“İmamoğlu’nun diplomasının iptal davası, sil baştan” diye başlık atmış, sevindirik olmuşlar..

Üniversite yönetimi, yanlış karar vermişti, onun için de bir türlü “İptal gerekçesi” yazılamıyordu.. 

Öyle diyordu, Ekremciler.. 

Meğerse karar yazılmış..

“Açılacak davadan korktuğu için, üniversite yönetimi kararı tebliğ etmiyordu..”

Meğerse karar da tebliğ edilmiş..

Sessiz sedasız dava da açılmış..

Veee. 

“Bir kişinin iki dudağı arasından çıkacaklara bakılıyor” denilen İdare Mahkemesi, Ekrem İmamoğlu’nun yürütmenin durdurulması talebi ile ilgili olarak, “Haydi ordan yolsuz adam. Senin davanın neyine bakacağız. Bizi boş yere meşgul etme” dememiş..

“Adama bak ya.. Cumhurbaşkanı adayı oluyor.. Sen kim, Reis’in karşısında aday çıkmak kim” dememiş..

Evet, yanlış okumuyorsunuz, İstanbul 5. İdare Mahkemesi, yargı hakkında ahlaksızca saldırılar yapan o rezillerin hepsinin yüzüne vurur şekilde, oturmuş 4 sayfalık gerekçe ile yürütmenin durdurulması talebinin incelenebilmesi için gerekli belgeleri tek tek sıralamış..

Bir anlamda Ekrem İmamoğlu’nun avukatlarına da, hukuk dersi vermiş..

“İki aydır ne yapıyorsunuz, bu belgeleri toplamadan, yatay geçiş için yapılmış gazete ilanının okunaklı bir nüshasını bile sunmadan, manyak mısınız siz, dava açmışsınız, bir de bizden yürütmenin durdurulmasını istiyorsunuz” demiş..

Ve İstanbul Üniversitesi’nden ayrı, Yükseköğretim Kurulu’ndan ayrı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ayrı, Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrı; gelmesi gereken bilgileri mahkeme maddeler halinde sıralamış..

Bence Girne Amerikan Üniversitesi’nden de bazı bilgiler istemeliydi..

İçişleri Bakanlığı’ndan da pasaport kayıtlarını istemeliydi..

Daha birçok yerden, başka başka belgelerin de istenmesi mümkündü..

Ama olsun, şu an dört ayrı kurumdan istedikleri bile, Ekrem İmamoğlu ve avukatlarını morartmak için yeter de, artar bile..

Ne diyordu Bülent Arınç abilerimiz..

Ne diyordu Hüseyin Çelik’ler..

“Çok basit kardeşim. 34 yıl sonra, diploma iptal olmaz. Nokta.”

Mahkeme ne diyor?

“34 yıl sonra da diploma iptal olabilir. Ama bazı şartları var. O şartlar bu olayda var mı,  yok mu, bu belgeler gelince karar vereceğim.”

Bülent Arınç’ın dediği gibi düşünseydi, mahkeme hiç, “Şu belgeyi getirin, bu belgeyi getirin” der miydi?

Tabii ki hiçbir belge istemeden, “34 yıl sonra diploma iptal olmaz.. Hiçbir şey sunmanıza gerek yok” der, diploma iptalinin hukuka aykırı olduğuna hükmederdi.. 

Ama fonlanmış medya, mahkemenin kararını tersinden okuyor olmalılar ki, “Mahkeme, yokluk ve açık hataya ayrıntılı izah isteğinde bulundu” diyorlar..

Devam ediyorlar..

“Davada mahkeme, 36 ayrı belge istedi” diyorlar.

Sanki bu belgeleri, ilk aşamada davacı Ekrem’in avukatları değil de, durup dururken, üniversite yönetimi veya ilgili kurumlar toplayıp, mahkemeye sunacaklarmış, ama sunmamışlar gibi algı yapıyorlar..

Bence Ekrem bey; Sözcü, Cumhuriyet, Karar, Milli Gazete’de aynı gün yayınlanacak şekilde, cezaevinde acil bir yazı kaleme alıp, şu avukatlarının kulağından güzel bir çeksin..

“Siz benden aldığınız milyonlar karşılığında, benim diploma davamı böyle mi takip ediyorsunuz” desin..

Şunu da hatırlatsın Ekrem bey, avukatlarına ve avukatlarının yanısıra Bülent abisine: 

“Hani bana, yokluk diye bir şey olmaz. Açık hata ile hileli işlem ile bir statü kazanılsa bile, bu uzun süre geçtikten sonra işlemin iptalini gerektirmez, diye söylüyordunuz. Kendi dava dilekçenizde, ‘açık hata ve yokluk durumu bulunmamaktadır’ diye niye yazdınız ki?” desin..

Ekrem beyin avukatlarına çıkışmasını kendi takdirine bırakalım..

Mahkemenin karar verebilmek için istediği belgelere bakalım:

Ekrem’in, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş dilekçesi, üniversiteden isteniyor.. 

Büyük ihtimalle, bu dilekçede yalan bir beyan var mı, ona bakılacak olmalı.. 

Ki, kimlik bilgilerinde bile, ilkokulu bitirme yılında dahi, maddi hata diyebileceğimiz, esasa ilişkin olmayan yanlışlar vardı. 

Bu yanlışlar tabii ki yatay geçişin iptaline sebep olmaz. Olmamalı..

Ama mahkeme, diploma iptalinde esasa ilişkin olmayan bu maddi hataların yanısıra, yatay geçişi sakatlayan bir yanlış ayrıca var mı, diye bakacak olmalı ki, yataş geçiş dilekçesini istiyor...

Mahkeme ayrıca, yatay geçiş isteğinin kabulüne ilişkin Yönetim Kurulu kararını görmek istiyor. Hem de, üyelerin imzalarını, ad soyadlarını da içerecek şekilde görmek istiyor.. 

Şu da çok önemli, mahkeme diyor ki, “yurtdışı üniversiteye sınavsız doğrudan mı kayıt yaptırdı, yoksa ÖSYM tarafından mı puan usülü yerleştirildiğinin ayrıntılı olarak açıklanmasına.”

Veee mahkeme, “Davacının okuduğu yurtdışı üniversite ile İstanbul Üniversitesi’nin İşletme Fakültesi’ne dair 1988, 1989 ve 1990 yıllarına ait taban puanlarının istenilmesine” diyor ki, Ekrem için işte, rezil olma vaktidir..

Haydi Ekrem, bu bilgiler geldiğinde, değil Saadet Partili kardeşlerimizin, değil doğrucubaşı Ahmet Davutoğlu’nun yüzüne, cezaevindeki gardiyanların bile yüzüne bakabilecek cesaretin kalacak mı?

ODTÜ’lü öğrencileri, Boğaziçili öğrencileri, Galatasaray Üniversitesi öğrencilerini bile kandıracak şekilde sergilediğin hokkabazlığı, o puanlar geldiğinde, bakalım nasıl izah edeceksin?

380 puan alarak kayıt olduğun dandik fakülteden, 500 puanlık fakülteye nasıl paraşütle atladığının hesabını verebilecek misin?

Diploma iptali ne ki, Ekrem?

Kurcaladıkca, rezil olacaksın..

“Hakkımı arıyorum” dedikçe, boğazından geçirdiğin başkalarının “hak”ları ortalığa saçılacak..

Haydi bakalım, fonlanmış medya mensuplarının dediği gibi, “Her şey başladığı noktaya geri döndü. İdare, İmamoğlu’nun diplomasının iptal kararının ‘eksik’ olduğuna dikkat çekti” algısı doğru mu?

Yoksa..

Ekrem’in avukatlarının dava dilekçesi ile birlikte vermeleri gereken belgeler eksik bırakıldığı için, o belgelerin toplanması sonrasında bir karar vermek için, ayrıntılı olarak yargılama yapma gereği mi duyuldu?

Mesela..

Girne Amerikan Üniversitesi’ne kayıt yaptıranların puanları mahkemece istenmiş.. 

Bu puanlar geldiğinde..

İşletme Fakültesi’ne kayıt yaptıranların da puanları istendiğine göre..

Bunlarla kıyaslama yapıldığında..

Bay Ekrem’in yüzü hiç kızarmayacak mı?

“Oooohh.. Ne güzel yapmışım.. Baba parası nimet nimet.. Üniversite imtihanına çalışmaya ne gerek var? Gidersin Kıbrıs’a.. Hooop, ordan buraya..” diyerek, kendi partisi içindeki insanları bile haklılığına inandıramayacağı tabloyu, nasıl izah edecek?

Daha önce de sormuştuk..

Mahkeme de, belgeleri topladıktan sonra soracak: 

“Fakültelere böyle paraşütle girme imkanı var ise.. Bu ülkenin çocukları, niye gece gündüz çalışıp, yüksek puan alabilmek için dirsek çürütüyorlar? Bu ülkenin tek akıllısı Ekrem ve 27 arkadaşı mı?”

Sahi, Ekrem bey ile birlikte diplomaları iptal edilen diğer arkadaşlar ne yapıyorlar?

Onların dava açmaya niyetleri yok mu?

Sadece Ekrem beye mi lazımmış, diploma?

Ki o dava açmış, diğerlerinden hiç ses çıkmıyor..

Bir deneme yapmıştık. Usulsüz diploma almıştık. Devlet uyandı. Sağlık olsun” deyip, iptale dava bile açmadılar mı? 

Haydi bakalım, filmin ikinci yarısını seyredelim..

Yeni Akit