Festival başlar, bahar ile...
- GİRİŞ31.03.2013 09:12
- GÜNCELLEME31.03.2013 09:12
Bunun en güzel örneğini Antalya'da gördük. CHP'l belediyenin organizasyonu haline geldikten sonra Antalya Altın Portakal Film Festivali, hemen her kesimden tepki toplar bir hal aldı. Yarışacak filmler bir tarafa, neredeyse ödüller bile bu bağlamda verilir oldu. Zira jüriyi de sonuçta festival komitesi (yani siyasi iradenin belirlediği kadro) belirliyor.
Bu bağlamda çizgisini değiştirmeden devam etmesi hasebiyle İstanbul Film Festivali'nin ayrı bir yeri var.
Eleştirilecek birçok yönü olmasına rağmen İFF, İKSV'nin desteği ile senelerdir aynı çizgide devam etti.
Eleştirildiği noktalarda istikrarlı olması bile sinema camiası ve endüstri adına mühim.
Bu bağlamda İstanbul Film Festivali'nin yeri ayrı olmakla beraber, -hemen her defasında ifade ettiğim gibi- özgürlük ibaresi bağlamında her meşrepten filmlerin gösteriliyor olması tartışılmalı.
Bu yazının mevzuu bu değil.
Mevzu, İFF'nin kapsamı ve dikkat çeken filmler...
Açılışı dün akşam yapılan 32. İstanbul Film Festivali'nde, geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Metin Erksan, Seyfi Teoman, Erol Günaydın ve Müşfik Kenter gibi isimler anıldı.
Gecede festivalin 'Sinema Onur Ödülleri' de sahiplerine verildi. Usta oyuncu Ahmet Mekin, oyuncu Lale Belkıs, senarist Ayşe Şasa ile Aytekin Çakmakçı ödüle layık görüldü.
Jüri başkanlığını Tayfun Pirselimoğlu'nun üstlendiği Ulusal Yarışma hayli çekişmeli geçeceğe benzer. Yılmaz Erdoğan'ın bu sene ses getiren ve büyük beğeni toplayan filmi "Kelebeğin Rüyası" yarışacak filmler arasında.
Ancak benim çok merak ettiğim üç film var.
Birincisi, ilk filmi 'Uzak İhtimal' ile çok başarılı bir iş çıkaran Mahmut Fazıl Coşkun'un yeni eseri 'Yozgat Blues'... İkincisi ise ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi olan 'Eylül' ile ödül kazanan ve hakikaten sinematografik açıdan çok başarılı bir iş çıkaran Cemil Ağacıkoğlu'nun yeni filmi "Özür Dilerim"... Merak ettiğim bir diğer film ise Onur Ünlü'ye ait. Nevi şahsına münhasır bir üsluba sahip olan Ünlü'nün "Sen Aydınlatırsın Geceyi" adlı eseri de ulusal kategoride yarışacak filmler arasında.
Uğur Yücel'in "Soğuk"u da sürpriz bir eser olabilir diye düşünüyorum.
Derviş Zaim'in "Devir"i hakkında pek olumlu şeyler duymadım. İzleyince göreceğiz.
Uluslararası kategoride de birbirinden mühim eserler yarışıyor. Mümkün olduğunca takip edilmeli. Lakin yerli filmleri çok daha fazla önemsediğimden, bu kategoriye şimdilik ayrıntılı girmeyeceğim.
Festival kapsamında bu seneden itibaren yeni bir ödül daha verilecek. Geçtiğimiz sene hayatın kaybeden yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına "Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü" verilecek. Ödüle destek veren isim ise komedyen Cem Yılmaz... Ödülün miktarı 30 bin TL. Yılmaz, ödülü beş sene boyunca destekleyecek.
Burada Cem Yılmaz'a bir parantez açmadan olmaz. Parayı sinema dışında kazanıp, sinemaya 'gönül verip', haddini bilerek sinema eseri üretme işine girip, kazandığı parayı da -birçok şekilde- yine sinemaya harcayan çok fazla isim yok. Samimiyetine her zaman güvendiğim Cem Yılmaz'ı bir defa daha tebrik etmek istiyorum.
Festival bugün başladı.
İstanbul'da olanlar mutlaka gidip filmleri izlesin. Gerçi biletlerin birçoğu tükenmiş durumda. Ancak bir tüyo vereyim; özellikle geç saatlerde ve nispeten uzak mekanlarda filme gelmeyen çok kişi olabiliyor. Koltukların boş kaldığı oluyor. Şansınızı deneyin.
Baharın kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde, sinema festivalinin ruhuma kattığı ilginç tebessüm ile yazıya son veriyorum...
Baharınız festival olsun...
Abdulhamit GÜLER
@_hayirlisi_
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol