‘Zembilli Kılıçdaroğlu Efendi’ vakası

  • GİRİŞ26.05.2010 18:30
  • GÜNCELLEME26.05.2010 18:30

Ancak Türkiye’yi dışardan izlemek özellikle son dönemde oldukça keyifli. Bunda Başbakan Erdoğan’ın aktif dış politikası ve Türkiye’yi konumlandırdığı nokta, son olarak da CHP’nin yaşadığı süreç çok etkili. 

Başta Almanya olmak üzere Avrupa siyasetini izlediğimiz için Türkiye’deki gelişmeleri de zaman zaman yaşadığımız ülkelerdeki süreçlerle kıyaslama durumunda kalıyoruz. Gerçi bu esnada “ara segmentlerde” çok daha özel takip edilmesi ve irdelenmesi gereken mevzular da yaşanmıyor değil.
Nedir onlar ? Mesela son birkaç aydır Almanya’daki yerel milletvekillerinin adının karıştığı skandallar. Bu olaylar, Almanya’da da yaşansa, tipik Türk siyasetinin bire bir yansıması gibi. 

Mesela bir bayan eyalet milletvekilimizin adı “yasak aşk” ve sonrasında yaşanan boşanma ve bunu takip eden “tehdit” noktasında bir skandala karıştı. Sevgilisinin (eski) eşine (kanal 7 kökenli olduğu iddiası saçma zira bir dış yapımda bir dönem kameramanlık yapmış biri yayıncı kuruluşun personeli sayılmaz) tehdit mesajları gönderen ve adeta “suçüstü” yakalanan bayan milletvekilinin “Türk tipi politika”cı tavrı, olayların ortaya çıkmasından sonra da sürüyor. Etkili ve popüler isimlerle (reklam veren kimliği de kullanılarak) medya organlarının ziyaret edilmesi, aba altından sopa gösterilmesi bunlardan sadece biri. 

Türk kökenli milletvekillerimizin karıştığı skandalların çetelesini tutmaktan yorulduk. Hepsini yazmaya kalksak kitap olur. Bu da Batı Avrupa Türklerinin “siyasi katılımdaki” kötü kaderi diyelim. Onları aday gösteren, kanaat önderi niteliği kazandıran yetkili merciler ve buna karşı söylem ve eylem geliştiremeyenler utansın. 

Bu ara segmenti geçip ana konuya yani ulusal politikaya döndüğümüzde, anlamakta, algılamakta zorlandığımız gelişmeler oluyor. Son CHP kurultayı bunlardan biri. Aniden ortaya çıkan eski bir video, bunu yayınlayan (aslında yayınlamaması gereken) bir gazete, yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali yapılan ve daha çok “sirkatin söyleme” olarak nitelenebilecek açıklama ardından yaşanan “aklama” çabası ve son olarak “bürütüs” ün ortaya çıkıp olaya noktayı koyması. 

Kurultay sonrası ortaya çıkan tabloya baktığımızda, olayları gazetelerden ve televizyonlardan izlediğimizde şu sonuç görünüyor : CHP’de büyük bir kan değişimi yaşandı, gençleşme ve değişim var, polütbüro temizlendi, tasfiye edildi, yeni bir başlangıç yapıyoruz ve iktidara geliyoruz. 

Yeni (!) ve genç (62 yaşında) Genel Başkan, (Gökten zembille inmiş olmalı) Kemal Kılıçdaroğlu, onun arkasındaki en büyük güç (o da CHP saflarına yeni geçmiş olmalı) Önder Sav ve liste böyle uzayıp gidiyor. Eksik olan tek şey, adına methiyeler düzdükleri, kapısında ölüm orucuna başladıkları, gösteriler düzenledikleri efsanevi liderleri DENİZ BAYKAL. Yani Deniz Baykan gitti tüm dertler bitti, tıpkı yorgan gitti kavga bitti, Tam bir Nasrettin hoca fıkrası gibi.. Demek ki tüm sorun Deniz Baykal’daymış. Demek ki Türkiye’nin ve CHP iktadırının önündeki tüm engel Genel Başkan imiş. Üzücü bir durum.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemleri de oldukça ilginç. Biraz Bülent Ecevit, biraz Süleyman Demirel hatta Tansu Çillervari, popülist ve “nabza göre şerbet” politikası aslında Türkiye gerçekleriyle son derece örtüşüyor. Ama bu günün gerçekleriyle değil, 10 hatta 15 yıl öncesinin gerçekleriyle. 

Ülkemizin yeni umudu yeni CHP’de bir haftadır arıyorum tek bir “yeni” isim bulamadım. Yeni kavramına en yakın isim Rahşan Ecevit. Onun da son kullanılma tarihini Türk seçmeni bitireli yıllar oluyor. Ya “ithal” edecek birini bulamadılar ya da Kemal Derviş faciasından sonra ithalata olan güvenleri sarsıldı.

 Dışardan bakıldığında ilginç görünen, (ama aslında alışık olduğumuz bir durum) CHP İstanbul il örgütü 140 delegeyle katılmış kongreye, Doğan grubu ise 143 gazeteciyle. Estirilen rüzgarın gücü (!) buradan kaynaklanıyor olmalı. Geçmişte merhum İsmail Cem için estirilen (ya da estiğine inandırılmaya çalışılan) rüzgür gibi. Ancak seçim sandıkları ortaya konulduğunda son rüzgarı “halk” estiriyor ve o rüzgar çok daha güçlü ve etkili oluyor. Türk siyasetini yakından izleyenler bilir ki halkın estirdiği rüzgar hep Doğan grubu medyasının estirdiği rüzgarın tam aksi yönden esmiştir. Bunun onlarca örneğini anlatmak mümkün. (Tabii bu arada Doğan grubu yıllar süren suskunluk ve durgunluğunu atma noktasında çok güzel bir “antrenman” yapmış oldu. Sanırım heves ve heyecanlarının kaynaklarından biri de bu.) 

Türkiye ilginç bir ülke. Siyaset dünyası da medya dünyası da iş dünyası da çok ilginç. Örneğin yıllardır Alman televizyonlarında izlediğimiz “yemekteyiz” formatının, çok seviyeli ve güzel bir programken, aynı formatın Türkiye’de nasıl bir “seviyesizlik” örneği haline geldiğini üzülerek gözlemliyoruz. Bu tür garabetler anlatmakla bitmez. 

Dünyada küresel kriz var, bankalar batıyor, Türkiye’de bankalar tarihi kar rekorları kırıyor. Hatta “görev zararı” kılıfı arkasında onlarca yıl zarar açıklayan Ziraat Bankası bile “vergi rekortmeni” olabiliyor. Türk hava yolları deseniz dünyanın en başarılı havayolu şirketlerinin başında geliyor. Ama Türkiye gerçeğini bilenler, bu günkü göstergelerin kalıcı ve referans alınacak göstergeler olmadığını bilirler. Ne zaman ne olacağı belli olmayan güzel yurdumuzda her an konjönktur değişebilir, bu günün doğrularının hepsi “yanlış” niteliği kazanabilir, tüm başarılar “başarısızlık” olarak boyunlarda ilmek haline gelebilir. 

Sonuç olarak Türk siyaseti, nev-i şahsına münhasır bir işleyişe sahip. Mantıkla, rakamlarla, istatistiklerle takip edilemeyecek, anlaşılamayacak, yorumlanamayacak, özellikle de başka ülke siyasi yapılarıyla kıyaslanamayacak kadar “özel” ve “özgün” bir sistemle işliyor (ya da işleyemiyor). Bunun son örneğini CHP kurultayındaki (ikinci gün indirtilen) pankartın taşıdığı manadan da okumak mümkün ; “ÖNDER’İMİZ KEMAL, HEDEFİMİZ İKTİDAR”. Yeni(!)  ve Genç (!) CHP hepimize hayırlı olsun...

Adil DÖNMEZ / Almanya / haber 7
mail@adildonmez.com

 

Yorumlar3

  • ercan şen 13 yıl önce Şikayet Et
    3D : Doğan, Deutschland, Davud Yıldızı. Adil beyin eline sağlık. Benim asıl merak ettiğim Doğan Medyasının Almanlarla ve onlar üzerinden siyonistlerle yaptığı ortaklıkların sergilenmesidir.Adil bey bunu bir yazı dizisi hatta kitap yapsa da okusak.
    Cevapla
  • Kamil 13 yıl önce Şikayet Et
    meraketmeyin Türkiyeden de görüntü aynı. çok güzel bir yazı hele sonu tam yerine oturuyor "&8220ÖNDER&8217İMİZ KEMAL, HEDEFİMİZ İKTİDAR&8221. Yeni(!) ve Genç (!) CHP hepimize hayırlı olsun."
    Cevapla
  • ali yüksel 13 yıl önce Şikayet Et
    nereye cekiliyor. Kılıçdaroğlunun kurultay konuşmasından"Siyasi ahlak yasası çıkaracağız naylon faturacıdan maliye bakanı, Ali Dibocudan adalet bakanı, kalpazandan başbakan olmasın diye.." Bu ifadelere hiçbir tepki yok.Recep bey için kıyamet koparılıyor gercekten İlginç.ayrica yukaridaki bahsi gecen uzunca olan yazida sahibinin siyasi meyili avizeden degil edison gibi ampulden yana galiba gazeteci dedigin tarafsiz ve herzaman elestiren olmali yandas degil candas degil ve (denizci) misali sudada yüzmemeli.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat