Amerika’nın yeni türküsü..

  • GİRİŞ04.07.2021 09:55
  • GÜNCELLEME04.07.2021 09:55

Baskın karakterini finansal kapitalizmin oluşturduğu küresel sistem çözülüyor. “Amerikan İstisnailiği” ve “Ulus İnşası” gibi kibir abidesi otokratik gerekçelere tutkuyla bağlı kalmaya devam eden ABD’yse dünyayı kendi imajında yeniden düzenlemek için stratejiler geliştiriyor.

ABD 21. yüzyılda kendisine denk hasım veya “düşman” olarak “Çin”i seçti. Eski Soğuk Savaş’ta hasım “Sovyetler Birliği”ydi. ABD’de kurgulanan yeni Soğuk Savaş’ın diğer ucunda şimdi Çin yer alıyor. Yeni Soğuk Savaş’ın çerçevelenmesi için yeni stratejiler, kavramlar, ideolojiler icat ediliyor. Çin ile ekonomik-teknolojik rekabeti içeren Amerika’nın yeni Soğuk Savaşı dünyayı ‘Tekno-Demokrasiler’ ve ‘Tekno-Otoriterler’ olarak ayırıyor. Bu teze göre Çin’in başı çektiği “Tekno-Otoriterler” bir tarafta, ABD’nin başı çektiği “Tekno-Demokrasiler” ise diğer tarafta. ABD, ‘Tekno-Otoriter’lere karşı ‘Tekno-Demokrasiler’ ittifakı kurmak için yollar arıyor. Eski Soğuk Savaş’taki “Hür Dünya-Demirperde” ayrımının yeni bir versiyonu bu.

ABD’de “Tekno-demokrasiler ittifakı”ndan ilk söz edenler Jared Cohen ve Richard Fontaine idi. Cohen “Goegle”ın ilk fikir direktörü, Fontaine ise “Yeni Amerikan Güvenlik Merkezi”nin (CNAS) CEO’su. Cohen ve Fontaine Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) yayın organı “Foreign Affairs” dergisinin Kasım-Aralık 2020 sayısında “Tekno-demokrasileri birleştirmek” başlıklı bir makale yayınladılar. Sözkonusu makaleye göre Çin “Yapay Zeka” ve “5G” gibi yeni nesil teknolojilerde ABD’yi geçti, Küba, İran, Kuzey Kore, Rusya, Venezüella ve diğer bazı ülkeler de Çin örneğini izleyerek teknolojiyi liberal olmayan amaçlar için kullanıyorlar. Yazarlar “Tekno-Demokrasiler” cephesine Hindistan ve İsrail’i yerleştirmeyi de tabii ki ihmal etmemişler.

Çin ve Amerika arasındaki teknolojik güç savaşının “tekno-demokrasiler” ve “tekno-otoriterler” savaşı olarak etiketlenmesinde “CNAS” başrol oynuyor. Yine CNAS’tan Ilan Goldenberg ve Martijn Rasser, Hint-Pasifik bölgesine ilişkin politik gelişmelere odaklanan “The Diplomat” dergisinde “ABD Öncülüğünde Bir Küresel Teknoloji İttifakı Nasıl Görünür?” başlıklı bir makale yayınladılar. “Washington Post” yazarı David Ignatius da “Biden’ın tekno-otokrasilere geri adım attırmak için iddialı plânı” başlıklı makalesiyle kervana katıldı. Birçok Amerikalı yazar da aynı konuda kalem oynatıyorlar. Bütün bu makalelerin ana fikri, Çin’in yükselişinin durdurulması ve ABD’nin “küresel hegemon” olarak rolünü sürdürmesidir.

ABD, küresel hegemon rolüne itiraz eden ülkeleri “tekno-otoriterler” sepetine atmaya hazırlanıyor. Yani, “ya bizimlesiniz, ya karşımızdasınız” otoriterliğine dayanan yeni bir cepheleşme insanlığa dayatılmak isteniyor. “Tekno-demokrasiler-Tekno-otoriterler” cepheleşmesine dayanan vitrin düzenlemesinin amacı küresel masada ABD’yi baş koltuğa oturtmak. Oysa İnsanlığa bir “Üçüncü Yol” tercihi bırakmamak zaten özünde otoriterdir.

ABD ırkçı “aperthaid” rejimiyle yönetilen İsrail’e her yıl 3,8 milyar dolar, askeri dikta rejimiyle yönetilen Mısır’a ise 1.3 milyar dolar akıtıyor. Hindistan’da Modi yönetimi Müslümanlara ve diğer azınlıklara hayat hakkı tanımıyor. Gazze kapalı bir hapishane oldu. Birkaç gün önce 12 sivil lider Sisi rejimi tarafından idama mahkum edildi. ABD’nin Ortadoğu’da zorba rejimlere verdiği destekler, halklara karşı acımasız sopalara dönüşüyor. Yemen’de binlerce sivil ise Amerikan silahlarıyla, bombalarıyla hayatlarını kaybetti. ABD önce bu halklarla yüzleşmelidir.

Amerikan ambargolarıysa ayrım gözetmeksizin sivilleri hedef alıyor, gündelik hayatlarını cehenneme çeviriyor. Temel insanî ihtiyaçlara erişimi engelleyen ambargolar sistematik insan hakları ihlalidir. Saddam döneminde ambargo yüzünden Irak’ta onbinlerce çocuk sağlıklı gıdalara erişemediği için öldü. Keza Küba’da Kovid-19 aşısı için ihtiyaç duyulan şırıngalara erişim ABD ambargosu sebebiyle kısıtlanıyor. “Birleşmiş Milletler” 1991’den bu yana Küba’ya ambargonun kaldırılması için her yıl çağrı yapıyor. ABD ve İsrail hariç diğer üyeler ambargo aleyhinde oy veriyor. 23 Haziran’daki oylamada da 184 ülke ambargoya karşı oy kullandı. ABD ve İsrail yine ambargo lehinde oy kullandı. Bu mu tekno-demokrasi?

Yeni şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat