bilgiler verecekti..

Bir gün önceki Cumhuriyet gazetesinde vardı.. 27 Mayıs darbesi sonrasında meclis üyeliğine getirilen, sonraki yıllarda Hürriyet’te uzun süre başyazarlık yapan, halen sağlık koşulları elverdikçe Cumhuriyet gazetesinde dindar insanlara nefretini döken, aynı zamanda hukukçu (!) Oktay Ekşi, 10 yıl önce vefat eden eşinin ölüm yıldönümü için şu ilanı vermişti:

“Anma. Canım.. Sensiz bir günü bile düşünemezdim Oysa. 10’uncu yıl bugün doluyor. Neyse ki vakit yaklaştı.. Nereye gideceğimi bilmiyorum. Ama kavuşacağımızdan eminim. Bekle beni.. Oktay Ekşi”

92 yaşındaki, laiklikten ödün vermeyen hukukçu büyüğünüz kaleme almış, bu anmayı..

Benim gibi düşünen biri değil, Boğaziçili arkadaşlar... Tıpkı size “kazık gbi durma”yı eylem diye yutturan öğretim üyeleri gibi düşünüyor. Tayyip Erdoğan’ı, Adnan Menderes’in sonu (idam edilmesi) gibi olma üzerinden tehdit ediyor, hemen her yazısında dindar insanlara haksız isnatlarda bulunuyordu..

Geldiği nokta..

Bizim de, geleceğimiz nokta işte orası..

Kim bilir, belki bizim öyle bir noktaya gelmemiz bile mümkün olmaz, çok önceden emaneti teslim ederiz, sahibine..

Ne diyor Oktay abimiz..

“Vakit yaklaştı..”

Ne mutlu, her daim, o “vakti” düşünenlere, hatırlayanlara.. Ne mutlu, o “vakte” hazırlananlara..

Ne diyor Oktay abimiz, “Nereye gideceğimi bilmiyorum.”

İşte 92 yaşındaki Oktay abimizin, daha 30 yaşına basmadan, darbeciler adına Anayasa hazırlayan meclise atanan bir insanın dahi, “bilmediği”ni itiraf ettiği yer hakkında, size ipuçları verecekti, Nureddin Hoca..

Hakkını yemeyelim, Oktay abimiz, şuna kesin inanıyor: “Bir gün, dünya hayatında eşim olan, acı-tatlı nice günleri birlikte geçirdiğimiz insana mutlaka kavuşacağım.”

Hemen herkesin; ateistin, dindarın, “bir gün mutlaka” diye inandığı, bu inançtan koptuğunda hayatın hiçbir anlamı kalmadığı gerçekleri anlatacaktı, Nureddin Hoca sizlere..

Solcu kardeşler olarak, siz ne yaptınız?

“Özgür Üniversite” istiyoruz” diyen gençler olarak, ayağınıza kadar gelmiş bir büyüğünüze ne yaptınız?

Haydi “protesto hakkınızı da kullanın” diyelim.

Çünkü yetiştiğiniz çevre, Türkiye’nin hâlâ kıramadığı zincirler altındaki üniversitelerin verdiği eğitim çerçevesinde, Nureddin Hoca’nın size katkısı olmayacağına inanıyordunuz, haddinizi aşıp, başka öğrencilerin de hocayı dinlemesine itiraz ettiniz..

Peki, Hoca’nın konuşmasını önlemek için, polisle çatışmak ne?

Bazı polislerin civardaki çukurlara düşme neticesini oluşturacak şekilde, yaptığınız saldırılar ne?

Özgürlük sadece sizin için mi?

Özgür olmak, sadece sizin ve sizin kafanızdaki öğretim üyelerinin hakkı mı?

İstediğinizi söyleyeceksiniz, bir başkasının ise konuşma hakkını kısıtlayacaksınız.

Sizinle aynı puanlarla o üniversiteye kayıt yaptırmış diğer arkadaşlarınızın, bir hocadan istifade etme hakkını kısıtlayacaksınız. Bunun için şiddete başvurabileceksiniz..

Aynı vatanda yaşadığınız, aynı havayı soluduğunuz Nureddin Hoca’ya karşı çıkıp, başka ülkelerin, geçmişte kalmış isimlerinden Che Guevara’ınn afişlerini taşıyacaksınız..

Nasıl bir çelişki bu?

Nureddin Hoca konferans verirken, bir de yumurta fırlatıyorsunuz..

Yumurtayı fırlatırken de, “Tam” diyorsunuz, devamını getiremiyorsunuz..

“Tam Bağımsız Türkiye” diyecek idiyseniz..

Keşke kimse size müdahale etmeseydi..

Sadece arkadaşlarınızın taşıdığı Che Guevara’nın afişini gösterip, “Tam bağımsız Türkiye, Che Guevara ile mi” diye sorsalardı..

Devam etselerdi:

“Hani, nerede düşüncelere özgürlük, düşüncelere saygı?”

Tane tane sorsalardı: “Hani, fikre şiddet ile karşılık vermeme anlayışı.. ‘Fikrinize katılmıyorum ama. Fikrinizi ifade edebilmeniz için, sizinle birlikte mücadele edebilirim’ bakış açısı.”

Bu öğrenciler, “Boğaziçi Üniversitesi’nin rektörünü biz belirleyeceğiz” dediklerinde, “Bu ne megalomanlık” demiştik..

Öğrencilerin rektörü belirlediği, nerede görülmüş demiştik.

Nasıl da haklı çıkarıyorlar bizi..

Tamam kardeşler, yüksek puanlar alarak, o üniversiteye kayıt oldunuz.. Ekrem İmamoğlu gibi, ayak oyunları ile 380 puan alıp, 500 puanlık fakülteye kayıt yaptırmaya kalkmadınız, bundan eminim..

Ama lütfen, önceki gösterilerde de aynı arkadaşlar değil miydi, Ekrem’in diploma hırsızlığını savunanlar..

Sizin alın teri ile 500 puan alarak kazandığınız fakülteye, 380 puan ancak alabildiği için kaydolamayıp, Kıbrıs’a baba parası ile gidip, ordan paraşütle Türkiye’deki 500 puanlık fakültelere geçiş yapanların yolsuzluğuna sahip çıkmak, nasıl olabiliyor?..

Nureddin Yıldız Hoca’yı protesto etmek için polise karşı şiddet gösterip gözaltına alınanlardan birinin babası, Emniyet Müdürlüğü önünde beklerken, şöyle açıklama yapıyordu:

“Bu çocuklar eziyete layık değil, pamuklara sarılmalı.”

Polise karşı şiddet gösteren Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyan oğlu gözaltına alındığında, babası yapıyor, bu konuşmayı..

Sormamız lazım..

Sizin oğlunuz Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyor da..

Nureddin Yıldız Hoca’yı o üniversiteye davet edenler, Girne Amerikan Üniversitesi öğrencileri miydi?

Onları pamuklara sarmayıp, ne yapalım, muhterem veli?

Devamındaki söylemi, daha da nobran, daha da kibir dolu, daha da şımarıkça:

“Bir meczubu protesto etmek, onların hakkı değil mi?”

Bir hocaya bu hakareti yaptıktan sonra, artık motor boşalmış demektir..

Nitekim öyle oluyor, devletin polisine de bakın ne diyor, Boğaziçili solcu öğrencinin, öğretmen emeklisi babası:

“Onları sorguya çekenler, ne tür bir soru sorabilir ki. Bu çocukların sahip oldukları vasıflara sahip olmayan kimseler bunlara nasıl bir suçlama yapabilir ki?”

Yaa. Boğaziçi Üniversitesi’ne kayıt yaptırdı iseniz..

İstediğiniz puan hırsızının suçunu örtbas edersiniz..

İstediğinizde de,  “Bana soru soracak polisin eğitimi ne ki” diyerek polisi de tahkir edip, kendi suçunuzu da örtersiniz..

Ne güzel bir iş değil mi?

t24’ün yazarı olarak tanıtılan Can Öztürk de, Boğaziçi’ndeki polise saldıran öğrencilerle birlikte gözaltına alınmış..

Can Öztürk, “Ben gösterici değilim. ben gazeteciyim” diye tanıtıyor, kendisini.. Basın kartının, polis tarafından tahrip edildiğini söylüyor.. Gözaltına alınma dosyasındaki, kendisinin sürekli polislerin fotoğrafını çekerken yapılan kayıtların çıktılarını da lehine delil olarak gösteriyor, toy gazeteci kardeşim.

Ben kendisine hatırlatayım..

Gazeteci, tarafsız olur.. “Polis, göstericilere karşı ne yapıyor” diyerek, sadece polisin görüntüsünü almaya çalışmaz.

Tarafsız şekilde, polisi de, göstericiyi de kayıt altına alır..

Öğrencilerin polise yönelik şiddet içeren hareketi varsa, onu da göstermekten kaçınmaz. Polisin öğrenciye karşı şiddet içerikli fiilleri var ise, onları da çekip, haberleştirmekten çekinmez..

Böyle yaptın mı Can Öztürk.

Hayır yapmadın..

Senin görevin, öğrencinin polise yönelik, başlangıçtaki hareketlerin hepsini gizleyip, sanki olay yeni başlıyormuş gibi, öğrencileri şiddet eylemlerini durdurmak için polisin harekete geçtiği andan itibaren olanları halka biraz da çarpıtarak aktarmak mı..

Doğruyu söyle, aynen böyle yaptın değil mi, toy gazetecim benim..

Son nokta:

Nureddin Yıldız Hoca’yı dinlemeden suçlayanlar, kendisinin çocuklarından, yeğenlerinden, yakın çevresinden bir tane örnek gösteremedikleri halde, akıl dışı bir isnadı kendisine reva görenler, pamukla sarılmayı değil, başka şeyleri hakediyorlar..

Ama yine de biz, İslami terbiyemizden ödün vermeyelim..

Özgür Özel’in yaptığı gibi, “analar”ı bu işe karıştırmayalım..

Boğaziçili öğrencilere de hatırlatalım, “anaları karıştıranları, ne zaman protesto edeceksiniz?”

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar6

  • Buda geçer yahu 19 saat önce Şikayet Et
    Hırsız eko gibi bu öğrencinin babasıda aynı zihniyet
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Kaan 1 gün önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla Toplam 13 beğeni
  • BURHANEDDİNRABBANİ 1 gün önce Şikayet Et
    Ben GAZETECİ olsam orada benim polisimi değil polisime karşı gelenleri değerli hocam NUREDDİN(DİNİN NURU)YILDIZ hoca efendiye İSLAM ALİMİNE kafa tutanları çeker yaptıkları ŞERKEŞLİKLERİ bütün dünyanın görmesi için elimden geleni fazlası ile yapardım ama bu GAZETECİ MÜSVEDDELERİ polisimi ve Yüce İSLAM ALİMLERİMİZİ kötülemek insanların ve bütün dünyanın gözünden düşürmek için yapıyorlar
    Cevapla Toplam 14 beğeni
  • BURHANEDDİNRABBANİ 1 gün önce Şikayet Et
    Eyyy kötü tutkularını atmış RUHUNU faziletlerle donatmış en GÜZEL İNSAN ALLAH CC.senden sende ALLAH CC.DAN hoşnut ve RAZI olarak ALLAH CC.dön,HOŞNUT ve RAZI olduğu HAS kulları arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE(CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz,KUTSAL DEĞERLERİNİ,AZİZ MİLLETİNİ HER ŞEYİN ÜZERİNDE SEVEN AZİZ VATAN ve MİLLETİNİN HAS evladı AĞABEYİM.SELAM VE DUALARIMLA ALLAH A EMANET OLUNUZ
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • yaşar büyük 1 gün önce Şikayet Et
    ali bey kardeşim teşekkür ediyorum böyle kıymetli bir alimimize sahiplenmemiz lazım
    Cevapla Toplam 15 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat