Dürüstlük pozları takınan solcu internet sitelerinde, kemalist teğmenlerin mektupları yayınlanmış.

Cumhuriyet’te yayınlanır. Normaldir derim. Sözcü yayınlar, normaldir derim.

Ama zaman zaman Mustafa Kemal için diktatör nitelemelerinde de bulunan bazı solak medya mecralarının, kemalist teğmenlerin mektubunu büyük iştahla yayınlamaları, gerçekten ilginç..

Büyük ihtimalle, “dindar subay mı- kemalist subay mı” ikileminde kalmışlar.. tercihlerini kemalist subaydan yana koymuşlar.

Şunu da hemen belirteyim..

Dindar subaydan kastımız, Mustafa Kemal düşmanı subay değildir..

Dindar subaydan kastımız, Mustafa Kemal’in doğruları ile birlikte, yanlışlarını da söyleyebilen, ona ilah gözüyle bakmayan subay demektir..

Gündemimizdeki TSK’dan ihraç edilen kemalist subayların hemen, “Vaaay. Atatürk düşmanı” diyeceklerini biliyorum..

Ama onlar, kendilerini öz eleştiriye tabi tutmaları gerekiyor..

İllüzyon ile üç kişiyi aldatabilirsiniz.

Beş kişi aldatabilirsiniz..

Ama bu toplumun tamamını aldatamazsınız..

“Üniforması haksızca elinden alınmasına rağmen ruhunda askerlik şerefini hâlâ taşıyan Türk subaylarıyız” diyen ihraç edilmişlere soruyorum:

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde teğmenlik yapan silah arkadaşlarınızın anneleri için o ağza alınmayacak sözleri sarfedenler olarak, siz kendinizi “şerefli Türk subayı?” olarak mı görüyorsunuz?

Suriye’de operasyona çıkıldığında, silah arkadaşını teröristten önce vuracağını söyleyen sizler mi, “şeref”ten bahsediyorsunuz.

Vurduktan sonra da, “teröristler vurdu” alçaklığını yapacaktınız değil mi?

Konuşun, konuşun beyler..

“Bizler sizin bağrınızdan çıkmış, sizin desteklerinizle bugünlere gelmiş ve sizlerin bekası ve aziz vatanın bölünmez bütünlüğünü korumak için gerekirse canını ortaya koymak üzere yemin etmiş, üniforması haksızca elinden alınmasına rağmen ruhunda askerlik şerefini hala taşıyan Türk subaylarıyız” diyen arkadaşlar..

Siz, bu milletin bağrından çıkmış olamazsınız..

Üzerinden iki yıl geçti..

Hâlâ bir özür mesajı vermediğiniz halde, vatanın bölünmez bütünlüğü derken bile, milletin aklı ile alay ediyorsunuz.. Vatanı, silah arkadaşınızı haince vurarak mı bölünmez yapacaksınız siz..

Oturun biraz düşünün.. Sözcü’nün, Cumhuriyet’in dolduruşu ile kendinizi pir-ü pak ilan etmeyin.

“Hata yapmışız” deyin. 

Bu milletten özür dileyin.

Teğmen arkadaşlarınızdan özür dileyin..

Arkadaşlarınıza isnat ettiğiniz şey, “Atatürk’e saygısızlık”..

Ama siz annelere küfür ile başlıyorsunuz..

Teröristle mücadele sırasında, teröristten daha büyük bir alçaklığa imza atmaktan bahsedip, yanınızdaki silah arkadaşınızı vurmaktan dem vuruyorsunuz..

Sonra “vatanın bölünmez bütünlüğü” diyorsunuz..

Yanındaki silah arkadaşını vurmaktan bahseden adamda vatan sevgisi ne arar?

Ki, bu ifadeyi, kahve muhabbeti olarak da, kimse değerlendirmesin.

Bu konuda kahve muhabbeti olmaz, bu bir..

Zaten teröristlerle çatışmaya gitmeye kalmadan, Tuzla Piyade Okulu’nda teğmen arkadaşlarınızı topluca dövmeye kalkmanızdan belli ki, teröristle çatışırken bile, o ihaneti de yapacak bir mantıktasınız..

Silah arkadaşını terörle mücadele ederken çaktırmadan vurmaktan bahseden adamlar, bakın mektuplarında hangi ifadeleri kullanmışlar:

“15 Temmuz’da tarikat ve cemaatlerin ordu içinde yapılandığında Türk milletinin ne büyük bedeller ödediğini bilen”..

Hokkabazlık yapmayın beyler..

Tarikat ve cemaat demeyin.

CIA kuklası grup deyin..

TSK içinde hangi tarikat, hangi cemaat, 300 generalden yarısını kendi mensuplarından isimlerden oluşturabilir?

CIA desteği ile yapılmış bu..

ABD kuklası adamlar eli ile döşenmiş bu kumaş..

Eğer FETÖ’de baskın unsur tarikat olsa idi, dini grup anlamında cemaat olsa idi. CIA bu işin içinde olmasa idi..

Bana 15 Temmuz’da TSK içinde etkin olan 150 generalin dışında, 5 tane de başka bir cemaatten, başka bir tarikattan general göstermelisiniz.

Var mı, başka cemaatten bir general?

Yok..

O zaman, cemaat oldukları için değil, CIA kuklası oldukları için TSK’da yer bulmuşlar..

CIA kuklası oldukları için darbeye girişmişler..

Ama siz, CIA kuklası olanları, o istihbarat örgütünden tek kelime etmeden, bu vatanın düşman işgalinden kurtarılması için canını vermiş yüz binlerce insanımızı da rencide edecek şekilde, “tarikat” diyorsunuz, “cemaat” diyorsunuz, töhmet altında bırakıyorsunuz.

Aynı teğmenler, mektuplarında diyorlar ki:

“Cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi başkomutanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün aziz hatırasına alenen saldırı ve saygısızlık yapan sözde teğmen ile ona destek veren diğer iki teğmene tepki göstermeyi vatani görev bildiğimiz için sessiz kalmayı ne damarlarımızda akan asil kana, ne de üzerimizde bulunan ve ruhumuza işlemiş şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri üniformasına yakıştıramadığımdan tepkimizi gösterdik.”

Bu mektuba imza atanlara soruyorum..

İddianız ne?

10 Kasım’da Atatürk fotoğrafını bir teğmen yakasına iğnelemedi. Onun savunması ne?

Bana iğne yetişmedi..

Bu tartışmalı olayda, siz teğmen arkadaşınızı dövmeye kalkacağınıza..

Sizin için, “PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyen adamlara tepkinizi gösterseniz ya..

TSK için, “kimyasal silah kullanıyor” diyen ahlaksızlara tepkinizi gösterseniz ya.

Onların “iğne kalmamıştı” diye bir savunmaları bile yok..

“Söyledik, yine söyleyeceğiz” diyorlar..

Sizin de önceki dönem içinde bulunduğunuz TSK’ya kimyasal silah kullanıyor diye iftira atan adamlara küçücük bir tepkiniz yok..

Ama tartışmalı bir olayda, kendi teğmen arkadaşınızı bırakın legal bir tepkiyi, bir de dövmeye kalkıyorsunuz..

Ve soruyorum..

TSK’ya, sizin de eski dönemde içinde bulunduğunuz o subaylara “kimyasal silah kullanıyor” diyenleri alkışlayan Sözcü, Cumhuriyet; söyler misiniz, şimdi sizi niye destekliyorlar?

TSK’ya iftira atanların avukatlığını yapan Erinç Sağkan, niçin sizin de avukatınız oluyor?

Ne sanıyorsunuz, bu milleti korkutacağınızı, mektup yazarak, sindireceğinizi mi sanıyorsunuz?

Bir de şöyle yazmışlar, mektuplarına: “Hakkımızda çıkan haberler ile bizler ve ailelerimiz töhmet altında bırakılırken, hakkımızda aşağılık yöntemlerle iftiralar atılırken ..” 

Hangisi yalan beyler?

Annelere ettiğiniz küfürler mi yalan, silah arkadaşınızı vuracağınızı yazdığınız ifadeler mi yalan. 

Söyleseniz de, biz de öğrensek..  

 

Yeni Akit