Bugün CHP büyük kongresi ile ilgili karar çıkma ihtimali var.

Duruşma ertelenebilir, karar başka güne kalabilir..

Ama benim kanaatim o ki, Türkiye bu tür konularla daha fazla meşgul edilmemeli..

Parti hakkında kapatma davası sözkonusudur..

Partinin şaibeli isimlere teslimi sözkonusudur..

“Deliller daha sıhhatli incelensin. Acelemiz ne” derim..

Ama sonuçta verilecek karar ile, 2 sene önceki genel başkana şimdi geçici başkanlık görevi verilecek.

CHP’yi 13 yıl yöneten genel başkana, geçici başkanlık verilip, partili yeniden kongreye götürmesi istenecek..

Yeni yönetim kendisine güveniyorsa..

“İstediğiniz kadar yeniden seçim yapalım. Biz hazırız” demeleri gerekir..

Ama diyemiyorlar..

Mutlak butlan kararı çıkmasından korkuyor, yeniden yapılacak seçimde dağıtacak paraları kalmadığı için, seçilme imkanları olmadığını gördükleri için, mutlak butlan kararı verilmesini istemiyorlar.

Bunun için, manavlarda limon bırakmamışlar..

Yok yok, şehriye çorbasına sıkmak için değil..

İllegal gösteri yaptıklarında, sıkılacak biber gazına karşı tedbir amacıyla market market dolaşıp, limon stoku yapmışlar..

Limonun yanısıra, tohlarca makarna almışlar.

En kolay yemek olarak düşünmüşler, CHP Genel merkezini mutlak butlan kararı sonrasında terketmemek, gerekirse orda kalırken aç kalmamak için makarna stoklamışlar.

Bunlarda kuş kadar akıl yok..

Mutlak butlan kararı verilirse..

Siz o binada, kaç gün durabilirsiniz..

Polis hiçbir zorlama filine başvurmasa bile..

Doğalgazı kesti mi. Elektriği kesti mi. Suyu kesti mi.. 

Mal mal bakarsınız..

Ama derseniz ki, “Biz CHP’li belediyelerde, zaten benzeri yoklukları yaşıyoruz. Buna alışığız”...

Buna da itirazım olmaz..

Yine de mutlak butlan kararı çıktığı takdirde, genel merkezi işgal edeceklere hatırlatayım..

Diğer suçlarınızın yanısıra, bir de bundan dolayı yargılanırsınız.

Oysa bu davalarla uğraşacağınıza..

Çözüm çok basit..

“Tamam beyler. mutlak butlan kararı veriyorsanız, verin. Hodri meydan. Hemen kongreye gidelim.. kim karşımıza çıkarsa, eze eze seçimi kazanalım.” demeleri gerekiyor.

Diyemiyorlar.

Çünkü önceki seçimi, delege satın alarak kazanmışlardı..

Biliyorum, delege satın almayı, parti kongresini rüşvet paraları ile dizayn etmeyi, konuya vakıf olmayan birçok CHP’li, uçuk iddialar olarak tanımlıyorlar.

“Yok canım. Koca bir partinin kongresini, rüşvet paraları ile yönetmek, seçilecek kişileri belirlemek ne mümkün” diyorlar..

Buna ihtimal vermiyorlar..

Bunun testi kolay..

Rüşvet paraları ile delegeler satın alınıp kongre kazandığı belirtilenler, “Buyrun kongrenin yenilenmesine itirazımız yok” deseler..

“2 yıl önce, mahalli seçimlerde CHP’nin yakaladığı başarı (!) henüz gerçekleşmemişti. Şimdi 2024 mahalli seçimlerinde elde ettiğimiz başarı sayesinde, yeni yönetime delegelerimiz daha büyük teveccüh göstereceklerdir” desinler..

Tartışma bitsin..

CHP içindeki, “Kongrelerde rüşvet paraları ile yönetim belirlemek nasıl olabilir” hayretine düşenlere hatırlatayım..

Burası Türkiye..

Evet; AK Parti iktidarında, Türkiye düne göre daha iyi bir konuma geldi ama.

Eski Türkiye’nin tümü ile bitirildiğini söylemek de mümkün değil.

Dünkü Türkiye’de, yolsuzluk paraları ile vatandaşa konser veren, yarım ekmek döner ve ayran dağıtarak % 7.5 oy alan bir Genç Parti vardı..

Evet, 2002 milletvekili seçimlerinde, Cem Uzan, genel başkanı olduğu Genç Parti mitinglerinde, yarım ekmek döner dağıttı. İbrahim Tatlıses’e konserler verdirdi. Ve ilk girdiği seçimde, % 7.5 oy aldı.

Peki bir siyasi partinin, en ünlü sanatçılara konser verdirerek ve üstelik konsere gelen onbinlerce kişiye yarım ekmek-döner-ayran dağıtacak parası nasıl olabilir?

Uzan Holding’e ait İmarbank’ın içi boşaltılırsa..

Hazine’den izin alınmadan, “Hazina bonosu satışı” yetkisi varmış gibi, kendilerine ait gazetelerde ve televizyonlarda bunların reklamları yapılabilirse, milletten milyarlarca lira toplanabilirse..

Bu paranın bir kısmı harcanarak, millete yarım ekmek döner dağıtılır.

Ve onların oyları o partiye yönelmesi sağlanabilir..

Hatırlıyorum o tarihteki muhabbetleri..

O paraların yolsuzluk parası olduğu söylendiğinde, hırsızlık sonucu elde edilen paraların bir kısmının yarım ekmek-döner şeklinde millete dağıtılıp, ardından seçim kazanırlarsa, ülkeyi hepten soyacakları söylendiğinde, nice dürüst insanlarımız, “İktidarda değilken bile millete bir öğün yemek dağıtabiliyorsa. Bu adam iktidara gelirse, çok daha fazlasını yapabilir” diyerek, tehlikeyi önemsemeyen cevaplar verebiliyorlardı.

“Uzan Holding eskide kaldı” diye kimse düşünmesin.

Geçen hafta el konulan Can Holding örneği de, Uzan Holding’in bir başka versiyonudur..

Adamlar sigara kaçakçılığı yaparken topladıkları parayı sisteme sokmak için.

“En itibarlı iş ne? Eğitim işi. Kolej sahibi olmak., Üniversite sahibi olmak. O zaman biz de sigara kaçakcılığından topladığımız paraları sisteme sokmak için, kolej sahibi olalım. Üniversite sahibi olalım” demişler.

Ve Doğa Koleji’ni satın almışlar. Bilgi Üniversitesi’ni almışlar..

Kolej sahipliği ile, sigara kaçakçılığını yanyana getirebilir misiniz?

Mümkün değil..

Üniversitede, onlarca profesör var. Bir tanesi de mi, “Beyler, bize maaş veriyorsunuz ama. Sizin ne iş yaptığınızı, nereden para kazandığınızı tam bilmiyoruz. Kusura bakmayın, ya yeterince bize açıklama yapın. Ya da biz, sizin sahipliğinizdeki üniversitede, öğrencilere ders vererek, onların ideallerini çok acı bir tecrübe ile yok edemeyiz” dememişler..

Nasıl bir iş değil mi?

Profesör, üniversite öğrencisine ders veriyor. Hukuk dersi veriyor. Ama maaşı aldığı adam, sigara kaçakcılığı yapıyor..

Küçükçekmece Başsavcılığı tarafından operasyon yapılana kadar, kimsenin böyle bir şeye ihtimal vermemesine rağmen, bugün tüm kamuoyunda, bu operasyonun haklılığı kabul ediliyor.. Gerçekten operasyonun arkasında siyasal bir amaç olmadığı genel kabul görüyor..

İşte bu örneklerden hareketle, CHP’lilere çağrım şu:

Can Holding’e yapılan operasyon, nasıl ki Habertürk’teki yayınlardan kaynaklı değilse. Sigara kaçakçılığı yapıldığı için bu holdinge el konuldu ise.

CHP’ye yapılan operasyon da, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olduğu için yapılmış bir operasyon değildir..

Ekrem İmamoğlu’nun rüşvet çarkı ile ülke siyasetini dizayn etme girişiminin engellenmesi için yapılmış operasyonu, CHP’liler de artık görmeli..

Bu şebekeden ülkeyi ve partilerini kurtarmalıdırlar..

Yeni Akit