Altaylı tutuklanmış… Eline sağlık hakim bey

  • GİRİŞ23.06.2025 08:23
  • GÜNCELLEME23.06.2025 08:23

Kimsenin gözaltına alınmasından, tutuklanmasından sevinç duyacak bir yapımız yok.

Ama kimsenin de bizim iyi niyetimizi istismar etmemesi gerekir.

PKK ile mücadele sırasında şehit olan askerlerimizin ve Gazze’de şehit olan mazlum insanların anısı için düzenlenen mitingden dönerken, yumruklu saldırıya uğrayan ve yaralanan vatandaşımıza geçmiş olsun demesi gerekirken, saldırgana “eline sağlık” diyen Fatih Altaylı, o sözlerinden dolayı hakkında soruşturma açılmıştı ama, hâlâ o dosyada verilmiş bir karar yok.

Suçu net..

Kabul edilmesi mümkün olmayan, suçu övme mahiyetindeki fiil net.

Ama üzerinden altı ay geçmiş verilmiş bir karar yok.

Bunun gibi daha nice suçlar işledi Fatih Altaylı.

Şeyh Ahmet Yasin için, “Filistin Kurtuluş Örgütü’nü bitirmek için İsrail’in kontrolünde HAMAS’ı kurdu” ahlaksızca iftirasını attı.

Cevap verdik, “Şeyh Ahmet Yasin İsrail’in kontrolünde birisi ise 80 yaşına geldiği bir yaşlılık döneminde bile kendisine tahammül edemeyip tekerlekli sandalyesinde, sabah namazı dönüşü füze ile vuran kimdi?”

Sorduk ve cevap veremeyeceğini belirtip, “ahlaksız adam” dedik diye, mahkemeye koştu:

“Hakim bey amca.. Ben istediğime küfür ederim. Ama bana Akit gazetesindekiler ahlaksız diyemezler. Derlerse tazminat ödemeleri gerekir. Ne olur hakim amca, davayı kabul et. Akit’i mahkum et” dedi.

Ne yazık ki mahkeme de, 80 yaşında tekerlekli sandalyesinde İsrail’in füzesi ile şehit edilen Ahmet Yasin’e yapılan iftirayı görmezden gelip, bizim gerçeği hatırlatmamızı tazminatla cezalandırdı.

Dosya istinafta bekliyor.

Bakalım istinaf ne karar verecek.

Ama önüne gelene hakaret eden Fatih Altaylı, hakaret ve küfürü de reyting malzemesi haline çevirdiği için, seyyar canlı bomba misali, herkese saldırıp duruyordu.

Bir sıçradı çekirge, iki sıçradı çekirge.. Sonunda şımarıklığı, cezaevine konulmasına sebep oldu.

Eski yıllardan beri, solcu gazetecilerin adetidir.

1960 darbesinden önceki dönemde, İstiklal Mahkemeleri tarafından idam ettirilen din adamlarını gösterip, tehditler savunuyorlardı.

“Sonunuz İskilipli Atıf gibi olur”.

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra ise, tehditleri, “Sonunuz başbakan Adnan Menderes gibi olur” şekline dönüştü.

Bu tehdit Erbakan için yapıldı.

Turgut Özal için yapıldı.

Tayyip Erdoğan için yapıldı.

Hatırlayın Hürriyet gazetesinin başyazarı Oktay Ekşi, darbe anayasasının TBMM tarafından değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Tayyip Erdoğan Erdoğan’ı, “Sonun Menderes gibi olur” diye tehdit etmişti.

Cumhuriyet gazetesinden bunak Ataol Behramoğlu da, Avrupa’dan bilmem kaçıncı kral ile ilgili benzer tehdidi yapıp, sonra yanlış anlaşıldım demişti.

Hatırlayın Metin Akpınar da, Türkiye’deki demokrasi çabalarına anlatırken, birdenbire İtalya’nın Mussolini’sine gidip benzetmeler yapmaya kalkışmıştı.

Bunların hepsi ahlaksız.

Bunların hepsi terbiyesiz.

Bunların hepsi hadsiz.

Oktay Ekşi’ye dokunulmadığı için..

Ataol Behramoğlu’ndan hesap sorulmadığı için.

Metin Akpınar söylediklerinin karşılığını mahkemede almadığı için.

Şimdiye bu dinozordan aldığı cesaretle, Fatih Altaylı da kafayı çıkartmış ve benzeri bir tehditle, sandıkta yenemedikleri Tayyip Erdoğan Erdoğan’ı korkutmaya çalışmış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaç defa açıkladı: “Biz kefenimizle yola çıktık” diye.

Ama bu utanmazlar, hem tehdit savuruyorlar, hem de milleti aptal sanıp, hakimleri kandırırız diye düşünüp, tehditlerini yapıp, ardından da “ne yani tarihi olayları konuşamayacak mıyız” diye kendilerini kurtaracaklarını zannediyorlar.

Kimse kalkıp da, “cumhurbaşkanının yakınındaki şu isim, şöyle dedi de ardından Altaylı tutuklandı” demesin.

Birçok gazeteci 28 Şubat davası sürecinde, defalarca gündeme taşıdı: “Postmodern darbe sürecinin medyadaki uzantılarına ne zaman sıra gelecek”

Maalesef bu gerçekleştirilemedi.

Üç senedir, iki senedir Altaylı’nın provokasyon amaçlı hakaretleri sonrasında siyasi iktidara yakın birçok ismin benzer açıklamalarına şahit oldum. MHP için yaptığı saygısız, ahlaksız hakaretler sonrasında benzer dedikodular çıktı.

Bugüne kadar Altaylı tutuklanmadı.

Şimdi onlarca benzer söylem sonrasında tutuklanan Altaylı, yine eski tehditlerinden birisini yaptıktan sonra tutuklanınca, “Haaaa. Şu isim, şöyle dedi ya. O dediği için tutuklandı” diye, yargının sivillerden talimat aldığı  şeklinde algı oluşturmaya çalışıyorlar.

Oysa adam öldüren tutuklanır.

Sivil birisi “şu şahıs tutuklansın” dese de tutuklanır, demese de tutuklanır.

Bir kişi, “Uzak geçmişine bak abi, bu millet padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman padişahını yuhlamış bir millettir” derse.. 

Sonrasında aklımızla alay edercesine, “ben tarihi bilgileri aktardım” diyerek kendisini kurtaramaz kardeş.

Hele hele o kişi, işi biraz daha ayrıntıya döküp, “Az uz değildir öldürülen, suikaste kurban giden, Osmanlı Padişahı komploya kurban giden veya boğazlanan veya intihar etti süsü verilen, şimdi o yüzden öyle baktığın zaman bu halk her şeyden vazgeçebilir ya da vazgeçmiş gibi görünür...”  derse..

“Bayram değil seyran değil kardeş.. Nereden geldi aklına öldürülen suikaste uğrayan padişahlar” diye sorarlar adama.

Tabi bunların cesareti, Türkiye’de onların hadlerini bildiren yıllardaki padişahlık yönetiminin olmamasından kaynaklanıyor.

Padişahlık dönemini de boş verin..

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki, İstiklal Mahkemelerinde verilen idam kararlarından bir tanesi bugün benzer şekilde verilmiş ve uygulanmış olsaydı, yönetime muhalif olan kişilerden bir tanesi iki tanesi idam sehpasında, mahkeme kararı sonucu sonlandırılmış olsaydı..

Oktay Ekşi’ler, Ataol Behramoğlu’lar, Metin Akpınar’lar o tehditleri yapabilirler miydi.

Hakim niye çıkarılan Fatih Altaylı, 

“Cumhurbaşkanı’nı tehdit ve hakaret maksadım yoktu” demiş.

Ekrem İmamoğlu’nun da devleti soymak diye bir niyeti yoktu.

Yassıada mahkemesinin, ülkenin başbakanını haksız yere öldürme niyeti yoktu.

Sorarsanız, “biz kanunları uyguladık” diyeceklerdi.

12 Eylül darbesini yapan hainler de, “biz İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinden aldığımız yetki ile yönetime el koyduk” demişlerdi.

28 Şubat darbesinde de benzer savunmalar yapıldığını, hep birlikte gördük.

Hırsızın, hırsızlığını kabul ettiği nerede görülmüş.

Katilin cinayeti kabul ettiği nerede görülmüş.

Altaylı da, “Cumhurbaşkanlığını tehdit niyetim yoktu” diyerek kendisine kurtaracağını zannetmiş.

Peki niyetin neydi?

Karşında tarih dersi almak üzere öğrenciler gelmişti de onlara, padişahların suikaste maruz kaldığını mı anlatıyordun.

Tarih dersi vermek istiyorsan, ayaklanan binlerce isyancıyı, bazı padişahların nasıl kılıçtan geçtiğini de anlatsaydın ya. 

Altaylı, tutuklanmayı çoktan hak etmiştir.

Başörtülü öğrenciye ahlaksızca küfür ettiği gün tutuklanmayı hak etmiştir.

“Eline sağlık” dediği gün tutuklanmayı hak etmiştir.

Biraz gecikmeli olarak, bugün tutuklanmışsa, bize düşen, hakim Bey’e “eline sağlık” demektir.

 

Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat