Unutturulan iktisatçı!

.

  • GİRİŞ09.05.2021 10:00
  • GÜNCELLEME09.05.2021 10:00

Geçen gün “BloombergHT”de bir programda ekonomi yazarlarından Ege Cansen paranın harcanmaması halinde değer de kazanmaması gerektiğini söylüyordu. Cansen bu görüşü solcu iktisatçılardan Prof. Sadun Aren’den duyduğunu vurguluyordu. Yeri gelmiş iken bir hatırlatma yapmak istiyorum, Para’nın belirli bir süre içerisinde harcanmaması durumunda değer kaybetmesi gerektiğini savunan ilk iktisatçı, Alman sosyal-reformcu Silvio Gessel idi.

Durduğu yerde paraya değer kazandıran şey, faiz. Kadîm bir mesele olarak faiz sadece banka mevduatlarına uygulanan bir değer kazandırma aracı değil. Kredi faizlerinin üretimden tüketime dallanıp budaklanarak insanların gündelik ihtiyaçlarını pahalılaştırdığıysa bir vakıa.

Bütün dinlerin yasaklıyor olmasına rağmen faiz hayatımızı temellerinden etkilemeye devam ediyor. Halbuki itikadımıza göre her şey gibi para da “eksilme kanunu”na tabi. 1862-1930 yılları arasında yaşayan Silvio Gesell paraya “eksi faiz(negatif faiz)” uygulanması gerektiğini savunan ilk ekonomist. Akademiden gelmediği için göz ardı edilen Gesell 20. yüzyılın en şöhretli ekonomistlerinden John Maynard Keynes ve Irving Fisher’i etkiledi. Keynes önceleri küçümsediği Gesell’in kıymetini daha sonra ikrar etti. Fischer ise Gesellci para sistemini desteklemesi için ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’i ikna etmeye çalıştıysa da başaramadı.

“Eksi faizli para”nın öncü kuramcısı olan Gesell bu paraya “özgür para” adını verdi. Gesell 1906’da yayınladığı “Doğal Ekonomi Düzeni” kitabında görüşlerini sistemleştirdi. Önerdiği sistem, banknotun değerinin küçük bir bölümüne mal olan bir damganın periyodik olarak vurulacağı bir kağıt para birimi kullanılmasıydı. Gesell sisteminde paranın değeri yılda asgari yüzde 5 eksiliyor. Böylece durduğu yerde faizle değer kazanan paranın reel ekonomiyi zayıflatan istiflenmesi de engellenmiş oluyor. Gesell yönteminde para, sahiplerinin elinde sıcak patates oluyor. İnsanlar değer kaybetmemesi için paralarını hızlıca elden çıkarıyorlar.

Gesell’in görüşleri 1930’larda büyük durgunluk döneminde Avusturya’nın Wörgl kasabasında ve Kanada’nın Alberta Eyaletinde kısa bir süre başarılı bir şekilde deneyimlendi. Wörgl’deki başarı “Wörgl Mucizesi” olarak anıldı. Para tekelini ellerinden kaçırmak istemeyen güçlerin siyasî iktidar üzerindeki nüfuzları sebebiyle bu tecrübe raflara kaldırıldı. Gesell ismiyse neredeyse unutulmaya mahkum edildi. Kapitalist iktisatçıların hiç hoşlanmadığı, Solcu iktisatçıların ise ‘Marksist’ olmadığı için dışladıkları Gesell’in ismini duymamış iktisatçılar var. Türkçe kaynaklarda Gesell’e hiç atıf yapılmamış olması tabii ki hayıflanılacak bir durum.

Gesell 1918’de “Faiz ve bileşik faize dayalı parasal sistem yürürlükte kalırsa, yeni ve daha da kötü bir savaşın 25 yıla kalmadan başlayacağını bugünden öngörmeye cüret ediyorum” demişti. Gelişmeler Gesell’i haklı çıkardı, 25 yıla kalmadan İkinci Dünya Savaşı patlak verdi.

Gesell hakkında fikir edinmek isteyen okurlar ilk elden Charles Eisenstein’ın “Kutsal Ekonomi/Geçiş Çağında Para, Armağan ve Toplum” başlıklı kitabını okuyabilirler. Gesell’in ünlü şair Ezra Pound’un şiirlerinde dile getirdiği ekonomik görüşlerini etkilediği de biliniyor

Türkçe kaynaklarda Silvio Gesell ismine ilk defa yıllar önce bir kitapta rastladım. Değerli ilahiyatçılarımızdan Merhum Prof. Ali Özek Hoca’nın 1969’da tercüme ettiği “İslamî İktisadın Esasları” isimli bu kitabın yazarıysa Prof. Mahmud Abu- Saud idi. Prof. Abu Saud da Gesell’den alıntılar yaparak paranın “eksilme kanunu”na tabi olması gerektiğini savunuyordu.

Gesell ile ilgili okuduğum son yazıysa Amerikalı tarih profesörü Stephen Mihm’in 22 Nisan 2019’da “Bloomberg.com”da yayınlanan bir makalesiydi. Yazının başlığı “Yeni durgunlukla mücadele etmek için eski bir araç: Eksilen (dayanıksız) Para” idi. Makalenin alt başlığı ise “Amerikan Merkez Bankası’na not: Hemen harcanmadıkça değer kaybeden bir para birimi Avusturya Depresyon döneminde harikalar yarattı” şeklindeydi. Prof.Mihm de unutulmaya mahkûm edilen Gesell’in görüşlerinin kriz zamanlarında kurtarıcı olabileceğine dikkat çekiyordu. 2008’deki küresel finans krizinin ardından Avrupa merkez bankalarının adeta Gesellci bir yaklaşım izleyerek negatif faiz uyguladıklarını da hatırlatmak gerekiyor elbette.

Yeni Şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat