Pas ve Kemik; His ve haz!
- GİRİŞ12.05.2013 09:51
- GÜNCELLEME12.05.2013 09:51
Lakin dahası, duyularımız var; acıkıyoruz, kokluyoruz, dokunuyoruz, görüyoruz, duyuyoruz, vs...
Tıpkı hayvanlar gibi.
Ve meseleyi sadece duyuya ve somut algıya indirirsek, insanı bir hayvandan ayıran tek şey, öyle bir şey olmamasıdır.
İnsan, aklını biraz fazla kullanır, o kadar...
Modern zaman algısı ve onu besleyen liberal sistem, tam da böyle kof bir bakışa sahip.
Teoride insanı önceleyen bakış, nihayetinde insanı insan yapan en temel özellikleri görmezden gelir; akıl ve his...
Daha doğrusu insan, kendi tanrılığını ispat gayesi gereği böyle yapmak zorunda kalır.
Evet, modern zaman aklı üstün tutar. Lakin epistemolojik olarak aklı, akla mahkum kılar. Yani bilginin kaynağını sadece ve sadece duyuya indirger. Hal böyle olunca hissin ve sezginin yokluğu ispatlanmış olur.
Teorik olarak kendi içinde mantıklı görünen bu manzara, pratikte kesinlikle çürür ve çürümeye mahkumdur. Zira insan, duyudan bir harf fazla olarak duygusuna mahkum bir varlıktır. Duygu ise somut olmayan etkinin, soyutun ve metafiziğin alanıdır.
İşte bu sebepten her insan, içindeki hayvan ile arasına koyduğu mesafe kadar insandır.
Ve yine tam da bu yüzden insan, ne kadar çabalarsa çabalasın bir hayvan kadar hayvan olamaz.
İnsanın içindeki hayvana, hayvanın dışındaki insana işaret eden filmlere örnek olarak 'Pas ve Kemik' vizyonda...
Fransız yönetmen Jacques Audiard'ın 6. filmi, Cannes'da gördüğü ilgi ve ilginç hikayesi ile merak konusu oldu.
Katil balina eğitmeni olan Stephanie ile 5 yaşındaki oğluyla yalnız yaşayan, evsiz ve parasız Ali'nin yolları bir gece kulübünde çıkan kavga sonrası tesadüfen kesişir.
Stephanie, katil balina eğitmenidir. Ali ise sokak dövüşçüsü. Birbirlerine ters karakterde olan ikili, Stephanie'nin kaza geçirmesi sonrası yakınlaşır. Stephanie iki bacağının dizden aşağısın kaybeder. Dolayısıyla mevcut çevresinde yalnız kalır. Ali ise tamamen kendi halinde olmasına rağmen, Stephanie için Stephanie'ye yaklaşabilecek karakterdedir.
Hikaye kendi içinde bunun yapmaya çalışıyor. Ancak noksan kalan bir şeyler var.
Olay örgüsündeki incelme ve kalınlaşmalar, akordeonun hareket etmesi gibi izleyiciyi çekip itiyor.
Ve bir yerlerde filmle bağ kesiliyor.
Sona doğru toparlama olsa da, -özellikle üsluptan kaynaklanan noksanlıklar- filmde eksiklik hissi uyandırıyor.
Craig Davidson'ın kısa hikayesinden Thomas Bidegain ile beraber yönetmenin senaryolaştırdığı filmin temel metaforları 'katil balina' ve 'dövüşçü insan'.
Her ikisi de eğitilip yönlendiriliyor.
Her ikisi de can yakıyor ve ikisinin de canı yanıyor.
Balina, karnını doyurmak için eğiliyor, insan ise para kazanmak için.
Balinanın içgüdüleri ne söylüyorsa o oluyor; insan, yegane farkı olan aklıyla değil, -belki içgüdü manasına gelebilecek- dürtüsü ile hareket ediyor.
Pas ve kemik metaforları, tam bu sınırlara oturtuluyor.
Başrollerini Marion Cotillard ve Matthias Schoenaerts'ın paylaştığı Pas ve Kemik, dingin üslubu ve senaryosundaki 'aşırı' gevşeklikler sebebiyle izleyici ile bağını sağlam tutamıyor.
Özellikle cinsellik barındıran sahnelerin varlığı, filmin etkisini düşürüyor.
Abdulhamit Güler - Haber7
abdulhamitgüler@gmail.com
twitter: @_hayirlisi_
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol