Mağduriyet gömleği

  • GİRİŞ19.12.2022 09:56
  • GÜNCELLEME19.12.2022 09:56

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “2023’te milletimizden kendi adımıza son defa destek istiyoruz. Sonra bayrağı gençlere teslim edeceğiz” dedi. Milyonların gönlünde taht kuran, 20 yıldır girdiği her seçimi kazanan Reis, son kez destek istiyor. Bu talebi, sadece Reisin kendisine indirgemek doğru olmaz. Bizzat kendisi için son kez destek talebi, Erdoğan sonrası Ak Parti için de geçerlidir. Bunca kazanımın heba olmasına Reisin gönlü razı olmaz. Bir dönem daha millete hizmet edip, sonra bayrağı gençlere devretmeyi planlıyor. 

Mahkeme kadıya mülk değil. Erdoğan da dünyanın fâni olduğunu, her başlangıcın bir sonunun olduğunu biliyor. Her şeyden önemlisi, “şu gök kubbede hoş bir sada bırakarak gidebilmektir.” Bu yönden Erdoğan’ın sicili çok temiz ve arkasında sayılamayacak kadar eser bırakarak gidecektir. Rabbim hayırlı ve uzun ömürler versin. Bu millete hizmet etmek, her faniye nasip olmaz. Acaba bu milletin Erdoğan’a gösterdiği sevgi selinin arkasındaki sebep nedir? Neden Erdoğan 20 yıldır hep kazanırken, ona saldıranlar kaybediyor? Enflasyonun yüzde 85 olduğu ve pahalılığın zirve yaptığı bir ülkede, bu millet hâlâ Erdoğan’a şartsız destek veriyorsa, bu sosyolojik gerçekliği iyi analiz etmek gerekiyor. Bazıları bu durumu, “celladına âşık olmak” kavramıyla izah edebilir. Hayır, öyle değil. Pahalılık ve enflasyonun küresel bir kriz olduğunu vatandaş görüyor. Erdoğan’a güvendiği için, bu sorunu da ancak yine Erdoğan’ın çözeceğini inanıyor. 

Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de 2023 seçim stratejisi Erdoğan üzerinden yürüyecektir. Erdoğan ve kurmaylarının 2023 seçimleri için çok iyi hazırlandıklarını söyleyebiliriz. Ak Parti; nasıl bir seçim kampanyası yürütürse yürütsün, kutuplaştırıcı değil kucaklayıcı bir dil, gerçek ve samimi bir strateji ile hareket etmelidir. En büyük kampanyasını şu hedeflere kanalize etmelidir. Hiç kuşkusuz Ak Parti,  önceliği kendi küstürdüğü seçmenlere, genç kuşaklara, kararsız ve Kürt seçmene verecektir. Bir de; “Ak Parti’ye oy vermem, Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyum Erdoğan’a” diyen belli sayıda seçmen var. Öncelikle seçmenin neden böyle düşündüğünün arka planının iyi analiz edilmesi gerekiyor. Çünkü teşkilatlar ve milletvekilleri, kendilerinden istenilen performansı göstermekten acizler. Milletin derdine derman olması gereken vekiller, telefonlara dahi bakmazsa, vatandaş da bunun hesabını sorar.

 Muhalif kesimle de diyalog içinde olunmalıdır. Ak Parti’ye olumlu yönde yansımaları olacak her kesime kucak açılmalı, kırılan gönüller onarılmalıdır. 

Vatandaşın ekonomisi, cüzdanındaki paradır. Bakkala, markete, petrole gittiğinde cebi yanıyorsa, sizi sorgular. Ne kadar başarılı olursanız olun, faturayı iktidara keser. Dolayısıyla ekonominin düzeltilmesi ve enflasyonun düşürülmesi gerekiyor.

.............

Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bulunduğu makamlara çok bedel ödeyerek geldi. Siyasi yasaklı olmanın ne demek olduğunu en iyi o bilir. “Muhtar bile olamaz” dediler, yasaklar onun yürüyüşüne engel olamadı. Yargı üzerinden siyasete müdahil olmaya çalışanlar,  bir kez daha yanılmış olduklarını gördüler. Geçmişte kendimize yapılmasından şikâyet ettiğimiz şeyleri kendimiz yapmaya başladığımızda, siyasi üstünlüğün mağdur olan tarafa geçeceğini biliyor olmamız gerekir. Artık şu parti kapatma ve siyasileri yasaklı hale getirme hastalığından kurtulalım. 

Adamın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki başarı grafiği zayıf ve oldukça başarısız. Kendi haline bıraksanız sönüp gidecek. Bırakın son sözü millet söylesin. Seçimle gelen, yine seçimle gitsin.  

İstinaf ve Yargıtay süreci de İmamoğlu’nun mahkumiyetine hükmederse, bu mağduriyet kimin işine yarar? Bir defa Tayyip Erdoğan ile Ekrem İmamoğlu’na yapılan aynı şeyler değildir. Kimlik siyaseti üzerinden Erdoğan’ı siyasi yasaklı ilan eden laikçi zümre, İslamcı kesime de bir mesaj vermişti. “Müslüman kimliği ile siyaset yapamazsınız” denilmişti. 

Ama İmamoglu’nun yaşadığı sürecin hiçbir evresini kimlik siyaseti olarak göremeyiz. Ortada bir hakaret cümlesi var. Lakin her şeye rağmen bendeniz, bunların hiçbirisini onaylamıyorum. 

Benim tanıdığım Erdoğan, rakiplerini yok ederek değil, demokratik ortamda yarışarak kazanır. 20 yıldan beri de böyle olmaktadır.

Son söz: Arkasına Meral ablasını da alsa, mağduriyet gömleğini de giyse, İmamoğlu’nun HDP’nin desteğini almadan Erdoğan’a rakip olabilmesi ve kazanması mümkün değil. Direniş gösteren Kılıçdaroğlu, “sen başkansın, asla pes etme!” diyerek, “Cumhurbaşkanı adayı benim” demek istedi. Dolayısıyla İmamoğlu’nu, ablası Meral Akşener de kurtaramaz.

Yeni Akit

Yorumlar1

  • Durdu Polat 1 yıl önce Şikayet Et
    Diline emeğine yüreğine sağlık sayın yazar çok güzel enfes bir yazı olmuş aynen katılıyorum
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat