PKK’ya silah bıraktırılmak üzere çaba sarfediliyor..

Çok zorlu bir süreç. Yanlış anlaşılmaya müsait, istismara açık bir operasyon..

Başarıldığında, Türkiye’ye çok büyük bir kazanım sağlayacak, bunun için de dış ve iç mihraklarca sabote edilmeye çalışılan bir süreç..

Komisyon toplantıları yapıldı..

Hiç tahmin edilmeyecek şekilde, MHP milletvekilinin de bulunduğu bir heyet, İmralı’da teröristbaşı Apo ile görüşüp, sadece PKK değil, YPG’nin de silah bırakması için neler yapılabilineceğini görüştü..

Tüm bunlardan sonra..

TBMM içinde oluşturulan heyet, bir rapor hazırlayıp, meclise sunacağı belirtildi..

Tek rapor muydu, her parti ayrı rapor mu, derken..

CHP’nin terörsüz Türkiye için, genel gündemi içine alacak şekilde bir rapor hazırlayıp, kamuoyuna aktarıldığına şahit olduk..

Biz PKK’ya silah bıraktırmayı konuşuyoruz.

Bakın onların derdi ne?

“AYM ve AİHM kararları uygulanmalı!”

Kendi içinde çelişkili bir talep. AİHM kararları ile çelişkili, AYM kararları var. Hangisini uygulayalım.. Ve daha önemlisi, PKK’nın silah bırakması amaçlanan süreç sırasında, AYM veya AİHM kararlarının uygulanmasını istemek, ne alaka?

Yoksa, AİHM’in, Apo’nun serbest bırakılmasına yönelik bir karar arefesinde olduğu tahmin edilip, CHP tarafından, bunun hemen uygulanması mı isteniliyor.

Hem de, PKK daha tam olarak silah bırakmadan?

Soruyorum ve cevap bekliyorum.

Ne alaka, PKK silah bırakırken, “AİHM kararları uygulansın” demek, ne demek?

Terörsüz Türkiye kapsamında, CHP raporundaki tespitleri aktarmaya devam ediyorum:

“ ‘Lozan’ ve ‘Atatürk milliyetçiliği’ vurgusu?” 

İstanbul fethedilirken, papazların yaptığı tartışmaya benziyor, bu da.. “Melekler erkek midir, dişi mi?”

Bir yandan teröristbaşı Apo’nun serbest bırakılacağına ilişkin dedikodular üreten CHP takımı, bir yandan da şu söylemi pompalıyor: “Siyasi tutuklular bırakılmalı.”

Soruyorum, kimdir siyasi tutuklu?

CHP açısından kıymetli bir televizyoncu olan Merdan Yanardağ’a sorarsak, teröristbaşı Apo, siyasi tutuklu..

Dolayısı ile, Apo’nun serbest bırakılmasını mı istiyorsunuz, CHP’liler..

İstiyorsanız, bunu niye açık açık söylemiyorsunuz.

Daha önemlisi, MHP ve AK Parti, PKK’nın silah bırakma şartı yerine geldikten sonra, umut hakkının değerlendirileceğini belirtirken, siz hangi akıla hizmet ederek, PKK silah bırakmadan, bunu talep ediyorsunuz?

Çok daha önemlisi..

PKK için silah bıraktırma süreci yürütülürken, CHP’nin aklı, yine din dersinde.

Bunu da şöyle ifade etmişler:

“Zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriği Dinler Tarihi ve Din Sosyolojisi olarak yeniden oluşturulmalıdır. Alevi çocuklar için hazırlanacak içerikte kendi inanç, öğreti ve ritüelleri hakkında seçmeli ders programı sağlanmalıdır. Tarikat ve cemaatler eliyle yürütülen ÇEDES gibi projelere derhal son verilmelidir.”

Hayret, binlerce defa hayret..

Tarih derslerinde, felsefe derslerinde, değişik başlıklar altında, zaten Dinler tarihi anlatılıyor.

Saadet Partililerin kefil olduğu CHP, haftada 1-2 saatlik Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini, bakın neye çevirmeye çalışıyorlar: “Dinler tarihi..”

Yani İslam dinini öğretmeyin..

Halkın % 90’ının inancını ayrıntıları ile öğretmeyin.

“Buda’yı anlattığınız kadar, Konfüçyus’u anlattığınız kadar, Hristiyanlığı anlattığınız kadar, İslam’ı da anlatırsınız, olur biter” diyorlar..

Ve daha önemlisi..

İslam dini için dahi, “hristiyanlık kadar anlatın, yeter” derlerken..

Aleviliğe özel bir önem veriyorlar..

“Sünnilik” demiyorlar da...

Halkın % 10’unun aleviliğini özel bir notla gündeme taşıyorlar..

Sadece bu ifade ile yetinmiyorlar, bir de ayrıca, “Alevilerle ilgili talepler” başlığı altında, şunları dillendiriyorlar:

“Alevi yurttaşlarımızın, kamu başta olmak üzere yaşadıkları eşitsizliklere ve karşılaştıkları hak ihlallerine, Alevi inancının ve taleplerinin yok sayılmasına son verilmelidir. Cemevlerine ibadethane statüsünün tanınmalıdır.”

Affedersiniz beyler..

PKK’ya silah bıraktırmadan, biz ne zaman cemevlerinin ibadethane sayılması noktasına geldik?

İnsanlarımız, hatta toplumun önündeki insanlarımız bile.. Gazetecisi, bilim adamı, siyasetçisi..

Evlilik nedir, gayri meşru ilişkinin sakıncaları nelerdir, dinimizin bu konudaki emirleri nelerdir, bilmiyorlar iken..

Bir televizyon kanalı özelinde söylersek, o onla yatmış, bu şununla yatmış, uyuşturucu alıp, fazlası yapılmış..

Biz bu konularda gençlerimizi eğitmemiz gerekir iken..

CHP, “Boşverin İslam’ı. Dinler tarihini anlatalım” diyor..

Biz, bugünkü seviyeyi dahi yeterli bulmuyor iken, onlar bugünkü seviyeden de geriye gitmemizi öneriyorlar..

Ve buyrun geldiğimiz noktayı, Cumhuriyet gazetesinin ateist yazarı Özdemir İnce’nin kaleminden aktaralım.

Önce kısa bir bilgi vereyim..

Özdemir bey, daha birkaç ay öncesinde, hem ateistliğini bilmem kaçıncı defa tekrarladı.. Hem de devamında, öldüğünde cenaze namazının kılınmamasını ve cesedinin yakılmasını vasiyet etti.

Dünkü yazısı dikkatimi çekti..

Önce gençlerin halini aktarmış:

“Zamane gençleri ‘gusül abdesti’ nedir bilmezler; cenabet cenabet gezdikleri için memleketin ne beti kaldı ne bereketi.”

Belki ironi yapıyor, belki ironi yapar gibi yazarken, gerçekleri de haykırmak istiyor..

Peki hiç sevmediği, her yazısında hakaretler savurduğu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan yardım istediği şu cümlelere ne diyeceksiniz:

“Sayın Erdoğan bu hususta da bir aydınlatmada bulunsa iyi olur. Örneğin ben 90 (doksan), Ülker 88 (seksen sekiz) yaşını idrak etmiş bulunuyoruz da... Şimdilerde çok güç de olsa Migros’a gidip gazete ve şu bu alıyorum ama gelecek yıla çok güç. Çevrede torun morun, yeğen meğen de yok! Halimiz duman! N’olacak bizim halimiz?”

Evet, ateist Özdemir İnce, belki ömrünün sonu için, belki de ahiret yurdu için soruyor: “Nolacak halimiz.”

Biz de CHP’ye soralım..

Din Kültürü dersini, dinler tarihi haline getirirseniz, ne olacak bu ülke insanlarının hali?

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi