'Film eleştirmeni' ve 'Sinema yazarı'
- GİRİŞ26.02.2012 09:34
- GÜNCELLEME26.02.2012 09:34
Eleştirmenin ne olduğu üzerinden devam eden tartışmalar aslında 'eleştirememe'nin nasıl bir manzara ortaya koyduğunu açık ediyor.
Film eleştirmek, 'beğenmemek için bahane aramak' olmamalı elbet. Fakat eleştirmenin, 'görmezden gelme eşiği' de yüksek olmalı. Konusu, yönetmeni, yapımcısı, oyuncusu, müziği vs sebeplerle 'desteklemek' veya bazı hususları 'görmezden gelmek' durumda olan eserler, 'ne olursa olsun güzelleme yapılacak' demek değildir.
Aslında en başta 'sinema yazmak' ile 'film eleştirme'yi ayırmak lazım. Herkes sinema yazabilir, sinema yazarı olabilir. Fakat 'eleştirmek' için çok daha fazlası gerekir. 'Sinema eleştirmeni', 'fazlası'na sahip olandır. Bir filmi teknik boyuttan, biçimden tutun da mahiyetine kadar 'değerlendirebilen'dir.
Şimdi, kimin buna sahip olup olmadığının ölçütünü ortaya koyacak değiliz. Eleştirinin kendisi ve yazı erşeyi açıklar zaten.
Son olarak Fetih 1453 filminin değerlendirilmesi noktasında bu tartışmaya yeniden dahil olduk (çoğul olan, sinema alanında bulunanlar). Okur yorumlarını bu minvalde olmasını anlıyorum. 'Uzman' diyemeyeceğimiz kişiler 'çok biliyorsan sen daha iyisini çek' diyebilir. Hak vermemekle beraber, anlarım. Fakat 'uzman' diyebileceğimiz (veya kendini öyle gösteren) kişilerin açıklamaları bu bağlama yaklaşırsa mesele değişiyor.
Yahu dünyanın neresinde var, 'sen daha iyisini yapamıyorsan konuşma' tarzı bir yaklaşım. Emin olun bunu başka yerde söyleseniz gülerler.
Bir filmi eleştirebilmek için film çekmek mi lazım gelir!
Böyle bir şey yok. Eğer öyle olsaydı Andre Bazin, sadece eleştirmen olmakla kalmayıp kendisini sinema kuramcısı yapacak yolu tamamlayamazdı.
Ülkemizde 'kanaatine değer verilir' kişiler arasında da hiç film çekmemiş 'eleştirmenler' var. Zaten aksi olmaz ki. Bir sinemacı film çekmeye başladıysa yazmayı da bırakmalı, eleştirmeyi de...
Eleştirmen, sinemayı sinema yapan hususları derinlemesine bilir. İzlediği filmde bunu arar. Bulur veya bulamaz, buna göre yazısını bina eder.
"Sinema yazanlara bakıp da eleştirmenliği eleştirmeye kalkışmak", sinema yazan kişinin kendisini eleştirmen olarak lanse etmesi kadar sırıtacak bir durum.
Yine Fetih 1453 meselesine dönecek olursak...
"Siz yapamadınız diye kıskanıyorsunuz" (buradaki 'siz' de ayrı bir garabet ya) şeklinde bir yaklaşım, "onlar yaptı diye beğenmek" sonucunu, söyleyenin bilinçaltından ortaya yere döküverir. Mevzubahis filmle ilgili 'eleştirilerim', tamamen insaf sınırlarında ve 'sinema dahilinde'dir.
Ötesini aramak ve ötesine dair çıkarımlarda bulunmak, 'ötede duranların' yorumlarından 'öteye' gidemeyecektir.
Abdulhamit Güler - Haber 7
abdulhamitguler@gmail.com
http://twitter.com/@_hayirlisi_
Yorumlar2