Kuduruyorlar..

Ellerini ovuşturarak, istismar edecekleri bir görüntü için uykusuz kalıyorlar..

Akşam bir görüntü yakalayamayınca..

Geç saatlere kadar, bir küçük kare ile üzerinde ter ter tepinecekleri bir malzeme bulamayınca.

Sabah erken saatte kalkıp, “Acaba ne olmuş, ne olmuş.. var mı bize bir malzeme” diye, yeniden arayış içine koyuluyorlar..

“Girdisi çıktısı 15 dakika” diyerek, “ABD başkanı ile görüşmenin özeti” diyerek tahkir etmeye çalıştıkları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.

Kimdi bu sözde gazeteci?

Nevşin Mengü idi..

Nevşin Mengü tek mi?

Tabii ki değil..

Bana kalırsa, ülkesinin seçilmiş cumhurbaşkanına yaptığı hakaret sebebi ile o gün hakkında soruşturma açılması gerekirdi.

Kimden bahsediyorum? “Biden başkan seçildikten sonra, acaba ne zaman dönüş yapar diye sabit telefonun başında bekliyor” diyerek Cumhurbaşkanımızı tahkir etmeye kalkışan Fatih Altaylı..

Ve daha nicelerini delirten fotoğraflar..

Görüşmeler..

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan, Amerika’ya uyarılar..

Evet, NATO’cu olmadım. Olmaya niyetim yok..

Ama yıllar öncesinde NATO’ya girdi isek..

Külfetlerine katlanıyorsak..

O çatı altında, Türkiye’nin, İslam coğrafyasının menfaatlerini gözetmek, sorunlarını dile getirmek de zorunlu..

Bu kapsamda, Gazze’nin, Filistin’in NATO üyeliği sözkonusu değil iken..

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, NATO toplantısında, masaya Gazze’yi getiriyor..

Aile fotoğraf çekilirken..

NATO’nun en önemli ülkesi olan ABD’nin başkanı Trump’ın hemen yanında bulunuyor..

“Girdisi çıktısı 15 dakika” diyenler utanmasa da..

“Sabit telefonun başında, gelecek telefonu bekliyor” diyenler, rezilliklerini kabul etmeseler de..

Tayyip Erdoğan, akşam yemeğinde yine Trump ile aynı masada oturuyor..

Erdoğan, “Trump’la yaptığımız görüşmede S-400’ü konuşmadık. O gündemimizde değil. O iş bitmiştir” diyerek, Türkiye içindeki hainlerin, yıllardır yaptıkları algı operasyonlarının hepsine üst perdeden cevap veriyor, S-400 ile ilgili konuşulacak hiçbir şey yok” deyip, kestirip atıyor.. Ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor..

Bizim hainlerimiz ne diyorlardı:

“Alamazsın.”

Aldık..

“Alsan da, getiremezsin.”

Getirdik..

“Getirsen de, kuramazsın..”

Kurduk..

“Kursan da, ...”

Ve en sonunda patlıyoruz..

“Hay sizin Amerikan uşaklığınızın taaa ...” 

Devam ediyor, “S-400’ü konuşmadık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan.

“F-35’i konuşmadıkları için, S-400’ü de konuşmamışlar. Ne  var ki bunda” diyerek, yeni bir ihanet söylemi daha geliştirmek isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalıyor:

“F-35’i görüştük. F-35 konusunda 1 milyar 300 milyon dolar gibi bir ödeme yaptık. F-35’leri alma konusunda Trump’ın iyi niyetli olduğunu gördük.” 

Hani medyadaki bazı hokkabazları kastederek, “İçimizdeki bazı Amerikan uşakları, Trump’tan daha Amerikancı” desem, bana kızmazsınız değil mi?

Veee..

NATO toplantısında..

Erdoğan’ı hedefe koyacaklarını sananların beklediği soru geliyor..

“Trump’ın Gazze planlarına ne diyorsunuz?”

Erdoğan cevaplıyor..

“Bizim görüşmemizde Gazze’nin sahil boylarının kumarhaneler olması gündeme gelmedi.”

Cevap bununla kalsa, “Yaşasın.. Bulduk bulduk” diyerek. Hamamdan yarı çıplak çıkıp koşan Arşimet benzeri, bir görüntü verecekler..

Ama Cumhurbaşkanı cevabını burada bitirmiyor:

“Gündeme gelse benim vereceğim cevap bellidir. Bu konuda duruşum bellidir. Trump öyle akıllı bir insandır ki, kime ne soracağını iyi bilir. Böyle bir şey aramızda geçmedi.”

Saldıracakları bir malzeme arayan güruh, “Tüüüh bee” diyerek, tekrar depresyon ilaçlarına başvuruyorlar..

Lahey’den gelen tüm haberleri ince eleyip, sık dokuyup, masaya yatırıyorlar.

Nerden bakalım, nerden saldıralım diye tilkiliklerini sergilemek için, fırsat kollarlarken..

İspanya Başbakanı üzerinden bulunmaz bir fırsat yakaladıklarını sanıyorlar..

Neymiş?

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez 24 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinden bir gün sonra CHP’nin ev sahipliğinde İstanbul’da toplanan Sosyalist Enternasyonal buluşmasında, “Free İmamoğlu/İmamoğlu’na özgürlük” dövizlerini kaldıran bir fotoğraf vermiş..

Erdoğan bu..

Başbakan falan dinler mi.

İnandığını söyler.

Yarım bırakmaz. 

“Görmezden geleyim, daha dün görüştük” demez..

Tüm samimiyetiyle, ne söylenmesi gerekirse, eksik bırakmaz..

Öyle de yapmıştı:

“O dost bildiklerimiz ‘nedir bu işin aslı’ diye soruyor, o da şok oluyor fakat daha sonra o da bakıyorum ki önüne ufak tablo koymuş, cevap veriyor.”

Yalan ise, bizim içimizdeki hainlerin maraza çıkarmasına gerek yok..

İspanya Başbakanı, herhalde konuşmasını biliyor.

Dili de var..

Dilini çevirecek gücü de var.

Çıksın, “Sormadım” desin..

Çıksın, “Cevap verilemedi” desin..

İspanya Başbakanı cevap veremiyor..

Erdoğan, yaptığı hatırlatmanın cevapsız kalmasının rahatlığı ile NATO toplantısında, diplomatik nezaket gereği, Pedro Sanchez’le samimi bir sohbete koyuluyor..

İçimizdeki hainler hemen kafayı çıkarıyorlar:

“Sitemi kısa sürdü” diye başlıyorlar..

“NATO Liderler Zirvesi için Hollanda’nın Lahey kentinde toplanan liderlerin görüşmesi devam ederken dikkat çeken bir kare kamuoyunda gündem oldu.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez birlikte sohbet etti.

İkilinin sohbetindeki samimi anlar ise dikkat çekti” diye devam ediyorlar.

Behey utanmazlar..

Sayın Erdoğan, söyleyeceklerinin hepsini söylemiş.

Siz esas Sanchez’e deseniz ya: “Bir yandan İmamoğlu’nun haksız yere tutuklandığını iddia edip, Erdoğan’ı suçluyorsunuz. Bir yandan Erdoğan’ın sitemine cevap bile veremiyorsunuz. Sonrasında da, aynı Erdoğan ile gülücükler eşliğinde sohbet ediyorsunuz. Nasıl bir yapınız var, sizin?”

Ve CHP’li Gökhan Günaydın çıkıyor sahneye:

“Trump’a İran’ı 6 bin mil gelerek uluslararası hukuka aykırı biçimde bombalaması konusunda herhangi bir şey söylemiş midir? Ya da Gazze’deki insanlık suçlarına ilişkin Trump’a yönelik bir eleştiri getirebilmiş midir?”

Bunların hepsini, Erdoğan’ın nasıl Trump’a hatırlattığını siz çok iyi bilirsiniz, sayın CHP’li muhterem.

Size “HAMAS terör örgütü değildir” diye hatırlattığı gibi, Almanya Şansölyesine hatırlattığı gibi, Trump’a da hatırlatmıştır..

Ama siz, HAMAS için terör örgütü yaftalaması yapmış iken, utanmıyorsunuz, Erdoğan’a böyle bir itirazda bulunmaya kendinizde hak görüyorsunuz..

Ve son anektod:

NATO Zirvesinin sonuç bildirgesinde bir sürpriz..

2026 toplantısı Türkiye’de..

2002 öncesinin, itibarı olmayan Türkiyesi ile bugünkü Türkiye aynı mı?

Elinizi vicdanınıza koyun, söyleyin..

Yeni Akit