Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi

  • GİRİŞ27.09.2021 11:28
  • GÜNCELLEME27.09.2021 11:28

20 Şubat 2018 tarihinde AK Parti ile MHP arasında kurulan seçim ittifakı, iktidar bazında sürdürülen birliktelikle devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, içerde ve sınırlarımızdaki terör örgütlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini güçlendirdi. Meral Akşener’in MHP’yi bloke etme girişimine karşı Ak Parti’nin MHP lehine verdiği destek sayesinde Bahçeli koltuğunu korudu. Bu anlamda Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminde payı büyüktür. İttifak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesini destekleyen siyasi partileri de bir araya getirdi. Dolayısıyla rahatlıkla söyleyebiliriz ki Cumhur İttifakı Türkiye’yi daha ileriye taşıma hedefiyle ve Türkiye’yi krizden çıkarma misyonuyla kuruldu. Şimdi Millet İttifakı’nın başını çektiği parti ve bileşenleri, “tek adam rejimi kurdu” diyerek Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemini ve Erdoğan’ı tartışmaya açtılar. Parlamenter sisteme geçileceğini ifade eden muhalifler, Erdoğan karşısında yenilip ona tabi olan devlet düzenini tekrar eski haline dönüştüreceklerini söylüyorlar. Böyle bir şey mümkün mü? Erdoğan’ı yıkabilirlerse mümkün. Muhalefetin, yani Millet İttifakının tüm çabasının Cumhur İttifakı üzerine yoğunlaşması ve bu yönetimden kurtulmanın nasıl olabileceğine odaklanmaları, bize göre hayra alamet değil. Aslında onların yapmak istediği, Erdoğan’sız bir Türkiye. “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” anlayışı yerli ve milli olamaz. Bu argümanın sosunu Biden hazırladı. ABD’deki başkanlık seçimleri esnasında Tayyip Erdoğan’ı hedef alan Biden, Türkiye’nin iç işlerine müdahale edeceğini belirterek “Erdoğan’ı darbeyle değil seçimle devireceğim, muhalefete destek vereceğim” demişti. Biden’in bu küstah açıklaması bizdeki muhalefete can suyu oldu. Şimdi Biden’in izinden gidenler, ABD seyahatinde Biden’in Erdoğan’la görüşmemesine seviniyorlardır. Daha şimdiden ABD ve Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye cephe aldığını, göçmenler konusu dışında Ak Parti iktidarıyla görüşmek istemediklerini dillendireceklerdir. Ama olsun, onların yerli ve milli değerlerden hızla uzaklaşarak Batı’yı kendilerine kıble edinmelerini muhafazakâr seçmen, hiç kuşkusuz 2023 seçimlerinde değerlendirecektir. Suriye, Libya, Karabağ ve Mavi Vatan’da destan yazan Türkiye’ye hiç kimse diz çöktüremeyecektir. 

Küresel salgın, terör ve ekonomik krize rağmen Erdoğan apaçık ve mukayese kabul etmeyecek şekilde hâlâ en güçlü liderdir. Bu anlamda elbette 2023’te yapılacak seçimlerin de en büyük adayıdır. Başbakanlık sistemi tarihe gömüldüğü halde onu diriltmeye namzet muhalefetin Başbakan adayı Akşener olabilir. Varsın o makamla avunup dursunlar, nasıl olsa o hayallerine erişemeyecekler. 

Ak Parti’nin ilkelerinde değişme oldu mu, sosyolojik tabanda erime var mı? 20 yıldır iktidarda olan bir partinin toplumsal desteğinde değişiklik olması kaçınılmazdır. Bu değşiikliğin sonuçlarını iyi analiz etmemiz gerekir. 

Ak Parti sayesinde Türkiye şaha kalktı. Hastanesinde hastanın rehin alındığı eski Türkiye’den, dağda rahatsızlanan çobana helikopter ambulans gönderen Türkiye, Batılıları rahatsız ediyor. Osmanlı bakiyesi devletin mazlum coğrafyalara sahip çıkması ve kendisine İslam’ı referans almasından rahatsız olanlar, Erdoğan’ı özgürlükler ve adalet alanında reform yapmamakla suçluyorlar. Eski Türkiye’de herkesin fişlendiğini, başörtülülerin okuma haklarının ellerinden alındığını unuttuk zannediyorlar. İttifak kimliği Ak Parti kimliğini bastırmış olabilir. İslamcılık ve muhafazakârlık damarı zedelenmiş olabilir. Kemalizm ve darbeci vesayetçi sistem çökertildi. Bendeniz hâlâ Ak Parti’nin alternatif siyaset üretme yeteneğinin olduğuna inananlardanım. Sınırlarımızda terör devleti kurdurmayacağına inanıyorum. Benim tek korkum tencere meselesidir. Erdoğan’ın MHP’ye yaklaşması, Bahçeli’nin yerli ve milli duruşa hizmet etmesi hem şartların bir gereği, hem de iktidar denkleminin zorunlu kıldığı bir durumdur. Erdoğan için “Ümmetçi-siyasal İslam çizgisinden Türk-İslam sentezi dönemine geçtiler» diyerek, bu yeni durumu eleştirenler ümmetçi çizgiden memnun muydu? İttifak açısından elbette milliyetçi ve muhafazakâr tabanda kaymalar var. Peki, bu kaymalardan sizin payınıza düşen nedir? 

KARARSIZLAR HAVZASI

Yukarıda Ak Parti’nin ilkelerinde sapma ve sosyolojik tabanında erime var mı diye sordum. AK Parti’nin sosyolojik ve toplumsal zemininde oy kaybı iddialarını ortaya atanlar, CHP ve bileşenlerinin güçlendiğini söyleyemiyorlar. Ak Parti’ye küsen, ekonomik kriz ve tencereyi bahane eden seçmen Millet İttifakı’na yönelmeyip, kararsızlar havzasında beklemeye başlıyor. Raftaki pahalılığı, arazideki çiftçinin hakkını, kamudaki memurun durumunu gözeten kazanacak. Kararsızlar havzasının suyu, tercihini yerli ve milli olandan yana yapanlara akacaktır. 

Not: Kürt sorunu ve Kürt seçmenin siyaset satrancındaki rolünü başka bir yazımda ele alacağım. 

Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar4

  • Cafer Soydan 2 yıl önce Şikayet Et
    Fevkalade enfes bir makale. Yazarı Şanludag'i ve Akit'i tebrik etmek lazım. Böyle doyurucu bilgilere ihtiyaç var
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Cafer Soydan 2 yıl önce Şikayet Et
    Fevkalade enfes bir makale. Yazarı Şanludag'i ve Akit'i tebrik etmek lazım. Böyle doyurucu bilgilere ihtiyaç var
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ahmet şaffak 2 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun güzel yazı, emekli, memur, taşeron gibi dar gelirliye seyyanen zam vererek yüzlerin güldürülmesi halinde, ak parti yine vazgeçilmez olacaktır. 19 yıldır vefasını esirgemeyen ve ak partiyi tek başına iktidar yapan bu millet artık kendisine vefa duyulmasını bekliyor. emeklilikte yaşa takılan insanımıza da iş önceliği veya iş bulana kadar asgari ücret verilerek sorun çözülebilir. İnsanımız erken emekli olma derdinde değil, daha ziyade yaş durumundan dolayı alttan gelen genç nüfustan dolayı iş bulma zorluğu ve mağduriyeti yaşıyor.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Fatih 2 yıl önce Şikayet Et
    Fevkalanın fevkinde olmuş
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat