Özel dolmuşa binmiş: Tanık vazgeçmiş ama, sanık suçunu kabul etmiş
- GİRİŞ14.12.2025 09:25
- GÜNCELLEME14.12.2025 09:25
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’ye geçmesi ile birlikte ayyuka çıkan yolsuzluk ekseninde daha önce tanık ifadesi alınan Ahmet Taşçı isimli kişi, savcılığa yeni bir dilekçe vermiş:
“Benden bilgi sahibi olarak beyanda bulunmam savcılık tarafından istendi. Ben de piyasada duyduklarımı savcılık makamına ilettim. Ancak bu söylediklerime dair doğrudan şahit olduğum bir olay yoktur. Kimsenin hakkına girmek istemem.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, bu dilekçe üzerine bir sevindirik olmuş, bir sevindirik olmuş ki... Sormayın gitsin..
Dersiniz; 4 bin sayfaya yakın iddianamenin tamamı, tanık Ahmet Taşçı’nın ifadesine dayandırılmış. Taşçı da “Ben gördüklerimi değil, duyduklarımı anlatmıştım” deyince, sanki tüm iddianame çöp olmuş...
Ve diyor ki Özgür Özel: “İşte size AK Parti’nin yargısı. Mesele’nin durumu ortada, İlke’nin durumu ortada, kendi kendine ilan etmiş, gizli tanık yaptıkları Ahmet Taşçı’nın durumu ortada. Bunun için biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak alnımız açık, başımız dik.”
O zaman alnı açık beyefendilere hatırlatalım...
Ekrem’in iki villayı bedavaya alması ile ilgili olarak da, satışı yapan Ali Nuhoğlu’ndan, şöyle bir pişmanlık dilekçesi hazırlığı var mı:
“Ben Güllüce Tarım A.Ş.’yi, Sarıyer’e her biri 500 milyon TL’lik iki villayı, bedavaya Ekrem İmamoğlu’nun aile şirketine devretmedim. Ben, İBB’den ihalede açık eksiltme yoluna bile gidilmeden, pazarlık yolu ile 2,1 milyar TL’lik inşaat yapım işi alıp, o güne kadar hiç olmamış şekilde 200 milyon TL peşinat tahsil ettiğim için, bunun karşılığı olarak İmamoğlu A. Ş.’ye iki villanın devrini yapmadım. Ekrem İmamoğlu’nu suçladığım için, pişmanım. Hak yemek istemem.”
Evet, Ali Nuhoğlu’nun böyle bir pişmanlık dilekçesi mi var ki, Özgür Özel sevinçli oluyor.
“Alnımız ak, başımız dik” diyor.
Bazı okurlarımız, diyecekler ki:
“Canım, sen de kendine çok güvenme... Ali Nuhoğlu, yarın böyle bir dilekçe verirse, sen rezil olursun.”
Beyler, biz iddialarımızı onun bunun ifadesine dayandırıyor olsak, zaten bu kadar iddialı konuşmayız...
Ahmet Taşçı, “naylon fatura kesmişler” deyince, naylon fatura ile ilgili deliller bulunmadan, ilgili kişiler hakkında tutuklama kararı verilmiş olsa, “o tanık bugün var, yarın olmayabilir, bir kişinin ifadesi ile nasıl insanlar ceza alabilir” deriz, hatta “Adam ya yalan söylüyorsa? Bir adamın tanıklığı ile insanlar cezalandırılamaz ki.” deriz... Haksız yere insanları suçlamaktan kaçınırız...
Ahmet Taşçı istediği kadar “tanıklıkta görgüye dayalı olmayan şeyleri sadece oradan buradan duyup anlatmıştım” desin.
Zaten önceki ifadesinde de öyle demiş...
Savcılık, naylon fatura kayıtları ile tanıklığı buluşturmuş olmalı ki, ilgili kişiler için tutuklama istemiş...
Esas önemlisi, Ahmet Taşçı’nın tanıklık ettiği konu, Ekrem İmamoğlu devasa yolsuzluğunda, suyunun suyunun suyu mesabesinde bile değil...
Biz Ekrem İmamoğlu’na gelelim...
Ali Nuhoğlu, varsayalım yukarıda özetlediğim içerikte bir dilekçe verdi...
Ekrem pirüpak mı olacak, sanıyorsunuz?
Tapu kayıtları orada... Taşınmazlar her biri 500 milyon değerinde mi? Evet...
Noter kayıtları orada... Şirket tümü ile İmamoğlu A.Ş.’ye devredilmiş mi? Evet...
Karşılığında, İmamoğlu A.Ş.’nin kasasından taşınmazların değeri kadar bir para çıkmış mı? Hayır...
Nuhoğlu’nun kendi kişisel hesaplarına, sattığı şirketin değeri kadar bir para girmiş mi? Hayır...
Ee. Nuhoğlu, “ben rüşvet verdim” dese ne olur, “vermedim” dese ne olur? Şahitler, “Nuhoğlu rüşvet verdi” dese ne olur, “vermedi” deseler ne olur?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e sürpriz hediyeyi ise yazımın sonuna bıraktım...
Hani Özgür bey diyor ya, “tanıklarınız tel tel dökülüyor” diye...
Biz de yazımızın başında özetle dediğimizi, şimdi daha ayrıntılı ifade edelim: “İddianamenin tamamı o tanığın anlatımlarına dayandırılıyor değil. Kaldı ki, tanık “naylon fatura kestiler” dese de, naylon fatura ispat edilmeden, tanık ifadesi ile kimse ceza almaz... Tanık şu veya bu tehdit altında, “ben öyle demek istemedim” dese ve önceki tanıklığından vazgeçse bile, naylon fatura ispat edildikten sonra, tanığın farklı anlatımı ile, kimse cezadan kurtulamaz...”
Bu notu niye düşüyorum?
Çünkü, boşverin tanığı, boşverin Ahmet Taşçı’nın ifadesinden vazgeçtiğine dair yeni dilekçesini.
Boşverin Özgür Özel’in sevinçli olmasını...
Ahmet Taşçı’nın ilk tanıklığında duyuma dayalı anlattığı iddiaların muhatabı bile, olayı kabul etmiş, etkin pişmanlık dilekçesi vermiş...
Sen hâlâ neyin kafasını yaşıyorsun Özgür Özel...
“Tanık yalan söylediğini itiraf etmiş” diyorsun...
Tanığın suçladığı kişi, “Ben naylon fatura kestim” diyor...
Sen tanığın ifadesi ile iddianameyi boşa çıkarmaya çalışıyorsun...
Biliyorum, “Ali bey, bize hep somut anlatımlar yapıyordunuz. Başkalarının somut olmayan anlatımlarını da eleştiriyordunuz. Şimdi niye, kendi yorumlarını aktarıyorsun, Ahmet Taşçı’nın tanıklık yaptığı kişi, itiraf etmiş ise, şu ifadeyi ver de, biz de konuyu anlayalım” diyorsunuz.
Haklısınız...
Buyurun, Ahmet Taşçı’nın duyum şeklinde önce suçlar tarzda konuştu, sonrasında “sadece duyum idi. Ben gerçeğini bilmiyorum. Kimsenin de hakkını yiyemem” diyerek, ek dilekçe verdiği konuda, suçlanan Kabil Taşçı ne demiş:
“Şu an Savcılığınıza ibraz ettiğim Seri A, 003805 sıra numaralı, 749.300,00 TL bedelli, 27/09/2019 tarihli faturayı (alındı, dosyasına eklendi) Vesa Events şirketine kestim. Bu faturanın gerçek bedeli yani benim yaptığım işin bedeli 250.000,00 TL’dir. 749.300,00 TL olarak kesmiş olduğum fatura sonrası Vesa Events tarafından gönderilen meblağın içinden 250.000,00 TL’sini aldıktan sonra geri kalan miktarı nakit olarak bankadan çektikten sonra elden Vedat Şahin’e teslim ettim. Aynı şekilde Savcılığınıza ibraz ettiğim TEF2022000000053 numaralı 145.600,20 TL bedelli, 17/06/2022 tarihli faturayı (alındı, dosyasına eklendi) Eyüp Subaşı’nın şirketi olan Genç Popülist isimli firmaya kestim. Bu fatura tamamen sahte faturadır. Bu faturadaki bedel karşılığı herhangi bir iş yapmadım. Yukarıda bahsetmiş olduğum Vesa Events ve Genç Popülist isimli firmalara kesmiş olduğum bu iki fatura haricinde sahte fatura düzenlemedim. Düzenlemiş olduğum bu iki sahte fatura nedeniyle de pişmanım.”
Tamam mıyız Özgür bey?
Biz Özgür beyi muhatap alıp soruyoruz ama...
Aynı sorumuz, Ekrem İmamoğlu dosyasındaki yolsuzlukları bir defa bile yazamayan Davutoğlu’nun Hz. Ömer istismarı yapan yazarlarına da.
Ahmet Davutoğlu’nun kendisine de.
Milli Gazete’nin; nasıl bir celladına aşıklık ise, şimdiye kadar Ekrem İmamoğlu’na toz kondurmayan yazarlarına da...
Deva’nın yöneticilerine de...
Yeni Akit
Yorumlar1