İki generalin katili solcu teröristleri hatırlayalım
- GİRİŞ29.07.2025 08:06
- GÜNCELLEME29.07.2025 08:06
Dün Sözcü ve Cumhuriyet gazetesinde bir anma ilanı vardı.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da yapmış olan oramiral Kemal Kayacan’ın bugün ölüm yıl dönümü imiş.
Ailesi bu gazetelere layık görmüş ve emekli oramiralin ölüm yıldönümünü, o iki gazetenin okurlarına da hatırlatmak istemiş.
Ama ilginçtir, oramiral Kemal Kayacan’ın ölüm sebebi, anma ilanında yazılmamış.
Dersiniz ki rahatsızlanmış, hasta yatağında vefat etmiş.
Hayır, o emekli oramiral Kemal Kayacan hasta yatağında değil, evinin zilini çalan teröristlere kapıyı açtığında, kurşunlara hedef olarak hayatını kaybetmişti.
Kimdi oramiral Kemal Kayacan’ın katilleri?
Dindar kişiler mi?
Devletin derin yapılarıyla birlikte iş tutan, dini yönü de olan aldatılmış insanlar mı?
Hayır.
Bugün Saraçhane’de sokaklara çağrılan, Ekrem İmamoğlu için gösterileri gece yarılarında sonlandırmayan, yolsuzluk yaptığı için tutuklanan CHP’lileri ölümüne savunan solcu gençler.
Haydi o solcu gençleri de abartılı eleştirmeyelim.
O solcu gençlerin içinden çıkan, eline silah almaktan çekinmeyen bir grup terörist diyelim.
Biz eski yıllardan bu yana; Cumhuriyet gazetesinde solcu teröristlerin nasıl savunulduklarını, hak arayan gençler gibi gösterildiklerini çok iyi biliyoruz.
O terörist solcuların birçoğunun ölüm yıldönümü anmalarının Cumhuriyet gazetesinde nasıl allanıp pullanarak verildiğini de yakinen biliyoruz.
Ne kadar garip değil mi?
Dev-Sol’un öldürdüğü Kemal Kayacan’ın ailesi, babalarını Cumhuriyet gazetesine verdikleri ilanla anıyorlar.
Aynı Cumhuriyet gazetesi, Kemal Kayacan’ın katili olan örgütün mensubu teröristlerin ölüm yıldönümlerinde, onları anan ilanları da yayınlıyor.
Teröristlerin kurşunlarına hedef olan güvenlik görevlileri tarafından etkisiz hale getirilen teröristler, Cumhuriyet gazetesinde nasıl öldükleri de belirtilerek (çoğu zaman da gerçek çarpıtılarak yargısız infaz yapıldı denilerek) anılırken.
Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na kadar yükselmiş bir oramiralin teröristler tarafından öldürüldüğü belirtilmeksizin, daha net söyleyelim, gizlenerek anma ilanı veriliyor..
Ne kadar garip bir çelişki, değil mi?
Bu vesileyle biz de hafızalarımızı tazeleyelim.
Oramiral Kemal Kayacan hangi yılda öldürülmüştü, hangi iktidar iş başındaydı, katilleri kimlerdi, yakalanmışlar mıydı, kaç yıl cezaevinde kaldılar?
Bu sorular niçin önemli?
PKK’ya silah bıraktırılma sürecinde, birileri şehit ailelerini kışkırtıyor ve teröristler cezasız kalıyormuş gibi bir algı oluşturuyorlar ya. Kendileri de aslında teröristlere karşıymışlar gibi algı yapıyorlar ya. Onların gerçek yüzlerini göstermek için 1992 yılındaki oramiral cinayetini hatırlamamız gerekiyor.
Hafızalarımızı tazelerken bir de ne görelim; emekli oramiral Kemal Kayacan’ın katili olan terör örgütü, aynı zamanda İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı Yaşar Günaydın, emekli orgeneral Adnan Ersöz’ün de katili imiş.
Şimdi sıkı durun.
“Dinci terör” diye vak vak diye sabahtan akşama kadar öten, dindar insanlarımızı terörist gibi göstermeye kalkışan emekli ulusalcı generaller.
Olmayan örgütler üzerinden dindarları yerden yere vuran Türker Ertürk’ler, Ahmet Yavuz’lar, Naim Babüroğlu’lar, İlker Başbuğ’lar, Çetin Doğan’lar, Hurşit Tolon’lar..
Bunlarla birlikte dindar insanları hedef tahtasına koyan Sözcü, Cumhuriyet ve diğerleri. Bir defacık olsun, oramiral Kemal Kayacan ve orgeneral Adnan Ersöz’ün katillerini ağızlarına almışlar mıdır?
“Çok tehlikeli örgütler bunlar” diyerek, eline silah bile almamış dindar insanları ölümüne suçlayan vicdansızlar, sabahtan akşama kadar dindar düşmanlığı yapan solcu sahtekarlar.
Bu devletin askeriyesinin en üst rütbesine çıkmış iki generalin katili olan Dev- Sol terör örgütünü, bir kez ağızlarına alıp da kınamışlar mıdır?
Dünkü Dev-Sol’un kısmen bugünkü versiyonu olan YPG’yi, “laik seküler yapısı” sebebiyle öve öve bitiremeyen tuğamiral Türker Ertürk, büyük ihtimalle kendisinin de komutanı olan Kemal Kayacan’ı evinin kapısında vurup öldüren teröristleri de laik seküler yapısı sebebiyle aynı kapsamda övmüş olmuyor mu?
İki emekli generalin katili olan Dev-Sol örgütü, sol tandanslı Marksist bir terör örgütü. Siyasi yapılanma anlamında CHP çizgisinde bir sol örgütten bahsediyoruz. O solcu katillerin, o cinayet davalarında avukatlığını yapanlar, bugün Çağdaş Hukukçular adı altında örgütlenen avukatlar grubundaki isimler.
O katillere terörist demeye eli varmayan Cumhuriyet gazetesi, bugün dindar Cumhurbaşkanını devirmek için, o solcu teröristlerin bugünkü versiyonlarıyla işbirliği içinde hareket ediyor.
Dün generallere kurşun sıkan solcu teröristler, Cumhuriyet gazetesinde ölüm yıldönümlerinde anılırken, ne yazıktır ki kurşunlarla öldürülen generallerin aileleri de aynı gazetede babalarını andıklarını zannediyorlar.
Şimdi böylesi kafa karıştırıcı bir konjonktürde, gelin de bunların PKK silah bırakırken, şehit aileleri üzerinden yaptıkları yayınların samimiyetine inanın.
Nasıl inanabiliriz ki.
Bunlar PKK’nın şehit ettiği askerlerimizin, bombalarla öldürülen sivil insanlarımızın hak ve hukukunu savunuyor olsalar, Kemal Kayacan’ın katili Dev-Sol örgütüne yandaşlık yapmazlar.
Sözcü gazetesi, “şu PKK’lı tahliye oldu, bu PKK’lı için infaz durdurma kararı verildi” diye ahlaksızca yaptığı yayınlarda, azıcık bir samimiyeti olsaydı, Kemal Kayacan’ın katillerinin gerçek yüzlerini tam sayfa dizilerle okurlarına aktarırdı.
Onlar Kemal Kayacan ve Adnan Ersöz’ün katilleri için, tek satır olumsuz bir şey yazmadan, sanki bu kişiler evde yataklarında doğal ölüm şeklinde vefat etmişler gibi anma yapacaklarına.
Onları kimin hunharca katlettiğini yazmaları gerekirdi.
Onlarla yaptıkları kirli ittifakları gözden geçirip, “biz bu teröristlerle mi birlikte yol alıyoruz” demeleri gerekirdi.
Şunu da belirtelim. İki generalin katilleri, aslında 51 eylemden sorumlu tutularak yargılanmışlar.
Kemal Kayacan’ın öldürülme tarihini bir defa daha verelim ve kimlerin iktidarda olduğunu da hatırlatalım. Yıl 1992. Tarih 29 Temmuz. İktidarda DYP-SHP koalisyonu var. Adalet Bakanlığı koltuğunda Seyfi dede var.
Ve katiller, bir emekli oramirali vurduktan, Seyfi dedenin savcıları uykuda olduğu için, veya teröristleri koruyup kolladıkları için, kaçarak kayıplara karışıyorlar. Yıllar sonra katiller yakalandığında da, sanmayın ki şimdi 25 yıl sonra tahliye olan PKK’lılar gibi onlar da 25 yıl cezaevinde kaldılar.
Bugünlerde şehit ailelerini kışkırtarak PKK’nın silah bırakmasına karşı etkinlikler organize eden ne kadar soldan çarklı sözde hukukçu varsa, hepsi o general katillerinin avukatlığını yapıyorlardı.
Ve sonuçta general katilleri, 15 yıl bile cezaevinde kalmadan, o solcu avukatların yaptıkları yaygaralar, Cumhuriyet gazetesi başta olmak üzere solcu medya organlarının yaptıkları yalan üzerine inşa edilen savunma haberleri sonrasında tahliye oldular.
Hukuki kılıf olarak da, etkin pişmanlık yasası dediler. Kravat indirimi dediler. 15 yılda tahliye oldular. Ama şimdi, 25 yıl cezaevinde kalan PKK’lıları, sanki dün girmişler, bugün çıkıyorlarmış gibi gösteriyorlar. Herkes dürüst olsun.
Katil; hangi örgütün elemanı olursa olsun, affedilmesin.
Ama kimse yanardönerlik de yapmasın.
Kent uzlaşısı yaparken, kendilerine koltuk kazandırması için PKK’lıların aslında çok da kötü insanlar olmadığını söyleyip, Kandil’de sigara izmaritlerini yerlerden topluyorlar algısı yapanlar.
Şimdi PKK silahı bırakırken, 25 yıl cezaevinde yatan teröristleri, kirli bir anlaşma sonucu tahliye oluyorlarmış gibi göstermesinler.
Yeni Akit
Yorumlar22