Karikatürün karikatürünün karikatürize hâli

  • GİRİŞ13.01.2013 09:43
  • GÜNCELLEME13.01.2013 09:43

Saçları -daha az önce yıkanmış gibi- ahenkle raks etmekten öte cenk eden...

Hep uzaklara bakan...

Fekat yakına bakarken bile uzaklara bakan, nereye baktığını da hiçbir zaman belli etmeyen...

Oğlan olsun...

Kara olsun...

E tabi yanına da birkaç tane güzel hatun koymalı; biri hanım hanımcık, biri kadın mı kadın...

Bir de düşman olmalı, kahramanın karşısında...

Hem arkasından kovalayan, hem karşısında kaçan...

Aslında daha güçlü. Ama kesinlikle daha güçlü olması mümkün olmayan.

Bir karikatürümüz olmalı azizim.

Dizi olmalı...

Roman olmalı...

Dergi olmalı...

"Haftalık Resimli Kahramanlık Dergisi" olmalı misal...

Sonra bir gün filme alınmalı, resimli roman...

Şöööyle dev platolarda...

Binlerce oyuncu ve figüran arz-ı endam etsin...

Görsel efektler Holivud'u kıskandırsın...

Seyirciyi o kadar içine alsın ki, kan revan içinde kalsınlar, çok boyutlu olarak kendilerinden geçsinler...

Ve bütün bunlar aslında şaka olsun...

Absürt olsun...

Adı üstünde; çizgiroman...

Gülelim, eğlenelim, kendimizden geçelim...

Gönül isterdi ki, latifemiz hakikat olsun...

Anlayacağınız üzere Karaoğlan filminden bahsediyorum.

Meşhur çizgi romanın sinema filmi, yarım asır sonra yeniden beyaz perdeye uyarlandı.

Kartal Tibet'in 60'lı yıllarda adıyla özdeşleşen seri filmi, 2013'te yeniden sinemaya geldi.

Filmin konusu malum...

1238 yılında Camoka'nın önderliğindeki Moğollar'ın ordusu Anadolu kapılarına dayanmıştır. Bu büyük istilaya karşı harekete geçen Türk devletleri bir birlik oluşturmaya ve beraber savaşa girmeye karar verirler. İlk adımda Çise Hatun'un Altın Orda devletine gelin olarak verilmesi kararlaştırılır. Bu planı öğrenen Moğollar, birliğin oluşmasını en baştan engellemek için Çise Hatun'u öldürmeye karar verirler. Fakat güzeller güzeli Çise Hatun Türk fedaisi Karaoğlan'ın koruması altındadır. Şimdi Anadolu topraklarının kaderi Karaoğlan'a ve onun çevresindekilere bağlıdır. Güzeller güzeli Bayırgülü, kılıç ustası Baybora, yaman savaşçı Balaban ve Karaoğlan'ın akıl hocası Çalık, bu şanlı destanın kader ortağı olacaklardır.

Karaoğlan çizgi romanlarının günümüz teknikleriyle yeniden sinemaya uyarlanmış hali olan filmin yönetmenliğini Kudret Sabancı üstlendi.

Sabancı'nın ilginç bir filmografisi var. Çok sayıda ödüllü kısa filmi olan Sabancı, ilk filmi Laleli'de Bir Azize ile farklı bir tablo ortaya koymuştu. Sanat sineması kategorisine daha yakın olan filmden sonra Kudret Sabancı, uzun seneler televizyon dizisi çekti. En çok izlenen dizilerin yönetmeni oldu.

Sabancı, televizyon macerası boyunca aynı yapımcıyla (Erol Avcı - TMC) çalıştı. Karaoğlan filminde de ekip aynı.

Kudret Sabancı'nın bir diğer özelliği de geniş bir çizgi roman arşivine sahip olması. Bu özelliğinden ötürü, Karaoğlan'ı filme almasının yerinde bir karar olduğunu düşünüyoruz, ilk aşamada. Lakin ortaya çıkan esere bakınca hayal kırıklığı yaşamaktan başka bir şansımız kalmıyor.

Zira film her bakımdan vasatın altında kalmış.

En başta, bir kahramanlık filminin görkemi filmin hiçbir yerine yansıtılamamış.

Kostüm, dekor, plato, görsel efektler vasatın altında.

Böylesi bir filmde izleyiciyi etkileyecek başlıca unsur aksiyon sahneleridir. Yakın ve genel planda sahneler, azami oranda özen ister. Beklenti de büyük olur.

Karaoğlan'da yaşadığım en büyük hayal kırıklığı bu. Ne yakın, ne de genel plan aksiyon sahneleri doyurucu değil. Bindirmeler sırıtıyor. Başrol oyuncusunun yakın dövüş durumlarında ne kılıç sallaması ne de bedenini kullanması gerçekçi. Öyle ki, Karaoğlan'ın babası Baybora'yı canlandıran Hakan Karahan, dövüş sahnelerinde daha başarılıydı.

Ve elbette 21. yüzyılda epik/tarihi filmlerde en 'acemi' sinema seyircisi bile görsel efektlerde bir standart bekler. Dumanı duvarından gölge ve renk açısından farklı, ateşi masada yerleştirildiği aşikar efektlerle kimseyi filme ikna edemezsiniz.

Evet, bir çizgi roman. Karakterlerden hikayeye, bütünden parçaya zaten karikatürize. Filmde de böyle bir üslup kullanılmış olabilir. Filmi izlerken uzun süre böyle bir umut besledim. Lakin böyle bir şey de söz konusu değil. Eğer maksat bu idiyse de çok başarısız olunmuş.

Birbirinden kopuk sahneler, çizgi romanın tamamının senaryoya aktarılamamasının sonucu olabilir. Ve aslına bakarsanız çizgi romandan uyarlama olduğu için senaryo sorgulanmaz. Zira senaryo zaten çok zaman önce yazılmış. Uyarlanma şeklini ve başarısını tartışabiliriz elbet. Ve zaten maksadımız da bu.

Herhangi bir yazılı eseri sinemaya aktarmak demek, olduğu gibi yansıtmak olmamalı. Sinemanın kendi enstrümanları hakkıyla kullanılabilmeli.

Karakterlerin bütün olarak senaryo edilmesinden, görselliğin şekillendirilmesine kadar bütün unsurlar sinemaya uygun hale getirilmeli.

Filmin belki de tek ikna edici unsuru kadınların kıskançlığı ve Bayır Gülü'nün ahvaliydi.

Karaoğlan'dan bahsederken 'erotizm'i geçmek olmaz. Zira çizgi romanın en baskın yanlarından biri buydu. Afişlerinden fragmanına kadar her yönü bunun kokusunu veriyor.

Ancak bunun yanında Karaoğlan'ın 'çocuk filmi' olarak lanse edenler de var. Film ekibinin böyle bir beyanı oldu mu bilemiyorum ama her kimden duyarsanız inanmayın. Çünkü erotizm kokan böylesi bir iş, -bırakın çocukları- hiç kimse için uygun değil. Yetişkin birinin tercihi kendisini bağlar. Fakat gençler ve çocuklar için kesinlikle mesele bizim gibi uyarı imkanı olanlarındır.

Hoş, filmdeki erotizm dozu beklediğimden çok azdı. Magazin haberlerinde dillendirildiği oranda erotizm yok, filmde. Ama oranı değil, varlığı mevzu bahis ve film için bu notu özellikle belirtmiş olalım.

"Peki filmin hiç mi olumlu yanı yok" diyecek olursanız da, "var" derim. Zira müzikler -tamamen olmasa da- özellikle bir sahnede çok etkileyiciydi. Genel olarak Orta Asya Türk müziği' unsurlarının kullanılması çok yerinde olmuş.

Gelgelelim 12 milyon TL'lik bütçesi olan bir filmde görselliğin ve görkemin böylesine sönük ve vasatın altında olmasına gerçekten çok şaşırdım.

Gönül isterdi ki, -mükemmel olmasa da- sinemamızın geldiği noktada standartları karşılayan bir eser ortaya çıksın.

Maalesef olmamış...

Karikatürün karikatür çalışmasının başarısızlığı hakikatin karikatürü olarak perdeye gelmiş...

Abdulhamit Güler - Haber 7

abdulhamitguler@gmail.com

twitter: @_hayirlisi_

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat