Sosyalistler ve Saadetliler: “Dışişleri Kınamadı”
- GİRİŞ24.06.2025 09:03
- GÜNCELLEME24.06.2025 09:03
Kendimi de eleştirerek başlayayım.
Haydut devlet Amerika, binlerce km ötedeki İran’ın üç değişik şehrini, hem de yerin 60 metre altına kadar delici füzelerle vuruyor.
Ben kalkmışım, pireden sorunlarla ilgili yazı kaleme almışım..
Kalkmışım, Fatih Altaylı’nın tutuklanması üzerinden, değerlendirmelerde bulunmuşum..
Tabii ki ABD’nin İran’ı vurmasını önemsizleştirme niyetimiz olamaz..
Tabii ki, Fatih Altaylı’nın hakkettiği muameleye tabi tutulmasını, dünya savaşı çıkaracak büyüklükteki bir terörist saldırıdan daha önemli gibi gösterme niyetimiz olamaz..
Belki de..
Türkiye’deki hukuksuzluğun zirve örneklerini sergilemekten hiç çekinmeyen Fatih Altaylı’ya hakkettiği cevabın verilmesini..
Dünya genelindeki hukuksuzluğun zirve örneklerini veren Amerika’nın da en yakın tarihde hakkettiği cevabı alması için bir atlama taşı olabileceğini düşündüğümden dolayı, ülkemizdeki olayı yazmayı tercih etmemin haklılığını siz de takdir edeceksiniz.
Türkiye’de Fatih Altaylı, inanan insanları tehdit etti. Onları takip edeceğini, savcılığa vereceğini, karakollara şikayet edeceğini, cezaevine koyduracağını söylerken..
Gerçekten de, yüzlerce, belki binlerce insanın cezaevine girmesine, temel hak ve özgürlüklerinden yararlanmasının önüne geçilmesine sebep olan Fatih Altaylı’nın kendisinin şimdi cezaevine girmesi..
Yarın, Gazze’yi çocuk-kadın demeden soykırıma tabi tutan ve hayat hakkı tanımayacağını söyleyen Netanyahu’nun da ellerine kelepçe vurulacağı günlerin müjdecisi olacaktır..
“Vurdum gitti” diyerek, bir başka devletin egemenliği altındaki alanlara füze atışı yapan ABD’nin yetkililerinin, işledikleri suçların hesabını vereceği günlerin yakın olduğunun habercisi olarak, Altaylı’nın tutuklanmasını belki gösterebiliriz.
Altaylı’yı çok önemsediğimi sanmayın..
Bakış açısının benzerliğini hatırlatmaya çalışıyorum..
28 Şubat darbecileri de, bir tarihde diyorlardı ki: “Bize kimse dokunamaz. Biz gerekirse darbe yaparız. Gerekirse, seçilmiş yöneticileri iktidardan indiririz.”
Amerika ve İsrail de, 28 Şubat darbecilerinin benzer söylemini, dünya genelinde hayata geçiriyorlar: “Kimse bize dokunamaz. biz kimseye hesap vermeyeceğiz. İstediğimiz ülkeye, istediğimiz saldırıyı yaparız” diye düşünüp, bu şekilde de hareket ediyorlar..
Bakalım, bu devran ne kadar sürecek..
Türkiye’deki 28 Şubat süreci “1000 yıl sürecek” diyenler..
30 yılı bile tamamlayamadan, yargıya hesap vermeye başladılar..
Dünya genelindeki mafyavari tehditlerle ülkelerin zenginliklerine el koyanların da egemenlikleri, “Dünya 5’ten büyüktür” söyleminin hayata geçmesi ile yakında sona erecektir, inşallah.
Ama bu süreçte şu yaşadıklarımıza bakar mısınız.
İsrail’in soykırım suçu işlediğini, her fırsatta ifade eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eleştirilerinden çok daha cılızını, o da 20 konuşmalarından sadece birisinde dile getirenler..
İsrail’e karşı yiğitçe mücadelesinden asla vazgeçmeyen HAMAS’ı terörist örgüt diye yaftalayanlar..
Bunlarla kirli ittifaklarını hâlâ sürdürmeye çalışanlar..
Amerika’nın İran’a ahlaksız saldırısını, Dışişleri Bakanlığı’nın kınamadığını, sadece “sonuçlarından endişe duyulduğu”nu ifade etmekle yetinildiğini belirterek, hem kendi suçlarını örtmeye çalışıyorlar, hem de AK Parti’yi hedef tahtasına koymaya çalışıyorlar..
AK Parti’nin sırtında yumurta küfesi var..
Sırtındaki yumurta küfesine rağmen, HAMAS için “Kuvayi Milliye” diyen bir iktidara, kendileri HAMAS için “terör örgütüdür” iftirası attıkları halde, eleştiri getirmeye kalkışıyorlar..
Sosyalist Birgün gazetesi, “Rejim, ABD’yi kınayamadı” diye başlık atmış..
Ben de isterdim, Amerika’nın haydutluğu, Dışişleri Bakanlığı tarafından da net şekilde kınansın..
Saadet Partililer de, kenarından köşesinden, “Niye ki? Niye ki? Niye Dışişleri ABD’yi kınamıyor ki” diye, gaz vermeye kalkışıyorlar..
Yakın tarihe kadar, İsrail ile ilişkilerin kesilmesinde..
Mısır ile ilişkilerin kesilmesinde.
Suriye eski yönetimi döneminde ilişkilerin kesilmesinde.
Suudi Arabistan ile Cemal Kaşıkçı cinayeti sebebi ile ilişkilerin kötüleşmesinde..
“Başka devletlerin içişlerine niye karışıyoruz ki? Biz kedi menfaatlerimize bakalım” diyenler..
Bunu diyenlerle ittifak içinde olanlar..
Şimdi, ABD’nin İran’ı vurmasını, çok daha yüksek perdeden kınanması gerektiğini söylüyorlar..
Dışişleri hemen açıklamasını yapmış:
“Türkiye olarak, bölgede İsrail saldırganlığıyla başlayan çatışmanın yayılması ve güvenlik ortamının istikrarsızlaşması riskine her vesileyle dikkat çekmiştik” diyerek, İsrail’i kınamaktan beter etmiş. Açık bir şekilde “saldırgan” olarak nitelendirmiş..
Açıklamanın devamında, “İran’ın nükleer tesislerine ABD tarafından bugün (22 Haziran) yapılan saldırı, söz konusu riski en üst düzeye çıkarmıştır” denilmiş.
Hani PKK’lı teröristlerin yaptıkları saldırıları, terör örgütünün ismini anmadan, “Saldırıda ölen vatandaşlarımız” diye cümlelerle geçiştiren CHP zihniyetinin yaptığı gibi..
Saldırının kimin tarafından yapıldığını belirtmeden, üstü kapalı bir mesaj da yayınlanmamış. Açıkça, saldırıyı ABD’nin yaptığı da tespit edilmiş..
Hatta.
ABD’nin ismini, bir defa da değil, iki defa açıklamada geçirmiş, saldırının faili olduğu belirtilmiş: “Türkiye, ABD’nin İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer tesislerine yönelik saldırısının muhtemel sonuçlarından derin endişe duymaktadır.”
Ama sosyalistlerimiz, HAMAS için ahlaksızca “terör örgütü” suçlaması yapanlar kendileri değilmiş gibi, utanmadan bu açıklamanın yetersiz olduğunu öne sürebilmişler..
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasının devamı da var:
“Yaşanmakta olan gelişmeler bölgesel ihtilafın küresel düzeye taşınmasına neden olabilecektir. Bu felaket senaryosunun hayata geçmesini istemiyoruz.”
Yani, haydut ABD’ye, “Vurduğun gibi, vurulabilirsiniz” hatırlatması da yapılmış..
Sırtında yumurta küfesi olan, sorumluluk altındaki makamlardan bu açıklama gelmiş iken.. “İran’daki olayların küresel çapta sonuçları olabilir” uyarısı yapılmış iken..
CHP’lilerin olaya bakış açısına bakınız:
“CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, ABD’nin İran’a hava saldırısının ardından altı şehirde radyasyona karşı önlem almanın zorunlu olduğunu söyledi.”
Komşunun evi yanarken, saçını tarayanlara benziyor, bu CHP’liler..
ABD bombaları atmış..
Radyasyon tehlikesi var ise, öncelikle İran’da yaşayan insanlar için var..
Buna sebep olan ABD’yi kınayarak, bu tehlikeye işaret etmek gerekiyor..
Ama, adını daha önce hiç duymadığım CHP’li genel başkan yardımcısı, radyasyon için önlem almayı da, nerede ise İran’a yüklemeye kalkıyor..
Sosyalistler, Saadetliler, önce destekledikleri CHP’nin bu korkak, çekingen, katilden yana tavırlarını eleştirsinler.
Sonra İsrail’e açıklamanın hemen başında “saldırgan” diyen, açıklamanın içinde ABD’nin ismini fail olarak defalarca geçiren Dışişleri Bakanlığı’na laf yetiştirmeye çalışsınlar..
Yeni Akit
Yorumlar4