İsrail, İran’a saldırdı. Komutanlarını şehid etti..

İran da, hemen aynı gün, İsrail’i vurdu..

Kimden yanasınız?

Ben, İran’dan yanayım..

“Ama”?

Ama-mama yok arkadaş..

Ben İran’dan yanayım..

“Ama İran, Suriye’de on binlerce Sünni Müslümanı, katletti..”

O gün, İran’dan yana değildim..

O gün, katledilen Müslümanlardan yana idim..

Bugün, İsrail’e karşı, İran’dan yanayım..

Ama yarın, İran yine Irak’ta, Suriye’de bir harekata girişirse..

O gün, yine mazlumdan yana olurum. Yine Suriyeli masumlardan yana olurum. Kendi toprağı dışında, başka ülkelerin halklarına operasyon çeken kim varsa, onun karşısında olurum..

Bugün kendi topraklarında saldırıya uğrayan İran’a destek vermem, yarın İran’ın farklı pozisyonda olması halinde, ona karşı çıkmamı engellemez..

Biz, ateistlerden değiliz. Biz kemalistlerden değiliz. Biz laikçilerden değiliz..

Ölümüne bir topluluktan yana olup.

Yanlış da yapsa, doğru da yapsa..

Yanlış veya doğru yaptığına göre değil.

Kim olduğuna bakarak tavır alamayız..

Hatta, belki İran’a saygısızlık olacak. Belki yanlış yorumlara sebebiyet vereceğim.

Ama samimiyetle, dürüst bir şekilde tavrımı söyleyeyim..

İsrail’in zulmüne, ilk günden karşı çıkan Küba, bugünkü İran’ın konumunda olsa idi..

İsrail, Gazze’ye destek verdiği için.

Veya kendisine karşı tehlikeli olarak yorumladığı için..

Küba’ya saldırmış olsa idi..

Ben İsrail’den yana değil, Küba’dan yana olurdum.

Diyebilirler ki, haydi sana samimiyetini test için soralım:

“HAMAS’ın 7 Ekim’deki operasyonuna bakalım ne cevap vereceksin. O zaman da, İsrail’e yapılan haksız bir saldırı var, İsrail’den yanayım, diyebilecek misin?”

7 Ekim operasyonunda, İsrail’in BM tarafından da kabul edilen topraklarında (Bir Müslüman olarak o toprakları da legal kabul etmesem de, sonuçta dünyanın genelinde görünüşte de olsa bir hukuk düzeni olacak ise, BM’nin kabul ettiği sınırları dikkate almamız gerekir.) bir operasyon olmuş ise..

Yani, İsrail’in işgal ettiği topraklarda değil. BM’nin de işgal olarak nitelendirmediği topraklarda bir saldırı olsa idi.

O zaman da, “İsrail mağdurdur” denilebilirdi..

Ama 7 Ekim’de HAMAS’ın operasyonu, zaten Filistinlilere ait olan topraklarda, hukuken değil, fiilen İsrail’in işgali altındaki topraklarda yapılan bir operasyon sözkonusu olduğundan.

Operasyonu yapanlar, o toprakların kendilerine ait olduğunu hem iddia edip, hem de bunu ispat edecek haklılıkta olduklarından..

“7 Ekim’de İsrail haklıdır, mağdurdur” demiyorum. Diyemem..

Ama içimizde öyle riyakarlar var ki..

HAMAS için daha üç ay önce “Terör örgütüdür” diyenler..

“İsrail’e saldırmasaydı, bugün Gazze bu halde olmazdı” diyerek, İsrail’in haklı olduğunu söyleyecek kadar..

Ayrıntılarını da yazalım.

Bugün Gazze’de çocukları katleden İsrail’in haklı olduğunu söyleyecek kadar zıvanadan çıkmış içimizdeki vicdansızlar..

Bize etik dersi vermeye kalkıyorlar.

Bize hukuk, adalet, haklılık dersi vermeye kalkıyorlar..

İsrail’i haklı göstermek için, 7 Ekim’i bahane edenler..

Ellerini vicdanlarına koysunlar, bugün İsrail’in İran’a yaptığı saldırının sebebini açıklasınlar..

İran da mı, 7 Ekim benzeri bir operasyon yaptı da, İsrail ona saldırıyor.

Yok öyle, “7 Ekim’in arkasında İran’ın da olduğu iddia ediliyor” yalanlarının arkasına saklanmak..

O zaman, herkes herkese saldırsın, “Sen şunun arkasındasın” desin..

Kaldı ki, İsrail’in BM temsilcisi, önceki akşam Güvenlik Konseyi toplantısında konuşurken, açık açık söyledi:

“İran, nükleer silah yapıyor. Biz nasıl bekleyebilirdik.” Düşünebiliyor musunuz?

Bunu söyleyen adamın devletinde, nükleer silah var.

Bu bilgi gizli değil, açıkça kamuoyunda söyleniyor, inkar edilmiyor..

Ama o adam, bir başka devletin, nükleer silahı olduğunu söylemiyor. Söyleyemiyor.

Ya?

“Nükleer silah yapıyor” diyor.

Ve bu gerekçe ile o ülkeyi vurabiliyor.

Bilim adamlarını şehid edebiliyor..

İsrail’in, İran’a yönelik bu saldırısı sonrasında, artık kendisinin tüm toprakları, hedef haline gelmiştir..

Madem İran’ın toprak bütünlüğüne, BM kapsamında bir operasyon yerine. (BM’nin yapacağı operasyonu haklı görmem şeklinde anlaşılmasın. Ama buna bile ihtiyaç duymayanlar için, bu ayrıntıyı ifade etmek zorundayım.) aklına estiğinde bir başka devlet tarafından saldırı düzenlenebiliyorsa.

Bir hukukçu olarak söylüyorum, lafı eğmeden, bükmeden, yalın olarak söylüyorum..

O saldırıyı yapan ülkenin vatandaşları da artık bir tercihte bulunmak zorundadırlar..

Ya ülkelerindeki o katil yöneticileri indirecekler.

Ya da, saldırdıkları devletin kendilerine hedef almasını kabullenecekler.

Yok öyle ağlayarak, mazlum rolüne yatmak.

Yok öyle, “Evimi daha yeni almıştım” numaraları ile yahudi taktiğine başvurup, kendini acındırmak..

İçimizdeki riyakarlara da hatırlatalım.

Ben o riyakarların içinden, örneğin Berna Laçin’in paylaşımını vereyim.

Siz Fatih Altaylı’nın paylaşımından örnek verin..

Bir başkası, Ertuğrul Özkök’en versin..

Bunların hepsi, zalimden yanalar..

Katilden yanalar..

Köpeğe bile sahip çıkar gibi yapıp, bebelerin öldürülmesine kayıtsız kalan canilerdir, bunlar..

Berna Laçin, İsrail’in vicdansızca saldırısı sonrasında, İran’da binalar alev altında iken, şöyle paylaşım yapmış: “Güne İsrail’in İran’a savaşı ile uyandık.”

Laçin, “Aman Allahımmm” dememiş. “Yardım et Allahımmm” demiş..

“Bu olmamalı idi, saldıranları. tüm kalbimle kınıyorum” dememiş..

Saldıranın İsrail olduğunu görünce.. İçinden geldiği gibi, “bir şey yok. Asayiş berkemal. Ölen varsa, bizi ilgilendirmez” modunda, paylaşımını yapıvermiş..

Devam ediyorum..

İsrail saldırısı sonrasında, İran’a turistik gezi yapanları bile suçlamış..

“İran’a tur yapmışlar, şimdi gidenler kaldı. İyi de bu sürpriz değildi ki arkadaş günlerdir belli, Amerika Büyükelçi’yi çekti mi kaçacaksın. Niye tur yaparsınız böyle bir zamanda.”

Tamam mıyız, arkadaşlar.

İran’ı vurun. Yıkılsın İran.. Hatta oraya tur düzenleyenler bile, mağdur ise, onlar akılsız, onlara acımaya gerek yok.. Onlar için, “Aman Alahımmm” demeye gerek yok. Ölsünler akılsızlar..

Pekiii.

İran misillemede bulununca, Berna Laçin ne diyor?

Buyrun okuyalım:

“Hay Allahımmmm korkunç”

Yok yok..

Gazzeli çocukların topluca öldürülmesinde bu hanımın yeterince tepki vermediğini söylemeyeceğim..

Zaten kendisi de, “Gazzeli çocuklar için de paylaşım yapmıştım” diyor..

Ama ey vicdan..

10 saat ara ile..

Birisinde yalın olarak “şu şuna saldırdı” denilirken..

Diğerinde, hem de birçok defa sorguladığınız, inanmadığınızı ima ettiğiniz Allah’dan medet ummak ne oluyor?

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi