TESEV'in Kürt raporu ve aynaya bakmak
- GİRİŞ26.12.2008 09:12
- GÜNCELLEME26.12.2008 09:12
Bugüne kadar Kürt Sorunu ve çözüm yolları başlıklı onlarca rapor yazıldı.
Fakat TESEV'in 'bölgeden hükümete öneriler' isimli çalışması yerel dinamikleri yansıtması bakımından önemli. Bu açıdan önceki çalışmalardan ayrılıyor. Ama 40 sayfalık metni alıcı gözle okuduğunuzda düşündüren ayrıntılar göze çarpıyor. Sivil anayasa talebi, anadilde eğitim hakkı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, koruculuğun kalkması, silahların susması gibi herkesin ittifak ettiği talepler var. Ama çalışmada öyle talepler ve eleştiriler de var ki...
Raporu hazırlayanlar 'iğneyi de çuvaldızı da devlete' batırmış. Özetlersek... Raporda PKK'ya en ufak bir eleştiri yok. DTP ve yerel siyasetçilerin dikkate alınmadığı eleştiriliyor. Ama 'DTP' nin Mecliste Kürt sorunun çözümüne katkı sağlamak yerine bizzat sorunun kendisi haline geldiği görülmemiş. Bölgede sivil inisiyatifin, özgür düşüncenin önündeki en büyük engeli PKK'nın çıkardığı gerçeği hiç yansımamış rapora. Silahlı mücadeleyle netice alınmaz vurgusu yapılmış ama hiçbir yerde PKK'nın da silahlı mücadeleyle bir yere varamayacağı tespiti yapılmamış. Güneydoğu'ya harcanan paralar, yapılan alt yapı hizmetleri, KÖYDES, GAP gibi projeler yokmuş gibi davranılmış.
Oysa özellikle mevcut hükümet Güneydoğu'ya başka şehirleri kıskandıracak seviyede yatırımlar yaptı. Molotof atan çocuklardan bahsederken, eylemleri organize edenlerden hiç bahsedilmemiş olması da cabası. Çözüm önerileri arasında sıralanan; "PKK'dan hüküm giymiş bütün militanlara sicil affı gelsin. Zorunlu askerlik kaldırılsın, vicdani ret anayasal hak olsun. Kürtçe tüm eğitim kurumlarında ikinci dil olsun. Camilerde Kürtçe vaaz verilsin. Okulda, hastanede, mahkemede Kürtçe bilen personel atansın. İlkokulda Türküm, Doğruyum andı kaldırılsın. KPSS ve ÖSS'de bölgeye ek puan verilsin. Yoksul ailelere 200 YTL maaş bağlansın..." gibi maddeler de atılan adımların önünü tıkayacak cinsten.
Çünkü raporda yer alan bir çok sorun bölgesel değil sistemik. Bir başka ifadeyle Türkiye'nin tamamıyla ilgili. Raporu hazırlayanlar da bilir ki sosyal olaylarda mutlak doğru ve mutlak yanlış yoktur. Hatalar da genellikle ortak yapılır. İyi niyetli adımlar atılacaksa sorunun tüm taraflarını aynı derecede eleştirmek gerekir. Aksi tutumlar, çözüm iradesini kırar. Bir başka ifadeyle Kürtlerin de aynaya bakmasında fayda var.
CHP seçmen sayısına karar veremedi
Seçmen kütükleriyle ilgili tartışmalar bitmiyor. Kandil'de ki teröristlerin seçmen yazılması bilgisayar hatası olabilir ama tavukların seçmen olması nerden bakarsanız bakın skandal. YSK'nin şaibeleri kaldıracak çözümü bir an önce hayata geçirmesi lazım. Fakat bu sürecin ilginç bir başka noktası var.
Şöyle ki bugün 'nerden çıktı bu 6 milyon yeni seçmen' diyenler dün başka şeyler söylüyorlardı. 22 Temmuz seçimlerinden sonra, Anayasa Komisyonu ve Meclis Genel Kurulu'nda söz alan CHP'liler ‘5.5 milyon seçmen kayıp' diye itiraz etmişti. TBMM tutanaklarına göre yurt dışındaki vatandaşların oy kullanmasına yönelik düzenlemenin görüşüldüğü Anayasa Komisyonu'nda CHP'li Atilla Kart '5 milyonu aşkın seçmenin oy kullanamadığı ortada.
Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi gayet güzel bir çalışma. YSK Ne yaptı?’ diye sormuştu. 13 Mart tarihli Genel Kurul'da ise CHP'li Onur Öymen 'Seçmen sayısı 48 milyon 286 bin. Peki YSK ne diyor? 42 milyon 500 bin. Nerde 5.5 milyon kayıp seçmen? Bu bir demokrasi ayıbı değil mi ?' diye sormuştu. CHP'li Turgut Dibek'te 5.5 milyon seçmenin oy kullanamadığına işaret ediyordu. Dün 'kayıp seçmen' diyenler bugün 'fazla seçmen' diyor. Türkiye seçim sonrası mağlup tarafların ‘seçimde şaibe yapıldı' iddialarına alışıktı ama herhalde ilk kez seçimden önce kafalar karıştırılıyor.
Adem Yavuz ARSLAN / Bugün
ayavuz@bugun.com.tr
Yorumlar3