Transatlantik İttifakı ne anlama geliyor?
- GİRİŞ14.06.2021 11:54
- GÜNCELLEME14.06.2021 12:45
Vikipedi’ye göre “transatlantik” kavramının tanımı şöyle: “Atlas Okyanusu’nu aşarak Avrupa ve Amerika arasında sefer yapan deniz araçlarının” genel ismidir. Tabii bu tanımı; ulaşımdan ziyade, devletlerin birlikteliği olarak görmek gerekiyor. Bundan tam 72 yıl önce bağımsız devletlerden oluşan bir ittifak meydana geldi. Adını da Transatlantik İttifakı koydular. İttifakın temel amaçları arasında dünya barışını sürdürmek, özgürlükleri korumak, olası saldırılara karşı askeri güç savunmasını sergilemek gibi değerler yer alıyordu. İttifakın karar alıcıları ABD ve bir kısım Avrupa ülkesiydi. Bilindiği üzere İkinci Dünya savaşı sonrası Avrupa yardıma muhtaç hale geldi. Savaş onları bitkin düşürdü. Her zaman olduğu gibi o dönemde de yardımı yapacak emperyalist güç ise Amerika’dır. Amerika’nın Sovyetler Birliği’nin gücünün denetleme ve engelleme çalışmaları o tarihte de ön plandadır. Şimdi “ABD geri döndü” mesajının altında da aynı şekilde Rusya’nın frenlenmesi ve Çin tehdidinin önünün alınması hedeflenmektedir. O tarihte Avrupa’nın Sovyet egemenliğine girmesi Amerika’nın güvenliği için tehdit oluşturuyordu. Savaşlar Avrupa’yı bezdirmiş ve kurumlarını çökertmişti. Bu yüzden Amerika ile güçlü bir birliktelik sağlamaları gerekiyordu. Savaş sonrası demokrasi, insan hakları ve özgürlüklere ağırlık veren ABD ve Avrupa, soğuk savaşın yıkıcı yüzünü bir daha görmek istemiyorlardı. Bu yüzden de Sovyet tehdidine karşı Avrupa ile ABD arasında stratejik ortaklıklara ilişkin görüşler ağırlık kazanmaya başladı. O tarihlerde de altın rezervi açısından oldukça zengin olan Amerika için Avrupa, çok önemli bir pazar konumundaydı. Atlantik dünyasının oluşumunda Marshall Planı yardımlarının payı büyüktür. ABD ve Avrupa ülkelerinin işbirliğinden oluşan bu paktı, “Batı düzeni” olarak isimlendirebiliriz.
Gelişen ve sürekli değişim yaşayan modern dünyada küfür cephesi kendi içerisinde böylesine bir birliktelik sağlarken dünya Müslümanları sürekli olarak sömürge ülkeler olarak görülmüştür. İslam ülkelerinin başındaki bağımlı aktörler, işte bu Batı düzeninin kölesi olmuşlardır. ABD ve AB birbirlerine karşı hegemonya kurma düşüncelerini dizginlemiş ve bu bağlamda Transatlantik ilişkilerin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Allah Teala birlik ve kardeşliği emrediyor. Acaba dünya Müslümanları neden kendi aralarında böyle güçlü bir pakt oluşturmazlar?
Bundan 23 yıl önce ABD-AB zirvesinde yeni Transatlantik Gündem belirlenmişti.. Nedir o gündem bilir misiniz? Biz şimdi Marmara Denizindeki müsilajı, Peker’in videolarını konuşa duralım, adamlar her devirde dünyayı nasıl şekillendireceklerinin planını yapıyorlar. 1998 tarihinde toplanan Atlantik aktörleri Ortadoğu barış sürecinde işbirliği, Afrikalı ortaklık sağlanan devletlerle insan hakları konusunda birlikte çalışmaya devam edilmesi, terör ve yeni tehditler gibi güvenlik konularında yakın işbirliğine devam edilmesini kararlaştırıyorlardı. Peki ABD’nin yeni haydut lideri Biden’ın, “ABD geri döndü” mesajından ne anlamamız gerekiyor? Biliyoruz ki Biden, bu mesajla Çin ve Rusya’ya gözdağı vermek istiyor. Amerika’nın geri dönüşü ile Transatlantik İttifakının geri dönüşü resmediliyor. ABD, NATO ittifakına bağlı olduğunu ve yeni dönemde AB ile ilişkilerini daha da güçlendireceklerini ifade ediyor. “Çin›le rekabet çetin geçecek” diyen Biden, ABD’nin bu rekabete hazır olduğunu dile getirdi. Bu mesaj, aynı zamanda AB ülkelerinin de Çin’e karşı rekabette birliktelik sağlamalarına işaret ediyor. Kendisini insan hakları ve demokrasinin beşiği olarak gören ABD, Pekin’in bu konuda ihlalleri olduğunu, ekonomide haksız rekabete yöneldiğini vurgulayarak Çin’in burnunun çırpılması gerektiğini deklare etmeye çalışıyor. Oysa asıl burnu çırpılması gereken ABD’dir. ABD’nin düşmanlığı Çin ile sınırlı değil. Rusya’ya da aynı gözle bakıyor. Transatlantik ittifakı için Rusya’yı da bir tehdit olarak gören ABD, acaba Türkiye’yi nasıl bir konumda görüyor? Bu denklemde ABD, Rus-Çin yakınlaşmasından oldukça rahatsız. Biden, Trump döneminde Türkiye’ye yönelik yenilir yutulur şeyler söylemedi. Bizim DEAŞ, PKK ve FETÖ terör örgütleriyle mücadelemiz devam ediyor. Batı ile ilişkilerimizde de gözle görülür değişimler yaşanılması zorunludur. Diplomasi dili çok önemli. Demokrasi, insan hakları ve inanç özgürlükleri gibi konularda öne çıkmalıyız. Etrafımızdaki bölgeler ve özellikle Suriye iç savaşından kaynaklanan göçler ve bu göçlere dayalı sorunlar artık çözülmelidir. Tabii biz ne yaparsak yapalım, ABD’nin S-400, Rusya ile olan ilişkilerimiz, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Libya, Kıbrıs ve özelde Ortadoğu politikamız konusunda ezber eleştirileri bitmeyecektir. Demokrasilerin dayanışması konusunda işin içinde ABD varsa, ki vardır, samimiyet aranmaz. Türkiye, Transatlantik İttifakının en güçlü üyelerindendir. Milli çıkarlarımızı asla feda edemeyiz. Savunmak, terör örgütlerine karşı güç birliği oluşturmak herkesin hakkı olduğu kadar Türkiye’nin de hakkıdır. Hiç kimse bizden, kırmızı çizgilerimizden vazgeçmemizi beklemesin.
YENİAKİT
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol