Amerikancı mıyız, Rusçu mu?

Yoksa Çinci miyiz?

Ben hava radar sistemleri üzerinden sorayım, siz her alana bu soruyu götürün..

Patriot’u Türkiye’ye vermeyen kim?

Türker Ertürk’ler, Ahmet Yavuz’lar, Naim Babüroğlu’lar laga luga etmesinler.

ABD Başkanı Trump’ın bile kabul ettiği gerçeği, amerikancılık yapıp, bize farklı şekilde göstermeye kalkmasınlar..

Trump ne demişti: 

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama yönetiminden Patriot almak istedi fakat izin verilmedi. Obama döneminde Türkiye’ye adil davranılmadı.”

Deniz Gezmiş övgüsü ile kendilerine rant oluşturmaya çalışan CHP’li Namık Tan’lar, Ünal Çeviköz’ler, Özgür Özel’ler, S400 yerine Patriot’u alma konusunda ısrarcı olmamızı, adeta Amerika’nın kapısında yalvarırcasına yatıp kalkmayı nasıl önerebildiklerini bize izah etmeliler..

Gerçek şu:

ABD, aklı sıra Türkiye’yi terbiye etmek için. İçimizdeki hainlerin de desteğine güvenerek.. Tayyip Erdoğan iktidarını köşeye sıkıştırmak için.. Hatta değiştirmek için.

Patriot’ları vermeyi, zamana yaydı. İsteksiz göründü. Açıkca vermedi..

Ne yapabilirsiniz, ABD size hava radar sistemini satmama kararını ihsas ettiği an, sizin farklı arayışlar içinde olmanız gerekmez mi?

Türkiye’nin de yaptığı bu değil mi?

Ama içimizdeki hainler.. Erdoğan karşıtlığında Amerika’nın müesses nizamı ile ittifak yaptıkları için, Patriotlar verilmediği için Rusya’dan alınan S400’lerin, “müttefik ülke ABD ile aramızda kırılma”ya yol açtığını söyleyecek, kendi ülkelerine ihanet edecek kadar seviyesizleştiler..

S400’lerin alınamayacağını, alınsa bile kurulamayacağını, kurulsa bile sürdürülebilir olmadığını iddia ettiler..

Hiç lafı eğip bükmeden soruyorum, emekli generallere: Öneriniz nedir?

ABD Başkanı’nın kafasına silah dayayıp, patriotları alma imkanınız var mı?

Ulusalcı generallerin dönemlerinde, yatıp uyumuşuz. Savunma sanayimizi kendi kendimize yetecek noktaya taşımak için gerekli adımları atmamışız..

ABD’ye mahkum bir tablo çizmişiz.

Amerika da, patriot’u vermeyerek, Türkiye’deki iktidarı kendisine boyun eğecek noktaya getirebileceğini düşünmüş. Türkiye’nin, özellikle de Erdoğan iktidarının çaresiz olduğunu düşünmüş.

Ama iş öyle çıkmamış.

Amerika’nın patriotunun alternatifinin olduğu, Rusya ile yapılan görüşmelerle, sonrasında S400 alınarak fiilen gösterilmiş..

Üstelik, Patriot’larda yazılımın y’sine yaklaştırılmadığımız halde.. Gerekli bilgiler verilmediği, sadece kullanım imkanı sunulduğu halde.

Savunma sanayimizi yeniden inşa için, bize büyük tecrübe kazandıracak S400’ün yazılımı da birlikte bize verilmiş..

Şimdi S400 sonrasında, biz kendi savunma sistemimizi yerli olarak üretebilir noktasına gelmişiz..

Ulusalcılar, açıkca Amerikancılık yapacaklarına..

Bu noktada olsun, siyasi iktidara destek vermeleri gerekmez miydi?

“Amerikancı da değiliz. Rusçu da değiliz. Çinci de değiliz. Bir Türkiye’nin evlatlarıyız. Türkiye’nin menfaatlerini gözetiriz” demeleri gerekmez miydi?

Demediler. 

Hala da diyemiyorlar..

“S400’ü almasaydık, F-35 sıkıntısına düşmezdik” diyorlar..

Ben de soruyorum, “Siz Amerikan ordusundan mı emekli maaşı alıyorsunuz? ABD’li misiniz, Türk müsünüz?”

Soruyorum: “Siz Türkiye’nin menfaatlerini mi gözetiyorsunuz, Amerika’nın menfaatlerini mi?”

Aslında S400’ün alınması, Amerika’nın da değil, Amerika’yı Ortadoğu’da kendi zihniyetlerine uygun iktidarlar oluşturmak isteyen ABD’li bazı yöneticilerin  menfaatlerine aykırı bir yöneliş idi...

Ama ne yazıktır ki, S400’ün alınmasını eleştiren ne kadar emekli generalimiz var ise, hepsini listeleyin. Her birinin kamuoyuna yansıyan görüşlerine bakın.. Hepsinin F-35 uçaklarının sözleşmelere aykırı olarak, uluslararası sözleşmelere aykırı olarak, kabadayılıkla, hukuksuz olarak Türkiye’ye verilmemesini, adeta Amerikan gözlüğü ile değerlendirip, “F-35’lerin verilmemesinin sebebi S400’ün alınması” dediklerini görüyoruz.

F-35 alımı sözleşmesinde, “S400 alınmama şartı” var mıydı?

Yoktu..

O zaman bu hainliği niye yapıyorsunuz? 

Deniz Gezmiş’in kendi askerine, polisine silah kullanmasını bile onore edecek kadar kahramanlaştırırken, Deniz Gezmiş’in ABD 6. filosuna karşı “Go Home” haklı protestosunu reddedecek bir söylem ile, niye Amerikancılık yapıyorsunuz?

Ulusalcı emekli generallerin bir çıkmazı, maskelerini indiren bir başka gerçek de, Suriye ve YPG söylemleri..

Hemen hemen tamamı, ağız birliği etmişcesine, Ahmet El Şara’nın Esed’i devirmesi ile birlikte, “ABD’nin istediği oldu” yorumu yaptılar..

O zaman soruyorum..

Siz ne yanar döner vicdansızlarsınız?

Patriot’ta Amerikancısınız..

“S400’ü almamalıydık” diyorsunuz.. 

Amerika’nın bize dost olduğunu ima ediyorsunuz..

Sonra Suriye’de Ahmet El şara cumhurbaşkanı olduğunda, “Bu ABD’nin planıdır” deyip, karşı çıkıyorsunuz.

ABD dost mu, düşman mı, açık açık söyler misiniz.

Yine YPG konusunda, aynı ulusalcı emekli generaller, “ABD, YPG’yi silahlandırdı. Suriye Şara’nın yönetime gelmesi ile birlikte 5’e, 55’e, 555’e bölündü” diyorlar..

Ama aynı ulusalcı emekli generalle, “Sınırımızda, cihadçılar olacağına, laik seküler yapısını bildiğimiz YPG olsun” diyerek, Ahmet Şara yerine, YPG’yi, yani PKK’yı, yani Amerika’nın silah verdiği örgütü tercih ettiklerini söylüyorlar..

Bu nasıl bir çelişkiler yumağıdır?

Türkiye’den yana olmak bu kadar mı zor?

Bir yandan ABD’yi düşman ilan etmek, bir yandan ABD’nin kızdırılmaması gerektiğini söylemek, nasıl bir uyuşuk zihniyetin ürünüdür?

Tüm kemalistlere soruyorum..

Ulusalcılara soruyorum: 

1) Patriot alımı..

2) S400 alımı. 

3) F-35 anlaşmamızın ABD tarafından ihlal edilmesi..

4) F-16’ların komşu ülkelere adeta bizi tahrik edercesine bol bol verilip, ancak bazı Avrupa ülkelerini NATO’ya alınması sürecindeki Türkiye’nin pazarlık gücünü kullanması sonucu satışını kabul etmesi..

5) ABD’nin PKK’ya, YPG’ye silah vermesi.. 

Bu başlıklarda, zigzag çizmeden, Amerikancılık yapmadan, Türkiye’den yana, vatandan yana kendi içinde de tutarlı bir söylem geliştirebiliyor musunuz?

Hodri meydan..

Birinde Amerikan karşıtı olduğunuz halde, diğerinde “Başka çaremiz yok” mazereti üretmeniz, hatta alternatif var iken bu söylemde bulunmanız, kamuoyu nezdinde sizin ihanetinizi perdelemeye yetmeyecektir..

Birisinde Amerika’nın düşmanımız olduğunu söylediğiniz halde, diğerinde Amerika’yı niye dinlemediğimizi söylemenizin arkasındaki ABD uşaklığı gerçeği, kamuoyunun gözlerinden kaçtığını sanmayınız..

Bir yandan, savunma sanayiinde dışa bağımlı olmamak gerektiğini savunurken, diğer taraftan farklı bir ülkeden alım yapıldığı için, Amerika’yı imza atılan sözleşmeye aykırı davranmalarında mazur görmeniz, şeksiz şüphesiz vatana ihanet tir.. 

Bilesiniz..

Bilmelisiniz.

Yeni Akit