Muhtar bile olamaz dediler Cumhurbaşkanı oldu

  • GİRİŞ11.08.2014 10:20
  • GÜNCELLEME11.08.2014 10:20

'Muhtar bile olamaz' denilen adam Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı oldu.

Pensilvanya'nın ölsün diye beddua ettiği uzun adam Çankaya'ya çıktı.

Dün 10 Ağustos 2014'tü.

Yeni Türkiye'nin miladıydı.

3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana dün bir kez daha balkon konuşmasında Erdoğan'ı izledim.

O kürsüye hep seçimler kazanmış bir lider olarak çıktı.

Dün o balkona Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı olarak çıktı.

Hiçbir rakibi onun karşısında zafer konuşmaları yapamadı.

Ne Kılıçdaroğlu ne de Bahçeli bir kez olsun balkon konuşması yapamadılar.

AK Parti'nin önü ise her seçimde olduğu gibi yine festival alanı gibiydi.

Sloganlar atılıyor, seçim şarkıları söyleniyordu.

Biraz da AK Parti Genel Merkezi'nin içindeki havayı aktarmak istiyorum.

AK Parti çok seçim kazandı ama ben AK Parti Genel Merkezi'nde hiçbir zaman bir zafer sarhoşluğu havası hissetmedim.

Genel Merkez'e girince ilk olarak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile karşılaştım.

Seçim sonuçlarını değerlendirdik, tabi Yozgat'taki sonuçları da konuştuk.

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun memleketi olmasına rağmen Erdoğan, Yozgat'tan yine başarılı bir sonuç almıştı.

Türkiye'nin 12.Cumhurbaşkanını karşılamak üzere birlikte aşağıya indik. Bakanlar ve parti yöneticileri oradaydı. İlk fırsatta Ali Babacan'ı, Bekir Bozdağ'ı, Ayşenur İslam'ı, Nihat Zeybekçi'yi gördüm. Hüseyin Çelik, Numan Kurtulmuş, M. Ali Şahin, Salih Kapusuz, Nükhet Hotar ilk başta göze çarpan isimlerdi. Milletvekili, MKYK üyeleri Erdoğan'ı karşılamak üzere bekliyordu.

Bu sırada birbirlerini tebrik ediyor, aralarında seçim sonuçlarını değerlendiriyorlardı.

O sırada Başbakanın danışmanı Mustafa Varank, 'Sayın Cumhurbaşkanı geliyor' dedi. Protokolde bir dalgalanma oldu. Araçtan Erdoğan değil Kırgızistan Cumhurbaşkanı indi.

Erdoğan makam aracıyla değil, gümbür gümbür marşların çaldığı seçim otobüsüyle geldi. Saat 10.30'du. Yine ailesi vardı yanında. Eşi, çocukları, damadı ve torunu.

Başbakan'la birlikte bakanlar kurulu üyeleri de birbiri ardına içeri girmeye başladı.

30 Mart yerel seçim gecesinde de aynı yerdeydim. O zaman büyük bir savaşın içinden gelen bir Erdoğan havası vardı. Zaferle çıkmıştı. Bu kez ise çok rahatlamış bir Erdoğan gördüm.

Tebrikleri kabul etti. 'Hayırlı olsun' dileklerine aynı şekilde karşılık verdi. Bizim olduğumuz bölüme de geldi. 'Hayırlı olsun' dedik. Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan ile elimizi aynı anda uzatınca, ikimizin elini birden sıktı ve 'Böyle daha sağlam oldu' dedi. Güldük. Keyifliydi.

AK Parti Genel Merkezi'nde her zaman Başbakan olarak çıktığı balkondan bu kez Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı olarak konuştu.

Konuşma öncesinde Bakanlara ve parti yöneticilerine Erdoğan'ın tek başına çıkacağı söylendi. Konuşmadan sonra isimleri anons edilerek davet edilecekleri aktarıldı. Öyle de yapıldı.

Balkonda tekti ama tek başına değildi, arkasında koskoca bir millet vardı.

Erdoğan, yeni Türkiye'nin yeni Cumhurbaşkanı olarak konuştu.

Konuşmasında yeni Türkiye'ye ilişkin ipuçları vardı.

'Bu seçimde milletimin içinde kaybeden yoktur' dedi.

Peki seçimin kaybedeni kim?

Erdoğan statüko dedi, vesayet sistemi dedi.

Burada bir parantez açmak istiyorum.

Erdoğan'ın bu sözleri muhalefetin uğradığı başarısızlığı gözardı etmemizi gerektirmez.

Çatı adayı çıkardılar, millet onları çatıdan aşağı attı.

Ekmeleddin İhsanoğlu, çatı partilerinin oylarını dahi alamadı.

Bahçeli ve Kılıçdaroğlu bunun hesabını vermeli.

Birileri fatura ödemeli.

Ama bu medya düzeni olduğu sürece, yine onları kurtaracak bir tavşanı şapkalarından çıkarırlar.

Bu onların bir sonraki seçimde kaybetmelerinden başka bir işe yaramaz.

Her seçim olduğu gibi dün akşam yine CHP ve MHP genel merkezlerinin önünden geçtim.

Matem havası vardı.

Ama Bahçeli'nin konuşmasını CHP'lilerin açıklamalarını izledim.

Seçim sonuçlarından bir ders çıkarmamışlar.

Tekrar Erdoğan'ın konuşmasına dönmek istiyorum.

Milletin birliğini, beraberliğini temsil eden Cumhurbaşkanı olarak kucaklayıcıydı.

'77 milyonu muhabbetle kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağım' diye seslendi. 'Gözün aydın AK Parti' demedi, 'Gözün aydın Türkiye' dedi.

Bir çağrısı vardı eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın:

'Eski tartışmaları, gerilimi, çatışmaları eski Türkiye'de bırakalım.'

Bu çok önemli bir çağrı. 12 yıl boyunca bir parti lideri olan Erdoğan vardı meydanlarda. Seçim kazanmak zorunda olan siyasi bir mücadelenin lideriydi o. Kendisini tasfiye etmek isteyenlere, darbecilere, bileğine kelepçe vurmak isteyenlere karşı mücadele verdi. Çok da iyi mücadele etti. Erdoğan şimdi ise Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı.

Nasıl ki 12 yıllık Başbakanlığında farklı bir Başbakan oldu. Cumhurbaşkanlığı'nda da çok farklı bir Cumhurbaşkanı olacağından şüphem yoktur.

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat