Fatih Altaylı, “Selamlar Emre” diyordu.

Siz onu, “Saygılar Gökalp” diye okuyabilirsiniz.

Altaylı, “bizim çocuklara” diye özetliyordu..

Siz onu, “Kriptocu Gökalp’ın milleti dolandırarak sahibi olduğu paralarla maaşlarını ödediğimiz kadro” diye anlayabilirsiniz..

Altaylı, “Derya’yı, Özgür’ü, Bengü’yü, tüm ekibi, hepinizi çok özledim” diye yazsa da..

Siz bunu, uyuşturucu kullanan, kripto para ve karanlık ilişkiler ağı ile topladığı paraları aklamak için ona-buna-şuna sponsor olan Gökalp sayesinde kurulan televizyon ekibi diyebilirsiniz..

Altaylı, “Gülay ile 30 yıldır ilk kez bu kadar ayrı kaldık” diyorsa..

Hürriyet gazetesinden bu yana, CNN’de, Sabah’ta, Habertürk’te, şimdi de özel youtube kanalında kendisinin sır küpü, dün koca koca medya patronlarının ancak ödeyebildiği maaşı, şimdi dandikten bir kripto şirketi üzerinden ödeyebilen Gökalp’in paraya boğduğu eleman diye anlayın..

Ha, bu işin içinde, Fatih Altaylı’nın ve Habertürk’ün eski patronu Turgay Ciner var mı, onu da iyiden iyiye ve derinlemesine araştırmak gerek.

Ama, nerede ise bir televizyon kadrosu oluşturan, topu topu yarım saatlik bir çekim için, kendi ağzı ile bize ifşa ettiği bilgilerden anladığımıza göre, 5 kişiyi isimlerini sayacak kadar önemli kadrolarda yanında çalıştıran, belki bu sayının üç beş katı kadar da ismi zikredilmeyecek alt işlerde insan çalıştıran Fatih Altaylı’nın çıkışlarını yorumlamamızda, son üç gün içinde önemli gelişmeler yaşandı..

Yavuz Ağıralioğlu’nun değerlendirmesi ile “sayın”, benim değerlendirmem ile “Dindar görünce hop hop zıplayan küfürbaz” Fatih Altaylı’nın sponsoru Gökalp İçer tutuklandı..

Birileri şöyle diyebilir:

Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olduğu için tutuklandı. 

Fatih Altaylı, cumhurbaşkanı adayı olduğu için tutuklanan Ekrem İmamoğlu’na destek verdiği için tutuklandı. 

Gökalp İçer de, Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olduğu için tutuklandığında, ona alkış tuttuğu için tutuklanan Fatih Altaylı’ya küçük bir televizyon ekibi kurup, finanse ettiği için tutuklandı.

Gerçek öyle mi, bakalım.

Gökalp İçer tutulandı, doğru..

Altaylı’ya sponsor olduğu için mi tutuklandı?

Hayır..

Aslında, Gökalp İçer’in karanlık ilişkileri önceden araştırılsa idi.

Belki o sponsorluğun arkasında, İyi Parti’yi palazlandırmak, bu kapsamda, Yavuz Ağıralioğlu’nun cezaevinde Altaylı’yı ziyaret etmesini sağlamak için girişimlerde bulunmak, bunları kripto para ilişkileri ile oluşturulan finans ile sağlamak sebeplerinden dolayı gerçekler çok önceden  ortaya çıkarılır ve tutuklanması gerekirdi.

Ama Türkiye’de, bu ilişkiler yumağının ortaya çıkarılması, zaman alıyor..

O arada da insanlar ölüyor..

İyi olmuyor..

Ama bu süreçte yaşananları doğru değerlendirirsek, en azından yeni ölümler yaşanmaz, yeni karanlık ilişkiler yumağı toplumu sarmaz, maskeler indirilmiş olur.. 

Kripto para ve karanlık ilişkiler ağı ile milyonlarca sponsorluk parası ödeyebilecek bir potansiyele ulaşan, Fatih Altaylı’nın da bu anlamda patronu diyebileceğimiz Gökalp İçer’in, son aşamada, uyuşturucu kullanacak kadar sefih bir hayat tarzı ve en nihayetinde bir kadın; bir kadın avukatı uyuşturucu vererek öldürme noktasına gelmesi, Türkiye’deki birçok kişinin maskesini de indirmiş oldu..

Haykırıyorum..

Heeeyyy. Neredesiniz, kadın hakları savunucuları..

Laik, seküler kadın hakları savunucuları.. 

Çağdaş kadın hakları savunucuları.

Feministler..

Heyyy neredesiniz, “Toplumu uyuşturucu belası kuşattı. Uyuşturucu baronları her yerde. Her sokak başında, uyuşturucu alınıyor, satılıyor” diyen hokkabazlar.

Bir kadın avukat.

Hem de eğitimli; yüksek tahsil yapmış bir avukat kadın..

Uyuşturucu verilerek öldürüldü..

Ben ölümün hiçbir tarafından hoşnutluk duymam.

Ama eminim, bir kadın öldürüldüğünde, “Erkek mi öldürmüş” diye soran ve eğer cevap “evet” ise sevinen güruhun riyakarlığını ispatlamak için, tekrar haykırıyorum: “Duydunuz mu, o kadını uyuşturucu ile öldüren, bir erkek.”

Niye tepki vermiyorsunuz?

Niye haykırmıyorsunuz, “Bittik.. Her gün öldürülüyoruz.”

Niye isyan etmiyorsunuz: “Yetti artık.”

Katilin, Fatih Altaylı’ya sponsor olmasından mı kaynaklı, bu sessizliğiniz..

Rezidansın 20. katından atılan, aldatılmış gencecik kızların da haklarını arayın..

Ama, ne oldu, Fatih Altaylı’nın sponsoruna sıra gelince, niye suspus oldunuz ki?

Rezidanslardan atılan, “intihar etti” diye cinayeti örtbas etmek isteyenler için yaptığınız haklı mücadeleyi, niçin avukat bayan için tekrarlamıyorsunuz.

“Bu katil, bizim gibi düşünüyor. Tayyip Erdoğan’a düşmanlık yapıyor. Erdoğan’ı devirmek isteyenlere para akıtıyor. Onun suçunu görmezden gelelim” mi diyorsunuz?

Cumhuriyet gazetesini açıyorum..

Şişli’de kocası tarafından öldürülen kadını birinci sayfadan veren. Ki, asla eleştirmiyorum.. Vermelidir..

İsparta’da üniversiteli kızın evde dövülerek öldürülmesini birinci sayfadan veren Sözcü gazetesi.. Ki, eleştirmiyorum. Vermeliydi..

Muğla’daki vahşice öldürülen genç kızı manşetten veren Birgün gazetesi..

Şimdi suspus olmuşlar..

Birinci sayfalarından cinayeti görmüyorlar..

Kadın cinayetini görmüyorlar..

Sıradan bir ölüm sözkonusu imiş gibi, bir anlamda da haksız bir gözaltı varmış, bir işadamı gereksiz yere suçlanıyormuş gibi, Cumhuriyet gazetesi 8. sayfasında, “ICRYPEX’in kurucusu İçer gözaltına alındı” diyor..

Sözcü gazetesi ise, “Ünlü borsacının evinde kokain koması” diyerek, ilerde gelebilecek sponsorlukların alt yapısını oluşturmaya çalışan yumuşak bir başlık kullanıyor..

Haydi beyler..

Şeyh Ahmet Yasin gibi, 80 yaşındaki tekerlekli sandalyedeki bir insanı sabah namazı dönüşünde İsrail füzesi ile şehid edildiğini gizleyip, “Şeyh Ahmet Yasin, İsrail’in, FKÖ’yü tasfiye etmesi için cezaevinden çıkardığı adam” tanımlamasının arkasındaki güç ortaya çıkıyor..

Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan insanımıza yumruk atana, “Eline sağlık” diyen Altaylı’nın arkasındaki para gücü ortaya çıkıyor..

Cumhurbaşkanı’nı, “Bu millet padişahlara suikast düzenleyen bir millettir” diyerek, tehdit etmeye kalkışan Altaylı’nın arkasındaki para gücü ve o gücün indirdiği maskeler, şimdi daha net görülüyor.

Gökalp İçer’in kolundaki Davut yıldızı, birçok şeyi anlatıyor..

Yeni Akit