27 Mayıs darbesine övgü düzen alçaklar!

  • GİRİŞ28.05.2025 08:39
  • GÜNCELLEME28.05.2025 08:39

Sol kafa, “Benim teröristim iyidir, benim darbecim iyidir, benim katilim iyidir” demeye devam ediyor..

Son örneği, 27 Mayıs darbecilerine yaptıkları övme..

“Durun ya, bir durun.. Ekrem İmamoğlu hakkında bir mahkumiyet kararı yok ki. Mahkumiyet verilirse, o zaman konuşursunuz” diyenler..

Prensip olarak doğru söylüyor gibi görünüyorlar.

Gerçekten, masumiyet kuralı gereği, hakkında iddialar kesinleşinceye kadar, kimseye suçlu muamelesi yapılması doğru değildir..

Ama kişinin suçları ayyuka çıkmış ise..

Ayan beyan işlenen suçlar sözkonusu ise.

Mızrağın önümüzde durduğu, çuvala sığmadığı konusunda kimsenin tereddütü yok ise..

“Kral çıplak” demenin büyük vebal getireceğini söylemek de, biraz saflık olur..

Buyrun, Ekrem İmamoğlu için “Cezası kesinleşmedi” diyenlerin hemen tamamının, suçu kesinleşenler için söylediklerine bakalım..

Onların suçluluğunu kabul ediyorlar mı, görelim..

28 Şubat darbesinden yargılanıp, mahkum olanlar vardı, değil mi?

Bu solcu kafa.. laikçi kafa.. kemalist kafa.. 28 Şubat darbecilerinin suçlu olduğunu, bir defalığına olsun, kabul ettiler mi?

Kesinleşmiş mahkumiyet kararlarına rağmen, kabul etmediler..

Dün 27 Mayıs’ın yıldönümü idi..

27 Mayıs darbesini yapanların, suçlu olduklarını kabul ettiler mi?

Etmediler..

Bırakın 27 Mayıs’ın darbe olduğunu kabul etmeleri, Yeni Asya gazetesine sızacak kadar büyük bir kirli operasyonla, “27 Mayıs ihtilaldir” güzellemesi yapmaya kalktılar..

Yeni Asya “ihtilal” derse..

Yani sadece bir grup askerin, belindeki silaha dayanarak, yönetime el koyması değil, toplumun da geniş kesimlerinin destek verdiği bir halk hareketi gibi 27 Mayıs’ı göstermesi, Yeni Asya tarafından dillendirilirse..

Yıllardır Yeni Asya’yı bir kaşık suda boğmak için çırpınıp duran Cumhuriyet ne yapmaz ki?

Nitekim yapmışlardı; 27 Mayıs’ı, Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak bu millete zorla kutlatmışlardı..

Darbe yapıp, başbakan ve iki bakanı asıyorlar.. Ve millete de bugünün Hürriyet ve Anayasa Bayramı olduğunu zorla kabul ettiriyorlar..

“O geçmişte kaldı cancağızım, yeni şeyler söylemek gerek” demeyin..

Cumhuriyet gazetesinin dünkü nüshasından, en tepedeki ismin imzası ile yayınlanan yazıdan aktarıyorum:

“1960-1980 tarihleri arasında ülkemizde üç askeri darbe oldu. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980. Kimi yazarlar tüm bu askeri hareketleri bir torbanın içine koyarlar ve hepsinin lanetlenmesi gerektiğini belirtirler.”

Ne diyor, Cumhuriyet’in tepesindeki Alev Coşkun?

“Bütün askeri hareketler aynı torbanın içine konulmaz. Hepsi lanetlenmez.”

Alçaklığı görüyor musunuz..

Suçu övmeyi görüyor musunuz..

Cinayetleri meşrulaştırmayı görüyor musunuz..

Ekrem İmamoğlu’nun afişleri, sözleri, görüntüleri, kendisi cezaevinde olduğu halde, görevden el çektirildiği halde, İBB araçlarında kullanılmaya devam edilirse..

İşte Alev Coşkun’un bir darbeyi meşrulaştırması gibi, bugünkü İBB yönetimi de, Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluğunu meşrulaştırmış olur..

“Kimi yazarlar, tüm bombalı saldırıları bir torbanın içine koyuyorlar ve hepsinin lanetlenmesi gerektiğini belirtirler” diye söze başlayıp..

“Kayseri’de PKK’lı teröristlerin patlattığı bomba ile Ankara Gar Meydanında DEAŞ’lı teröristlerin patlattığı bombanın aynı torba içine konulmaması gerektiğini söyleyen ve ikisinin de lanetlenmesinin yanlış olduğunu söyleyen, nasıl ahlaksız ise..

PKK’nın patlattığı bomba da.. DEAŞ’ın patlattığı bomba da, lanetlenmesi gereken saldırılar olduğu halde..

Bir hokkabaz PKK’nın bombasını.

Bir başka hokkabaz da DEAŞ’ın bombasını lanetlemeyi yanlış bulduğu noktada..

Her ikisini de, nasıl ki “Hooop arkadaş, senin yaptığın hainliktir” demek, bizim görevimiz ise..

Darbelerin bazılarını lanetlemeyi yanlış bulan Cumhuriyet kafasına da, “Hop arkadaş, yaptığınız hainliktir” dememiz gerekir..

Neymiş, Cumhuriyet’in başındaki zattan okuyalım:

“Oysa yapılış biçimleri ve sonuçları bakımından bu üç askeri hareket birbirleriyle eş değillerdir.”

Ne diyeceğiz, yani.. 

“Kayseri’deki patlatılan bomba, şu şu kişilerin ölümüne sebep oldu..

Ama Gar Meydanındaki bomba ise, şu şu kişilerin ölümüne sebep oldu.. O halde.. “ diye başlayıp, bir bombalı saldırıyı övüp, diğerini kınayacak mıyız?

Devam ediyor, utanmaz Cumhuriyetçi: “27 Mayıs 1960 Demokrat Parti’nin (DP) hukuk dışı kararlarının birikmesi sonucu adeta bir patlamadır.”

Anayasa’da, kanunlarda nerede yazılı, sandıkla gelen seçilmişlerin, hukukdışı kararları da yok ama. Bir anlığına var diye sayalım.. Siz hukukdışı kararlar alıyor diye, sandıkta yenme imkanınız olan seçilmişleri, TSK içine sızmış üç tane darbecinin belindeki silah ile yapacağı darbe sonucunda devrilmesini, nasıl meşrulaştırabilirsiniz.. Nasıl meşru bir hak gibi gösterebilirsiniz. Legal bir patlama gibi söyleyebilirsiniz..

O zaman biri çıkar, “Kayseri’deki bombalı saldırı, ezilen ... halkının bir anlamda patlamasıdır” der..

Bir başkası çıkar, “Gar Meydanındaki bombalı saldırı, hakları çiğnenen ... halkının tepkisel patlamasıdır” der..

Her ikisini de kınamamız gerekirken..

Birisi bir patlamayı, Diğeri öbür patlamayı savunur..

Tıpkı Cumhuriyet kafasındaki Alev Coşkun’un, darbelerden bir tanesini seçip, onu beğenmesi gibi, bombalı saldırılar da, birileri tarafından seçilip, meşru gibi gösterilmeye kalkılır..

Ne yazıktır ki, iki ay önce savcılık tarafından ifadesi alınan, önceki hafta ilk duruşmasında, “Bizim kötü bir niyetimiz yok” diye savunma yapan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, darbelerin bazılarını ayırıp, onları kutsayan Cumhuriyet gazetesinin bir etkinliğine katılıp, orada konuşma yapmış..

“Darbelerin tamamı alçaklıktır” dememiş.

Diyememiş..

Yine siyasi iktidara çaktırmadan vurmaya devam edilen, “Bilimsel ve laik eğitimden vazgeçilmez” denilen bir toplantıda, boy göstermiş, orda konuşma yapıp, etkinliği düzenleyenlerden ödül almış..

Yani TÜSİAD Başkanı şunu demek istemiş (Kimse, böyle bir şey dememiş. Sen nereden çıkarıyorsun diyerek, aklımızla alay etmesin. Ben o toplantıya çağrılıp, ardından siyasi iktidara sopa gösterilen konuşmalar yapıldığını görseydim, ‘Kusura bakmayın, benim burda bulunmam doğru değil. Ben burayı terkediyorum’ derdim.. Ertesi günü Cumhuriyet gazetesinde, o toplantının haberinin hemen altında, 27 Mayıs darbesinden övgü ile bahsedildiğini gördüğümde, hemen bir basın açıklaması yapıp, ‘Benim bir gün önce Cumhuriyet gazetesinin etkinliğine katılma kararımın istismar edildiğini, darbeyi meşru gören bir kafanın, beni de kullandığını üzülerek görüyorum. Ben darbecilerden uzağım’ açıklaması yapardım..):

“Siyasi iktidar, sandıktan çıkan seçilmişler.. Bilimsellikten veya laik eğitimden vazgeçtiğiniz kanaatine varırsak, bizim sandığı bekleme zorunluluğumuz yok. Size darbe yapmak, bizim için meşrudur.”

Denilmek istenen budur.

O toplantıya katılan herkes de, bu darbe tehdidine boyun eğmişlerdir, hatta destek çıkmışlardır..

Yeni Akit

Yorumlar6

  • Doğrucu Davud 3 gün önce Şikayet Et
    27 mayısa övgü düzenler alçak katil sürüsüdür !..
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Sivaslı 3 gün önce Şikayet Et
    Yeni anayasa da devrim kanunları ile laiklik dayatması olacaksa hiç lüzumu yok birşey değişmemiş olacaktır bu ilkeler referandumla millete sunulmali millet karar vermeli ben müslümanım laikliğe yemin etmek zorunda değilim
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Kaan 3 gün önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • miso 3 gün önce Şikayet Et
    12 marttaki hükümet chp li isimlerdir.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • misafir1 4 gün önce Şikayet Et
    Maalesef bu zihniyete ne kadar da delil sunsan gözlerine de soksan inanmazlar. Şimdi gerekçeleri henüz bir mahkumiyet kararı yok suçu ispatlanmadı diyorlar. Yarın kanıtlar ortaya konduğunda da zaten yargı siyasallaştı hakimler savcılar iktidarın emrinde uydurulmuş kanıtlar diyeceklerini duyar gibiyiz.
    Cevapla Toplam 9 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat