Demirtaş’ın tahliyesi hayırlı mı olur!
- GİRİŞ05.11.2025 08:31
- GÜNCELLEME05.11.2025 08:31
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu ülkede kan akmasının durdurulması için fedakârlık yaptıkça birileri şımarıyor..
Adımları atanların ne büyük bir riske girdiklerini düşünmekten aciz muhataplar, kendileri hiçbir adım atmadan, bu sürecin ilanihaye devam edeceğini sanıyorlar.
Sayın Bahçeli, teröristbaşı Abdullah Öcalan için, “PKK’yı lağv etsin, gelsin DEM grubunda konuşsun” dedi.
İyi Partililer ayaklandı. CHP’liler bile önce bir şaşkınlık yaşadılar..
Sonrasında mırın kırın itirazlarını yaptılar..
“Ne oluyoruz, tezgâh lan bu” modunda açıklamalarla, Ümit Özdağ kimlikli şehidlik istismarcılarına zemin hazırlamaya çalıştılar..
Evet, ortada bir tezgâh olduğu kesin..
Tezgâhı kuran ABD.
Tezgâhın piyonu da PKK.
Tezgâhı bozan ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.
Bahçeli’nin ilk açıklamasına karşı DEM’den veya PKK’dan, adım olarak hangi atılım geldi?
“Teşekkürler, sağ olun, çok çok memnun olduk” mealinde açıklamalardan başka ne geldi?
Bir sonraki aşamada Sayın Bahçeli, teröristbaşı için (bizim de ‘gerek yok’ dediğimiz) “kurucu önder” sıfatını kullandı.
Bunun karşılığında, PKK’dan “Diyarbakır annelerinin çocuklarını bırakıyoruz” şeklinde bir karşı atak geldi mi?
Yok.
Ne var?
Sadece silahların sembolik olarak yakılması görüntüleri.
Bahçeli, “TBMM’de oluşturulan heyetten üyeler İmralı’ya gidebilir” dedi.
PKK’dan veya DEM’den somut bir adım var mı?
Yok.
Ülke içindeki tartışmaları daha da kızıştıracak şekilde, “Yurt içindeki silahlı gruplar sınır ötesine geçtiler” açıklaması yapıyorlar.
Resmen provokatörlere alan hazırlıyorlar..
Gerçek öyle değil ama.
“Vay, askeri güçlerimizin gözünün içine baka baka PKK’lılar silahlarıyla sınırı mı geçtiler? Yazıklar olsun” denilmesine yol açıyorlar..
Ve dün MHP’nin TBMM grup toplantısından sonra Selahattin Demirtaş soruluyor; Sayın Bahçeli cevaplıyor:
“Tahliyesi hayırlı olur.”
Bekliyorsunuz ki DEM’liler bir yandan, PKK’lılar bir yandan… O çizgide kim varsa, “Demirtaş” diye yanıp tutuşan kim varsa…
“Bu jest karşılığında artık bizim de bir şeyler yapmamız zorunlu hale geldi. Diyarbakır annelerinin çocuklarını dağdan evlerine gönderiyoruz” desinler.
Böyle bir açıklama yok.
Ya ne var?
“Demirtaş ile birlikte tüm arkadaşlarımız serbest bırakılmalı.”
Haydaa. Adamlardan biz bir adım beklerken, onlar istiyor da istiyor.
“Arkadaşlarımız” derken kimleri kastediyorlar, onu da net olarak açıklamıyorlar.
Arkadaşlardan kasıt PKK’ya destek açıklaması yapanlar mı, yoksa silahlı unsurlar da mı dahil, belirsiz..
“Kobani kumpas davasında yargılanan bütün arkadaşlarımız serbest bırakılmalı” diye devam edildiğini öğrenince ilk tepkim, “Yasin Börü’nün katilleri cezasız mı kalacak?” oldu.
Güneydoğu’da bizim de tasvip etmediğimiz suçları AK Parti iktidarı öncesinde işleyen bazı devlet görevlileri için “Affetmeyin, cezasını verin” diyen DEM’liler, şimdi kendi adamlarına sıra gelince “Serbest bırakın” diyorlar.
Bu nasıl bir çelişki?
İzah ederlerse, seviniriz..
Neyse ki “Kobani kumpası” diyerek tanımlamalarına biz katılmasak da, “arkadaş”tan kastettiklerinin, şimdilik bizzat eline silah alanlar olmadığını tam öğrenmiş iken...
Bir sonraki cümlelerini okuyup, şok yaşıyoruz:
“Sürgündekiler ülkesine, tutsak siyasetçiler meydanlara, barış bu topraklara dönmelidir.”
Barış olsun, itirazımız yok.
Ama “sürgündekiler ülkesine” derken, eline silah alan PKK’lı teröristleri kastediyorsanız…
“Tutsak siyasetçiler” derken Kandil’in tepesindekileri kastediyorsanız…
Veya “PKK sizi tükürüğü ile boğar”dan başlayıp “Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyene kadar teröristleri yere göğe sığdıramayanları kastediyorsanız…
YPG’ye silah bıraktıramamış iken, sadece PKK’nın silah bırakması üzerinden yeni ayak oyunları hazırlıyorsanız.…
Açık söyleyelim: Hem siz kaybedersiniz hem de bu ülke insanlarına kaybettirirsiniz.
Belki de bu sefer, bu ülke insanlarına kaybettirme fırsatı bulamadan, kaybeden sadece siz olursunuz.
Dürüstlük tek yolumuz olmalı.
Eline silah almış teröristlerin affedilmesi istenilmemelidir; tıpkı Güneydoğu insanımıza işkence yapanların affedilmesinin istenemeyeceği gibi.
PKK’lı teröristler için de, bölge insanına zulmedenler için de benzer bir talepte bulunulmamalıdır.
Apo için “Başkan” demeyi kendilerine hak olarak görenler..
Birilerinin de, “Beyaz Toros” afişlerine razı olmak zorunda kalırlar..
“Başkan Apo” demek, “sizin askerinizi nasıl öldürttü ama” demektir..
“Beyaz Toros afişi” asmak da, “Bölgede hoşumuza gitmeyen insanları nasıl yargısız infaza tabi tuttuk, gördünüz mü” demektir..
Dürüst olalım. Samimi olalım..
Devlet tarafından yapılan onlarca açıklamaya paralel olarak, artık Diyarbakırlı annelerin çocukları başta olmak üzere karşı taraf da somut adımları atmalıdır.
“Bugün-yarın” denilerek iş savsaklanmamalıdır.
Numan Kurtulmuş’un tanımlamasıyla “çakallar”a fırsat verilmemelidir.
Uludere’de sorumluluğu olan kim varsa onlar da cezalandırılmalıdır.
Ama kimse kusura bakmasın, eline silah alıp askere kurşun sıkanlar da cezalandırılmalıdır.
Birisine ceza isteyip diğerine özgürlük istemek ilkesizliktir.
Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını, sanki Kobani iddianamesi ile devletin savcıları yanlış yapmışlar gibi algı operasyonuna alet etmek, çözümsüzlüğe davet çıkarmaktır.
Kobani’de HDP’nin çağrısı ile onlarca insanımız öldü.
Bu gerçeğin üzerini kimse örtmeye kalkışmamalıdır. Kobani davasının açılması yanlış değil, tam da “olması gereken”dir.
Bugün Kobani sanıklarının tamamının serbest bırakılmasını istemek, ölenlerin katillerinin cezasız kalmasını istemektir.Kartalkaya’da olası kast ile ölüme sebep olanlar bile cezalandırılırken –ki cezalandırılsınlar– eline silah alıp bilerek isteyerek asker şehid edenler, ettirenler…
Sivil insanlarımızı öldürenler ya da öldürtenler niçin cezasız kalacaklarmış?
Karakolları basarak, askerlerimizi şehid edenler, hiç ceza almayacak ise, faili meçhulden de kimse sorumlu tutulmamalıdır..
Böyle olmasını istediğim için değil. İlkeli olmayı hatırlatmak için bunu belirtiyorum.
Bana sorarsanız.. İki taraf da, cezalarını çekmelidir..
Ama bu dakikadan sonra da, PKK’sı da, YPG’si de, silahı bırakmalıdır.
Yeni Akit
Yorumlar3