Biden Avrupa liderlerini ikna edebilecek mi?

.

  • GİRİŞ13.06.2021 10:04
  • GÜNCELLEME13.06.2021 10:04

ABD Başkanı Joe Biden’ın yoğun tempolu Avrupa seyahati Amerikan medyasında “ABD dönüyor” etiketiyle tasvir ediliyor. “Atlantik İttifakı”nı yeniden kurmayı içeren bu etiket Biden’ın dış politika doktrinini özetliyor. Biden “G-7” ve “NATO” zirvelerini Trump döneminde Avrupalı müttefiklerle örselenen ilişkileri formatlamak için zemin olarak görüyor.

Biden’ın Avrupa gezisinin arka fonundaysa Çin ve Rusya’ya karşı yeni bir bloklaşma politikası yer alıyor. Ancak bu o kadar kolay görünmüyor. “Soğuk Savaş”ın son bulduğu 1990’lı yılların başlarından itibaren ABD ve Batı Avrupa arasındaki sıcak ilişki soğumaya başlamıştı. Trump Yönetimi bu ilişkilerin en kötü gittiği bir dönem oldu. Biden bu ilk yurt dışı seyahatinde Trump’ın Amerikan müttefikleriyle ilişkilere ne kadar zarar verdiğini de gözlemlemiş olacak.

Avrupa’da ABD’ye karşı ‘şüphecilik’ ağır basıyor. ABD’deki derin siyasal-kültürel kutuplaşma, iki partinin ana akım kanatlarınca desteklenen dış politika mutabakatlarının bozulması, yanı sıra Trump’ın veya Trumpvarî bir Cumhuriyetçi’nin 2024’te Başkan seçilme ihtimali Avrupa şüpheciliğini derinleştiren faktörler arasında yer alıyor. Dünyanın birçok ülkesinde de ABD “güvenilir müttefik” olarak görülmüyor. Biden’ın ikinci kez Başkan seçileceğinin garantisi yok. Buna karşın Putin 2036’ya kadar, Çin lideri Şi Cinping ise ömür boyu iktidarda kalabiliyor.

Biden’ın Putin ile buluşmayı en sona bırakması, Avrupalı liderlerin ABD’nin Rusya ve Çin karşıtı politikalarını nasıl değerlendirdiklerini ölçmek istemesiyle de ilgili. Avrupa Birliği’nin 2 kilit üyesi Almanya ve Fransa’nın Çin’e karşı cepheleşmeye pek sıcak bakmadıkları biliniyor.

Avrupa gezisinden hemen önce Biden Rusya’dan Almanya’ya Baltık Denizi üzerinden ulaşan doğalgaz boru hattının yapımına iştirak eden şirketlere yönelik yaptırımlardan feragat etti. Yaptırımlar Trump döneminde getirilmişti. Biden da projeye şiddetle karşıydı. Ancak boru hattı tamamlandı ve Putin de hattın işlemeye hazır olduğunu duyurdu. Biden’ın yaptırımları iptal etmesi Avrupa Birliği’nin taşıyıcı gücü Almanya’ya verilmiş bir taviz olarak görülüyor. Rus karşıtı şahinlere göreyse Baltık Boru Hattı Putin’in NATO’yu bölme politikasının bir aracıdır.

Rus gazı Avrupa’ya Ukrayna üzerinden ulaşıyordu. “Kuzey Akım-2” olarak anılan Baltık Boru Hattı, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı bu kaldıraç gücünü çok zayıflattı. Daha da ilginci, ABD’den çok şeyler bekleyen Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’nin iptal kararını basından öğrenmesiydi. Büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşadığı anlaşılan Zelenskiy, Biden’ın yaptırımlardan feragat etmesinin Ukraynalıların ABD’ye duyduğu güveni zayıflattığını söyledi.

Biden Ukrayna yerine Almanya’yı mutlu etti. Beyaz Saray’ın Ukrayna’nın NATO’ya üyelik eylem plânının ilerletilmesi konusunda da sessizliğe gömüldüğünü belirtmek gerekiyor. Putin’le yapacağı görüşmenin sonuçlarına göre Biden Ukrayna ile ilgili açıklamalar yapabilir.

Biden’ın Rusya politikasına Putin’e duyduğu güvensizlik damgasını vuruyor. Trump Rusya ile sıcak ilişkiler kurmak istiyordu. Demokratlar’ın ve Cumhuriyetçiler’in merkez kanatlarındaki Rusya karşıtı şahinler Trump’ı engellediler. Biden’ın Putin’e duyduğu güvensizlik 2000’lerin başlarına kadar uzanıyor. ABD Başkanı George W. Bush ile Rusya Lideri Putin arasındaki ilk zirve de 16 Haziran 2001’de Slovenya’da gerçeklemişti. Bush, Putin için “içini gördüm, açık sözlü, güvenilir bir lider” demişti. O dönemde Senato Dış İşleri Komitesi Başkanı olan Biden ise Putin’e güvenmediğini ve içini de görmediğini söylemişti. Biden bu izlenimini Putin’in yüzüne söylediğini, Putin’inse tebessüm ederek “Birbirimizi anlıyoruz” dediğini belirtmişti.

Biden’ın Rusya’yı nasıl gördüğünü anlatan önemli bir makaleyse Dış İşleri Konseyi’nin (CFR) yayın organı “Foreign Affairs” dergisinde 2018’de yayınlandı. Makale Rusya karşıtı Amerikan şahinlerinin ortak duygularını yansıtıyordu. “Kremlin’e nasıl karşı durmalı? Demokrasiyi düşmanlarına karşı savunmak” başlıklı makalenin yazarları Joe Biden ve Michael Carpenter idi. Putin için “katil” ifadesini kullanmaktan kaçınmayan Biden’ın bu makalesi de çok sertti. Dolayısıyla “Biden-Putin Zirvesi”nden olumlu beklentilerin hayli düşük olduğu söylenebilir.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat