O; Anadolu’nun değil, sizin pavyonunuzun sözü
- GİRİŞ21.08.2025 09:02
- GÜNCELLEME21.08.2025 09:02
Sözcü gazetesi başlığı şöyle atmış: “Müjdat Gezen’e şaka gibi soruşturma”..
Şaşırıyorsunuz; emniyet, savcılık nasıl bir absürt soruşturma açmış acaba diye merak ediyorsunuz.
Cumhuriyet gazetesi ise aynı haberi şu başlıkla okuyucularına aktarmış: “Yazarımız Müjdat Gezen’e soruşturma! Vatan Emniyette ifade verdi: Kadınları yücelten sözlerim suçlama konusu oldu”..
AK Parti iktidarından tam da bu beklenir. Diyanet hutbesinde kadınlar aşağılanıyor, ak Parti iktidarı da Müjdat Gezen, kadınlara yönelik onları yüceltici bir cümle kullandı diye savcılık hemen soruşturma başlatmış, diye düşünüyorsunuz.
Halk TV’de ise aynı konu şu başlıkla verilmiş: “Müjdat Gezen’e soruşturma başlatıldı sebebine yok artık diyeceksiniz”..
Gittikçe merakınız artıyor değil mi?
“Kim bilir ne kadar absürt bir soruşturma açılmıştır” diyerek, AK Parti seçmeni bile, savcılara laf saydırma kıvamına getirildiğini tahmin edebiliyorsunuz değil mi?
Sol medyanın diğer ilkesizlerini tek tek somutlaştırarak, vaktinizi almayayım.
Müjdat Gezen’e destek veren, “Müjdat Gezen yalnız değildir diye başlatılan kampanyaları belirtip, savcıların, saçma sapan bir soruşturma açmış oldukları şeklinde haberlerle oluşturulmak istenen algıyı hatırlatıp, soruşturma açılan sözler neler, onu size aktarayım.
Müjdat Gezen, Ayşenur Arslan isimli soldan çarklı sözde gazeteci ile bir programda söyleşi yapıyor.
Söyleşi de şu sözleri sarf ediyor:
“Anadolu’da bir laf vardır, anan kesin anandır, ama baban belki babandır”..
Bu hokkabazların bilgiç konuşmalarına.
Onlar, “Anadolu’da bir laf vardır” diye söze başlasalar da, onların hayatları Anadolu’da değil, barda pavyonda, gece kulübünde, eğlence mekanlarında geçtiği için, o mekanların sözlerini Anadolu’da söylenmiş gibi takdim ederler.
Müjdat Gezen’in çok yakın arkadaşı Metin Akpınar özelinde anlatalım.
1980'li yıllarda, gösteri için Antalya’ya gider ve orada gösteri sonrasında kendisine iltifat eden bir genç kız ile geceyi geçirir. Aralarında bir evlilik ilişkisi yok. Nerede akşam orada sabah mantığı. Bugün bu kızı kirletirim yarın bir başka kızı. Param var, şöhretim var, Atatürkçü kimliğim var, kimse bana dokunamaz..
Bir gecelik ilişkiden iki kız çocuğu doğar. Anne bu çocukları bir aileye evlatlık olarak verir.
Müjdat Gezen diyordu ya, “anne bildiğiniz annenizdir ama, babanız belki”..
Müjdat Gezen’in yakın arkadaşı Metin Akpınar örneğinde, kız çocukları bir aileye evlatlık verildiği için, anne bildikleri de anne değil, baba bildikleri de baba değil.
Yıllar sonra, kız çocukları büyüdükleri ailenin, kendi anne-babaları olmadığını öğrenirler. Araştırırlar ve öz annelerini bulurlar.
Anneyi bulduk, ya baba?
Müjdat Gezen’in sürekli içinde bulunduğu, meyhane-pavyon kültüründe sık sık karşılaşılan, “annen annendir ama, baban belki” gerçeği, Metin Akpınar’ın hayatında birebir yaşanmış.
Kız çocukları 34 yaşına geldikten sonra babalarını bulabilmişler.
Müjdat Gezen işte kendi hayatında kendi çevresinin hayatında yaşanan bu rezillikleri, Anadolu’ya mal etmeye çalışıyor.
Aslında anneleri de takdir ediyor, kadınları aşağılıyor.
“Anne gördükleriniz biyolojik olarak da annenizdir. Ama o anneleriniz, görünen babalarımızın dışında kim bilir kimlerle ne ilişkiler yaşamıştır da siz doğmuşsunuzdur” diyerek anneleri toptan töhmet altında bırakıyor.
Ama savcılık soruşturma açtığında, “ben kadınları yüceltmek istedim” diyor.
Annelerin doğdukları çocukların kimden olduğu belirsizmiş gibi imada bulunmak, kadınları nasıl yüceltebilir ki?
Kemalist kafanın Türkiye’yi getirmek istediği nokta işte bu.
Anadolu’da bir laf vardır diye söze girerler ama.
Aslında söylemek istedikleri, Anadolu’yu getirmek istedikleri noktadır.
Zürriyeti belirsiz bir toplum inşa etmek istiyorlar.
Kendi özel hayatlarında yaptıkları rezilliklerin tüm topluma, Anadolu’ya da yayılmasını istiyorlar.
Onun içindir ki Müjdat Gezen’le aynı gazetede yazan Zülal Kalkandelen, “kaçın kızlar kaçın babalarınızın evinden kaçın” başlıklı yazılar kaleme alıyorlar. Babalarının evinden kaçan kızlar da, Metin Akpınar’ın, Müjdat Gezen‘in günlük şehvetinin tatmini için bir gecelik ilişkilere muhatap oluyorlar.
Ve rezilliğiyle tüy diken son nokta.
Yaptığı zamparalıkları büyük bir maharetmiş gibi kitaplara bile derç edecek şekilde ahlaksızlığa imza atan Müjdat Gezen, yaptığı hakaret sebebiyle açılan soruşturmada kendisini şöyle savunuyor: “Aslında Peygamberimiz Hz. Muhammed’in söylediği ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’ sözünün şaka yollu bir anlatımıdır.”
Hani Müjdat Gezen 82 yaşındadır, bunamıştır.
Aklın yitirilmesi, dini sorumluluğu da kaldırır, cezai sorumluluğu da kaldırır.
Ama, “Cennet annelerin ayağı altındadır” hadisi şerifini, “anan bellidir ama baban kim bilir kimdir” sözüne dayanak yapılması ve bunun koca koca medya organlarında makul bir savunma gibi anlatılması nasıl bir akıl tutulmasıdır.
Veya şöyle soralım: Ağam, her türlü ahlaksızlığı yaptıktan sonra, her gün küfür ettikleri Peygambere, “Peygamberimiz” diyerek, bizimle kafa mı buluyorlar?
Sözcü, Cumhuriyet, Birgün ve diğerleri.
Sabahtan akşama kadar hemen her haberlerinde ateizmi överlerken, şimdi “Peygamberimiz” içerikli bir savunmayı, gerçekleri tersyüz etmek için mi allayıp pulluyorlar.
Ve kadın derneklerine soruyorum:
Kadınlara yapılan bu ahlaksızca saldırıyı savcıdan önce sizler mahkum etmeli değil miydiniz.
Diyanetin hutbesinde kadınların saygın olarak yaşamaları için tesettür tavsiye edildiğinde saldırıya geçen feministler, Müjdat Gezen’in bu ahlaksız ifadesine gerekli cevabı çok önceden vermeleri gerekmez miydi?
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi
Yorumlar2