10 yıl öncesine kadar, Türkiye’de başörtü yasağı vardı..

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye’yi 30 yıl geriden takip ediyor. Dolayısı ile orada da, başörtü yasakçıları henüz tasfiye edilmiş değil.. Başörtü özgürlüğü henüz gelmiş değil.

Kıbrıs’ın laikçileri, yavru vatan Kıbrıs’da dini bir faaliyet gördüler mi, kıyameti kopartıyorlar.

Eğitim sendikaları, lisede başörtüyü yasaklatmak için deli divane oluyorlar.

Kıbrıs’ta dini özgürlüklere yasakçılığı kim temsil ediyor?

Tufan Erhürman.

AK Parti ayarında dini hassasiyetleri olduğunu belki söyleyemeyiz ama..

Ersin Tatar da, Tufan Erhürman’a kıyasla, dini özgürlüklerin kısıtlanmasının yanlış olduğu görüşünde..

Açıyorsunuz televizyonları. İnternet sitelerini. Gazeteleri..

Seçimden önceki gün de..

Seçim sonuçlarının ilk açıklandığı, Tufan Erhürman’ın da kazandığı belirtilen saatlerde de..

Türkiye’de başörtü yasağını savunan, laiklik diyen, Atatürk diyen, kemalizm diyen kim var ise, hepsi Tufan Erhürman’dan yana..

Türkiye’de “Başörtü yasağı zulümdür. Yanlıştır. Özgürlüklere dokunulmaması gerekir” diyen kim var ise, hepsi Tufan Erhürman’ın karşısında..

Tufan Erhürman’ın söylemlerine bakıyorsunuz.

Destekçilerinin söylemlerine bakıyorsunuz..

Tele1’e, Halk Tv’ye, Sözcü Tv’ye bakıyorsunuz.

Hepsi Kıbrıs rum kesiminin AB üyeliği üzerinden ağlaşıyorlar..

Hele bir gazeteci sıfatlı bayanın televizyondaki konuşmasına denk geldim ki..

Resmen ağlıyor..

“Benim çocuğum ne olacak” diyor.

Kıyaslaması ise şu:

“Bizim 1 metre ötemizdeki rum kesiminde şu var. Bizde yok.”

Batsın sizin kapitalist dünyanız..

Batsın sizin, her şeye maddi değerlerle ölçüm yapan felsefeniz..

Senin çocuğun AB üyesi olduğunuzda ihya olacak, öyle mi?..

AB üyesi olmayınca da rezil mi olacak, öyle mi?

Siz AB hayranlığı ile deli divane olacağınıza..

 AB’yi mahkum etseniz ya..

“Nasıl bir çakalsınız ki, bir metre aşağıdaki adanın bir bölümünü temsil edenleri üye yapıyorsunuz. Oraya para akıtıyorsunuz.. 1 metre yukarısını, görmezden geliyorsunuz. Nasıl çakallarsınız siz” deseniz ya..

Aynı Tufan Erhürman destekçisi sözde KKTC’li gazeteci, İran füzesinin tepesinde patlamasından korktuğundan bahsediyor..

Ama İsrail füzesinin kafasında patlamasından korkmuyor..

İsrail’in attığı füze sayısı milyon milyon ise. İran’ın attığı füze sayısı sadece 100.

Ama Tufan Erhürman destekçilerinin bakış açısı şu: “İran füze atarsa, çocuğum ne olacak?”

İsrail’in attığı milyon füzeye rağmen, sen onu tehdit olarak görmüyorsan, sana ne anlatabiliriz ki?

İsrail’in dostluğuna güveniyorsan.

İsrail’in katlettiği, ateşkese rağmen hala katlettiği onbinlerce çocuğu gördüğün halde..

Hastaneleri vurduğunu gördüğün halde..

Bombalanarak yıkılmış binlerce binanın enkazının altından daha kaç çocuk çıkacağı bilinmediği bir süreçte..

İsrail’den korkmuyorsan.. Hatta ondan bir zarar gelmeyeceğine inanıyorsan.

Hani inancımızda beddua etmek yoktur ama.

İnsanın; Gazze’li çoçukların başına gelenleri, nasıl bir akıl yaşıyorlarsa, İsrail’i tehdit olarak görmeyenlere de dileyesi geliyor..

Dini hassasiyetlere saygısızlar..

Peki dini hassasiyeti olanların uzak durmaya çalıştıkları rezillikler konusunda ne düşünüyorlar.

İşte o anda, birden özgürlükçü kesiliyorlar.

LGBTİ için, aileyi yıkan bu fitne için özgürlük istiyorlar.

Hem de lise seviyesinde eylemler yaparak, LGBTİ özgürlüğünü talep ediyorlar..

Türkiye’deki siyasi tartışmalarda, zaman zaman “sen dedin, ben dedim” noktasında konu düğümleniyor..

“AK Parti, 2018 seçimlerinde SP’ye 20 milletvekili vermedi. SP de CHP ile ittifak yapmak zorunda kaldı.” gerekçeleri ile, başörtü yasakçısı CHP’yi, LGBTİ destekçisi CHP’yi kendilerine uygun bir ittifak partisi gibi göstermeye çalışan Milli Görüş iddiasında abilerimiz var.

Ama buyrun Kıbrıs üzerinden, kim kimi destekliyor bakalım.

Yolumuzu seçelim..

Bir imam gördüğünde kırmızı görmüş boğa gibi saldıran ne kadar insan varsa.. Hepsi Tufan Erhürman’dan yana. Türkiye’de dindara hakaret eden ne kadar tip var ise, onlar da Tufan’dan yana..

Kıbrıs’ta bırakın Tayyip Erdoğan benzeri bir siyasetçiyi.. Olsun olsun Turgut Özal benzeri bir siyasetçi olarak tanımlayacağım Ersin Tatar’ı ise, dini özgürlüklere saygılı insanlar “ehven” sıfatı ile ve “kerhen” destekliyorlar..

Yine, KKTC’de ne kadar LGBTİ’ci var ise Tufan’dan yana..

Türkiye’deki LGBTİ’ciler de, Tufan’dan yana..

“LGBTİ hastalıktır” diyenler, Kıbrıs’takiler de, Türkiye’dekiler de, Tufan’ı istemiyorlardı..

Haydi bakalım Saadet Partililer, bu ibretlik olaydan da ders çıkartmasınlar..

KKTC’li bir gazetecinin, İran’ı tehdit görüp, İsrail’den hiç korkmadan, “bir metre aşağıdaki Rum’da olanlar, bizde niye yok” diyerek, dinini, inancını, milletini satılığa çıkarttığını görmezden gelip, onlarla birlikte hareket etmeye devam etsinler..

Ama bize dönüp, “İsrail ile ticaret devam ediyor” demekten de çekinmesinler.

Kıbrıs’ta liselerde başörtü serbestliği getirilmek istendiğinde, “Bone üzerine bandana…” başlığı ile, Tufan Erhürman’ın söylediklerini bir okusunlar..

Erhürman “Böyle bir tüzük değişikliği yaptığınız zaman toplumda ‘laik eğitim’ ve ‘özgürlükler’ üzerinden bir tartışma, hatta cepheleşme yaratacağınızı bilmiyor olamazsınız.” dediği halde...

Türkiye’deki CHP’nin, KKTC şubesinin başındaki Erhürman, başörtü yasakçılığını “cepheleşme” olarak yorumlayacağına, özgürlüğü “cepheleşme” olarak yorumluyorsa..

Bunu bir de hukukçu kimliğine rağmen, akademisyen kimliğine rağmen söyleyebiliyorsa..

Saadetliler buyursunlar, utanmaları kalmadı ise, Tufan Erhürman’ı da desteklesinler. 

Aslında Tufan Erhürman, bizi pek de ilgilendirmiyor..

Öyle ya.. Bize ne KKTC’deki başörtü yasakçılarından..

Biz ülkemizdeki dindar kimliğini öne çıkartan, sabahtan akşama kadar bize dini söylemlerle hitap eden Saadet’lilere, Gelecek’lilere, DEVA’lılara, YeniAsya’cılara hatırlatmamız gerekir.

İşte sizin ittifak ortağınız CHP’nizin Kuzey Kıbrıs versiyonu bu..

Başörtü yasakçısı.. LGBTİ destekçisi.. İsrail ile kardeş Rum’a aşık Tufan Erhürman..

Utanın SP’liler.. Utanın Gelecek’liler. Utanın DEVA’lılar... 

Ali Karahasanoğlu /Yeni Akit Gazetesi