Ekrem’de kelepçe niye yok?
- GİRİŞ18.06.2025 08:30
- GÜNCELLEME18.06.2025 08:30
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, İBB eski Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sanık olarak yargılandığı bilirkişiyi etkileme davası var.
Çağlayan Adliyesi yerine, daha geniş, daha çok izleyicinin katılabileceği ve istiyorlarsa şov da yapabilecekleri Marmara Cezaevi’ndeki salona duruşma alınıyor..
Sanık Ekrem İmamoğlu, duruşmadan kaçıyor..
Niye?
Duruşma Çağlayan Adliyesi yerine, Marmara Cezaevi’ndeki daha geniş salona alındığı için..
Bir başka suçtan tutuklu olduğu halde, mahkemeye posta koyuyor. Duruşmaya çıkmıyor.. Duruşmadan kaçıyor. Bir nevi, serbest olsaydı, yurtdışına kaçmak gibi bir şey..
Sonra.. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, başsavcıyı hedef gösterme davası var.
Yolsuzluk ve rüşvet suçlarından tutuklu sanık eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu duruşmaya katılıyor..
Oysa yine Çağlayan’da yapılması gereken duruşma, yine Marmara’ya alınmış..
İkisinde de duruşmalar, Çağlayan yerine, Marmara’da yapılıyor..
Bir önceki davada duruşmadan kaçan Ekrem, buna koşa koşa geliyor..
Destekçilerini getirtiyor..
Bir de şov yapıyor..
İzleyicilerin duruşma sonrasında tempo tutmasına destek veriyor..
Cumhuriyet gazetesi de, “En güçlü savunma” diyor ama, başsavcıyı hedef gösterme ile ilgili olarak, sanık Ekrem İmamoğlu’nun söyleyebildiği tek cümleyi aktaramıyor..
Bunların hepsi aynı kafadan..
Dün sosyal medyaya sızan görüntülerde, Ekrem İmamoğlu’nun elleri kelepçeli olarak duruşma salonuna getirilmediği, giderken de kelepçe takılmadığı görülüyor..
İtiraz babından söylemiyorum..
Ama hepimiz biliyoruz ki, herhangi bir suçtan dolayı tutuklanan sanıklar, tutuksuz yargılandıkları duruşmalara da, kelepçeli getirilirler..
Ekrem İmamoğlu’na kelepçe takılmamış..
Bir nezaket gösterilmiş.
Peki bu nezakete karşı, kendisinde küçücük bir saygı, küçücük bir edep gösterisi var mı?
Yok..
Eline kelepçe vurulsa idi, kendisine tezahürat yapacaklara elini kaldırıp selam yollayamayacaktı ama..
Ne kendisi, ne de taraftarları, “Bu güzel bir uygulama.. Bakanlığın bu konudaki jestini görüyoruz, saygı ile karşılıyoruz, teşekkür ediyoruz” diye bir açıklama yapmıyorlar..
“Resmim yasak, görüntüm yasak, sosyal medyam yasak ama bilin ki beni bu milletin gönlünden silemeyeceksiniz” mavalları ile edebiyata devam ediyorlar..
Öyle utanmazlar, öyle nankörler ki..
“Duruşma salonuna, her halükarda kelepçesiz getirilmemeliydi” şeklinde bir niyetim, bir iddiam yok..
Ama eşi ile konuşabiliyor, Türkiye’deki hiçbir tutuklu sanığa gösterilmeyen hoşgörü ile elini uzatıp, ailesinden insanlarla duruşma salonunda tokalaşabiliyor..
Belki en rezil olanı, yargısal görevleri de olduğu için kamu görevlisi statüsü bulunan, duruşmadaki cüppeli avukatlar, adeta bir miting alanında imişler gibi, sanığa alkış tutuyorlar..
İBB’den çalınan paralarla oluşturulmuş binlerce sosyal medya hesabından, yasak olmasına rağmen duruşma salonu görüntüleri yayınlanıyor..
Adamlar hâlâ “İsmimiz yasak, sosyal medyamız yasak” diyebiliyorlar..
Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki, duruşma salonundan çekim yapılıp, yayınlanmaması kuralı, belki de ilk defa bu kadar yaygın ihlal ediliyor..
Hani kural dışı bir uygulama yapılmış olur, “Başka nasıl ispatlayabileceklerdi” deriz..
Sanık aleyhine bir uygulama yok.
Tam aksine, sanık lehine, kuralın dışına çıkılan uygulama var.
Utanmıyorlar, kendilerine gösterilen toleransın çekimini, yasak olmasına rağmen yapıp, yayınlıyorlar.
Milletin milyarlarca lirasını çalan adamın falsolarını vermek için değil..
Asgari ücretli insanların cebinden götürülen milyarlarca liranın hesabının sorulması için tutuklanmış adamın, henüz mahkumiyet kararı almamış olsa da, ona karşı yapılan kötü bir hareketi göstermek için değil..
Hırsızlığı kutsamak için..
Diplomadan villaya..
Takıdan lüks araca. Villaya, daireye kadar..
Her şeyin rüşvetini planlayan bir çeteye, bağırıp çağırarak destek çıkıyorlar, suçlarını bastırmaya çalışıyorlar..
Şu an İBB’nin üst geçitlerinin hemen tamamında, Ekrem İmamoğlu’nu, kanuna aykırı şekilde İBB Başkanı gibi tanıtan afişler duruyor.
Oysa bu adamlar, 15 gündür kopardıkları vaveyla ile “Ekrem İmamoğlu’nun afişlerine yasak geldi. İmamoğlu afişleri indirildi, yerine Tayyip Erdoğan’ın afişleri asıldı” diye sahtekarca yalanlar söylüyorlar..
İBB’nin yeni yönetimi, suç işliyor..
Görevden alınan bir kişinin isimini, üç aydır caddelerde, kamu parası ile astırdıkları afişlerde, hâlâ “İBB Başkanı” diye takdim ediyorlar..
Ve Ekrem İmamoğlu utanmıyor, ahlaksızca yalan söylüyor: “İsmimi yasakladılar”.
Bunların utanmazlıkları, bir tanesinin, iki tanesinin alışkanlığı değil..
Siyaseti rant aracı olarak gören hepsinde, aynı taktik izleniyor..
“Cezaevinde bir araya getirmediler” diye hayıflanan Ümit Özdağ, dün yargılandığı davanın duruşması sonrasında verilen karar ile hapis cezası aldı, yattığı süre dikkate alınarak tahliye oldu..
Ümit Özdağ, 4.5 ay önce tutuklandığında ve sonrasındaki süreçte sürekli şunu söylüyordu:
“PKK’ya silah bıraktırma süreci sebebi ile beni tutukladılar..”
Özdağ tahliye olduğuna göre, hemen bakıyoruz, PKK’ya silah bıraktırma sürecine..
PKK’ya silah bıraktırma süreci henüz bitmedi. Devam ediyor..
Hatta CHP’li Namık Tan, İsrail’in İran’a saldırısı ile birlikte, PKK’ya silah bıraktırma sürecinin de sonuçsuz kalacağını önceki gün iddia etti..
Yani PKK’ya silah bıraktırmada, planlama 2 ay, 3 aylık bir süreci öngörmüş ise..
Şimdi görünen o ki, sürece en azından 5-6 ay daha eklememiz gerekecek.
Ümit Özdağ, o süreç ile ilgili tutuklandı ise.
Süreç tamamlanmadan. Hatta uzama ihtimali güçlenmiş iken, acaba niye serbest bırakılıyor?
Ümit Özdağ’ın yaptığı ırkçılık ve halkı birbirine karşı kin ve nefrete tahrik suçlaması ile değil de, PKK’ya silah bıraktırma sürecinde ortalıkta görünmesin ve süreci baltalamasın diye tutuklandığı iddiası boş çıktı mı?
Çıktı..
Peki Özdağ utandı mı?
Ne gezer?
Cezaevinden çıkışta, hani adamın bugüne kadar söylediği yalanlar sebebi ile örneğin “Göçmen nüfusu öyle arttı ki.. Hatay’ın belediye başkanını, artık göçmenler seçecek” türünden provokasyonlarını hatırlatıp, “Ne oldu. Hatay’da göçmenler mi başkanı seçti” diyerek yüzüne tükürseler, bu adamın “Yarabbi şükür” diyeceğinden emin olabilirsiniz..
Ki, tahliye olduktan sonra cezaevinden çıkışta, “Türkiye’de hiç kimse güvende değildir..” diye açıklama yapıp, 85 milyonun durduk yerde tutuklanabileceğini iddia etti.
Göçmenlerin bile, Türkiye’de güvende olduğu bir huzur ortamı var iken..
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, suç işlemeyen, provokasyon yapmayan insanlar, niye güvende olmasınlar ki?
Irkçısından solcusuna kadar..
PKK ile kent uzlaşısı yapanından Kürt köylüsüne dışkı yedirenleri savunanlarına kadar..
Bunların hepsi aynı kafa..
Nankör..
Kİbirli..
Utanmaz..
Yeni Akit
Yorumlar12