Tusaş’ın internet sitesinde, 21 Şubat 2024’te ilk uçuşunu gerçekleştiren Kaan için şu tanıtım yapılıyor:

“Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterinden 2030’lu yıllardan itibaren kademeli olarak devreden çıkartılması düşünülen F-16 uçaklarının yerini alabilecek, yurt içi imkân ve kabiliyetler ile tasarlanan ve geliştirilen bir savaş uçağının üretilmesi ve bu uçağı tasarlayıp geliştirebilecek insan gücü ve altyapının oluşturulması amacıyla başlatılan KAAN Geliştirilmesi Projesi’nde TUSAŞ ana yüklenici konumundadır.”

Hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine giriyor..

Hem de Türkiye dışında, birçok ülkenin dikkat kesildiği bir gurur aracımız..

Dün gazetelerin birçoğunda, Endonezya’ya, 48 Kaan uçağı ihracatı için yaptığımız anlaşmanın haberi vardı..

10 yıllık bir periyodda, 48 Kaan.. Değeri de 10 milyar dolar..

AK Parti iktidara geldiğinde, yani 2002 yılındaki tüm mallarımızı kapsayan ihracat değerimizin 35 milyar dolar olduğunu hatırlatalım..

Şimdi, AK Parti iktidarında başlanıp, AK Parti iktidarında bitirilen Kaan projesi sayesinde.

Daha 4 yıl önce, Cumhuriyet gazetesinin “Kalorifer peteğine benziyor” diye küçümsediği Kaan sayesinde, 10 milyar dolarlık ihracatın imzasının atıldığını söyleyelim..

Ve bu ülkenin geleceği için çalıştıklarını iddia eden solcuların, kemalistlerin, ulusalcıların çıkardığı gazetelere, program yaptıkları televizyon kanallarına, sahip oldukları internet sitelerine bakalım..

Amerika’nın üç kuruşluk anlaşmaları için, “Büyük devlet” şişirmeleri ile manşetlerini emperyal devletlerin “goygoyları”na ayıran bu gazeteler, bu televizyonlar, bu internet siteleri..

Bakalım, 10 milyar dolarlık ihracat değeri taşıyan, yerli üretim Kaan için nasıl haber yapmışlar?

Sözcü gazetesi..

Birinci sayfada tek satır yok..

İç sayfalarında da at yarışlarına bile yer bulmuşlar..

Ama Türkiye’nin bir çırpıda 10 milyar dolarlık ihracatına konu olan Kaan’ı yazamamışlar..

Sözcü’nün patronunun yurtdışında yaşamasının acaba bu haberin gizlenmesinde rolü var mıdır?

Emperyal devletlerin menfaatlerine zarar verdiği için mi, KAAN haberi Sözcü’de yer almamıştır?

Sözcü’nün yayın ekibi yurtdışındang elen patron emri ile böyle davransa bile, tesadüf bu ya..

Uğur Dündar beyefendi, İlker Başbuğ’u köşesine konuk etmiş.. “Dünyanın rasyonel karar alabilen liderlere her zamandan daha fazla ihtiyacı var” başlığı atılırken, Kaan ile birlikte, büyük bir dışa bağımlılıktan kurtulacak olan TSK’nın geçmişteki bir numarasının, iki kelime etmesini beklemek hakkımız değil mi?

Yok, sanki adamın gündeminde, TSK’nın dış bağımlılığının bitirilmesi noktasında atılan adımlarla ilgili tek bir gündem maddesi yok.

Ama, Nasır’dan başlamış, Wilson’dan çıkmış komutanımız!

Hemen altında da, İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun açıklaması, başlığa çekilmiş: “Bazılarının şerefe ihtiyacı var”

Gerçekten de doğru bir söz..

Gerçekten de, bazılarının şerefe ihtiyacı var.,

Türkiye, kendi uçağını yapmış. Uçurmuş..

Ne gazeteleri, ne de siyasi partileri, Kaan ile ilgili tek kelime edemiyorlar..

Sabah, “Türkiye battı, bitti” diye kalkıyorlar.

Akşam, “Türkiye iflas etti” diye yatıyorlar..

İnsafsızlar, Türkiye batıyor ise..

Türkiye iflasın eşiğinde ise..

Türkiye hasta adam modunda ise..

Kaan’ı kim yaptı?

Sakın, TOGG için dediklerinizi, KAAN için de tekrar etmeyin..

Hani İyi Parti Genel Başkanı koltuğunu, Müsavat beyden önce işgal eden Meral Akşener ne diyordu: “İtalya’dan arabaları taşıyan gemiler geliyor. Gece saatlerinde, kameralar kapatılıp, arka kapıdan Gemlik’teki TOGG fabrikasına araçlar indiriliyor. Ertesi sabah da, ön kapıdan, İtalya’da üretilen TOGG’lar piyasaya çıkarılıyor.”

Haydi diyelim o gün için, böyle bir şüpheleri vardı..

Bugün, bir tek kişinin, TOGG’un Türkiye’de üretildiği konusunda küçücük bir şüphesi var mı?

Yok.

Peki aksini söyleyenler, küçücük bir özür dilediler mi?

Hayır..

Şimdi KAAN’ı uçuran Türkiye’yi, eteklerinden tutup, düşürmeye çalışıyorlar, milliyetçi geçinen riyakarlar..

“Şeref” diyorlar..

Sözcü’ye konuşuyorlar..

Türkiye’nin gururu KAAN’ı ise görmezden geliyorlar..

Sadece ulusalcı Sözcü değil, KAAN’ı görmeyen Cumhuriyet’i de yazalım..

İmamoğlu’na şirinlik yapmak için, “Duygusal veda” başlığı bile atmışlar ama..

10 milyar dolarlık KAAN ihracatı ile ilgili anlaşmayı yazamamışlar.

Okurlarından gizlemişler..

Haberi gizleyen Cumhuriyet, utanmadan, “Gerici basın” diyerek de, Akit’i hedef göstermiş..

Ne kadar utanmazlar.

Ne kadar riyakarlar..

Ülkemizde bir gerici var ise..

O da Cumhuriyet gazetesi ve yöneticileridir..

10 milyar dolarlık KAAN ihracatını yazmaya elleri gitmeyen, ama işlerine gelince “Bağımsızlık bizim karakterimizdir” sözü ile caka satan kemalistler, esas gericilerdir.. F-35 üzerinden Türkiye’nin itibarını sarsmak için akıl yoksunu haberlere imza atan Cumhuriyet gazetesi, “Deniz Gezmiş, 1969’da Amerika’nın 6. Filosunu İstanbul’dan kovan hareketin başında idi” diye algı yapan Cumhuriyet gazetesi..

Şimdi Amerika’yı da filosunu da, Türkiye’den gerçekten kovacak, hatta Asya’dan bile kovacak dev adımı görmezden gelmiş. Okurlarından gizleyerek, Amerika’nın değirmenine su taşımaya devam etmiş.. 

Karar gazetesi de aynı..

Cumhur İttifakı’nın karşısındaki tüm medya kuruluşları, KAAN’ın ihracatını görmezden gelmeyi tercih etmişler..

Niye?

Çünkü yıllardır domates, patates fiyatları ile ülkeyi batırmaya çalıştılar..

Patlıcan fiyatı ile Türkiye’nin kıymetini ölçmeye kalkıştılar..

Bugün tarımda Avrupa’nın birincisi konumundayız..

Dünya genelinde, kendine yeten ilk 10 ülkeden birisi Türkiye..

Ama bu utanmazlar, hâlâ “Karpuzu dilim ile alıyoruz Ali bey” diyerek, bizi sorguya çekmeye çalışıyorlar..

Türkiye ayağa kalkmış bir dev..

Muhalefete rağmen ayağa kalkmış bir devlet..

Keşke, “muhalefeti ile iktidarı ile el ele ayağa kalkmış bir dev” diyebilseydik..

Keşke, muhalefetin Türkiye’nin kalkınmasını önlemek için, sabah-akşam yaptığı kara propagandalar yerine, “Bu ayağa kalkmanın altında, muhalefetin de imzası var” diyebilseydik..

Onların derdi şimdi, SGK primlerini bile ödemeyen rüşvetçi Ekrem İmamoğlu’nu cezaevinden çıkarmak..

Adam cezaevinde olduğu halde, dünkü duruşmasından kaçtı..

Bu adam bir de tutuksuz yargılanırsa, kim bilir nerelerden kaçar, siz düşünün, tahmin edin.. 

Kendisine güvenen bir insan, gelir mahkeme önünde, çatır çatır kendisini savunur..

Ama bunlarda o yürek nerde?

Ancak, henüz iddianamesi hazır olmayanlar için, “Nerde. Nerde? İddianame nerde” derler..

İddianamesi yazılmış, yargılaması süren davadan da kaçarlar..

Yeni Akit